• DOLAR 34.659
  • EURO 36.358
  • ALTIN 2945
  • ...

PKK/PYD üzerinden Kuzey Suriye'ye çökmek isteyen ABD, şimdi de gözünü önemli enerji üssü ve petrol yataklarından birisi olan Deyrizor'a dikti. IŞİD bahanesi ile işgal etmek istediği topraklara Pkk'yi süren ABD, hem Suriye petrollerine çökmek ve hem de Irak'ın kuzeyinden Suriye'nin kuzeyine, Türkiye'nin güney sınırı boyunca uzanacak bir enerji koridorunu hakimiyeti altına almak istemektedir.

İşgal sonrası kent, tıpkı Rakka gibi PKK'ye verilecek. Pentagon'un Afrin-İdlib planı da gerçekleşirse Suriye petrollerinin tamamına hükmedecek olan PKK,  ele geçirdiği petrolleri Irak-Akdeniz koridorunu kullanarak pazarlayacaktır. ABD'ye diyet borcu bağlamında bu petroller ve enerji koridoru üzerinde gerçek söz sahibi ABD olacaktır.  

2015 yılında Kobani bahanesiyle Suriye iç savaşına dâhil olan ABD, Suriye'nin doğusunda 17 askeri üs inşa etti. Peyderpey petrol bölgelerine yerleşen ABD, sırada Deyrizor'un olduğunu açıkladı. Yani petrol uğruna Deyrizor'u korkunç bir yıkım ve sakinlerini de büyük bir katliam bekliyor. Deyrizor işgalinde, ABD-PKK ortaklığının devam edeceğini belirten ABD'li general, Fırat'ın doğusunda 250 kilometrelik alanı PYD haritasına katacaklarını söyledi.

Türkiye'nin güney sınırında Haseke ve Rakka'da zengin enerji hatlarını PKK'ya teslim eden ABD, Deyrizor'u da ele geçirdiğinde Türkiye sınır hattında 3 bölge ve 6 kantondan oluşan 'federal' yapıya son şeklini vermiş olacak. Böylece ABD, PKK/PYD üzerinden işgal ettiği bölgelerdeki petrolü Akdeniz'den pazarlama imkanı bulacak.

ABD'li bir general, "Deyrizor'la birlikte Orta Fırat bölgesine yerleşip Tabka, Münbiç ve Rakka'dan sonra Suriye'nin doğusunda tek egemen güç olmayı planladıklarını açıkladı." Yani açıkça petrol uğruna bir işgal gerçekleştirdiklerini ve mayın eşeği olarak da PKK'yı kullandıklarını alenen beyan etmektedir.

Bu arada Kamışlı, Tel Abyad, Ayn el-Arab, Tabka ve Münbiç'te PKK'ya eğitim kampları kuran ABD, Şedadi'de  büyük bir kamp kurdu. Artık ABD üsleri ve PKK kampları iç içe girmiş durumda. ABD, böylelikle PKK'ye koruma kalkanı temin etmektedir. Bütün bu olaylar, bölge ülkelerinin gözü önünde cereyan etmektedir. Eğer bu tabloya İdlip de eklenecek olursa bölgede birçok denge değişecektir. "Oldu bitti"ye getirilen süreç, tüm aktörlere bir realite olarak dayatılacaktır. Bu aşamadan sonra süreci tersine çevirmek çok zor olacaktır. Belki de haritalar yeniden çizilecek ve bölgede daha büyük kıyım ve çatışmalara gidecek bir süreç başlayacaktır.

Daha süreç tam şekillenmeden sömürgeci güçler ve onların petrol şirketleri pazarlığa başladılar bile.

Batılı petrol şirketleri bölgeye damlamaya şimdiden başladılar.  Aralarında Fransız, Kanada, ABD, İngiliz petrol şirketi yöneticilerinin de bulunduğu gruplar, haziran ve ağustos ayları içerisinde PKK/PYD işgalinde bulunan Rakka ve Haseke'ye iki ayrı ziyaret gerçekleştirdiği aktarılmaktadır.  

Bu arada bölgenin etkin diğer aktörlerinin de farklı hesapları var elbette. Bölgesel aktörlerin ellerini çabuk tutarak, hem İdlip hem de Deyrizora dair hesapları tersine çevirmeleri lazımdır. Şu an müttefiklerini onayıyla Suriye sahasında kim nereyi kaparsa elinde kalıyor. Deyrizor'a talip olan güçlerden birisi de İran ve Rusya destekli Esed rejimidir. Gelen haberlere göre; Kuzeyden PYD'nin ilerleyişine mukabil, Esed rejimi de batıdan ilerleyerek zaten bir kısmında hakimiyeti olan şehri, daha evvel, tamamen ele geçirmek istemektedir.  Şimdiye kadar Pkk ile ciddi bir çatışma yaşamamış olan rejim güçleri bu konuda ABD destekli PYD ile ciddi bir çatışmaya girebilir. Bu durumda ABD'nin PYD'yi "daha görünür" bir şekilde desteklemesine mukabil; İran ve Rusya da  Esed rejimine "daha görünür" bir destek sunabilir. Böylesi bir durumda, vekillerin yanı sıra asıllarda sahada karşı karşıya gelebilir. Olayların seyrini değiştirebilecek böyle bir durum, yeni bir süreci başlatabilir. ABD'nin, "sahadaki tek müttefiğimiz PYD'dir", açıklaması ve sahadaki icraatları, Türkiye, İran ve Rusya'yı daha fazla yakınlaştırabilir. Hatta Türkiye ve Esed arasında ezber bozan bir yakınlaşma olursa şaşırmamak gerekir. Özellikle İdlip'in ABD'ye ve PYD'ye kaptırılmaması için; Rusya, Türkiye, İran ve Esed rejimi aynı çizgide buluşurlarsa, böyle bir denklem sürpriz olmaz.