• DOLAR 34.661
  • EURO 36.558
  • ALTIN 2956.181
  • ...

Sendikacılıktan başka her şey ile ilgilenen KESK, bu güne kadar toplum faydasına olacak hiçbir şey yapmadı. Attığı her adım bu toplumun değerlerini tehdit etmektedir.  Dini özgürlüklere karşı savaşmayı adeta misyon edinmiştir. Dine ve ahlâka saldırı anlamına gelebilecek her türlü girişimi de desteklemektedir.

10 Nisan`da sahabeler şehri Diyarbakır`da HDP/DTK`nın desteğiyle yapılması planlanan LGBTİ paneli; HÜDA PAR, İslami STK`lar ve Müslüman halkın gösterdiği tepki nedeniyle iptal edilmişti.

Bu sefer de, KESK bünyesinde bulunan Eğitim Sen, LGBTİ ile ittifak kurarak komisyonlar oluşturduğunu açıkladı. Okullara ve iş yerlerine gay ve lezbiyenliği tanıtıcı afişler asılmasına karar verildi.

Tüm halkımızı,  çocuklarımıza göz diken bu rezil zihniyete karşı, İslami ve insani saiklerle onurlu bir duruş ortaya koymaya davet ediyoruz. Namuslular, en az namussuzlar kadar cesur olup ayağa kalkmalı ve neslimizi ifsat etmeye çalışanları mahkûm etmelidirler. Sapıklıkların, sapkınlıklarına kurumsal bir kimlik kazandırma gayreti, toplumumuza yönelik büyük bir tehdittir. Özellikle eğitim camiasından birilerinin kendi örgütleri vasıtası ile okullarda sapıklık komisyonu kurmaları, çocuklarımızı tehdit etmektedir. Çocuklarımızı okullara büyük bir tedirginlikle göndermekteyiz. Potansiyel sapık eğitimcilerden yana büyük bir endişe içerisindeyiz. İyiliği, terbiyeyi, edebi, insanlığı ve irfanı öğretmesi gereken eğitim kurumları, sapık üreten birer kurum olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Başta yetkililer olmak üzere, bu konuda gereken duyarlılığı göstermeyen herkes sorumludur. Aksi halde ekranlarda eksik olmayan sapık öğretmen ve öğrenci haberlerini daha sık göreceğiz.

Geçenlerde bir haber kanalını takip ediyordum. Yanlış hatırlamıyorsam, peş peşe verdiği beş haber, cinsel suçlarla alakalı idi. Özellikle bu haberlerden üçünün sapık öğretmenlerle alakalı olması son derece endişe vericidir. “Dindar bir nesil” hedefini sürekli dile getiren hükümet, bu olaya derhal müdahale etmelidir. Yarın çok geç olabilir. Toplum derin bir travma ile karşı karşıya gelebilir. Birçok sorunla boğuşan bu toplum, bir de böyle bir sorunla uğraşmak zorunda kalacaktır. Bu sorun, beraberinde birçok asayiş sorununu da getirebilir. Eğitimci kılıklı sapıkların, devlet okullarında çocukları ruhi ve ahlâki bunalımlara sokması durumunda, bu sapık öğretmenlere karşı vatandaşın silahına sarılmayacağını kim garanti edebilir? Çocuğu böylesine bir felakete, sapıklık hastalığının pençesine sürüklenen bir anne ve babanın neler yapabileceğini kimse kestiremez. Cinnet geçiren veliler, öğretmen postuna bürünmüş sapıklara müdahale ettikleri zaman da “öğretmene saldırıldı”, denilecektir. Toplumumuzu tehdit eden bu virüse karşı şimdiden tedbir almayan herkes, olacaklardan sorumludur. Toplumumuzun temel yapısına dinamit konulmak istenmektedir. Sapıklık, toplumda normal bir hale dönüştürülmek istenmektedir.

Artık sapıkça saldırı ve girişimler aleniyete dönüşmüştür. Maddi ve manevi varlığımızı tehdit eden bu büyük tehlikeye karşı büyük bir direnç ortaya koymak, her Müslüman anne ve babanın görevidir. Bu sapıklar, toplumsal bir virüstür. Toplumun bünyesini tahrip etmekte, bu günümüzü çalmanın yanı sıra, istikbalimizi de çalmaktadırlar. Bu sorun sadece Müslümanların değil, tüm insanlığın sorunudur. Dünyamızı tehdit eden küresel tehditlerden birisidir ve bu gün kapımıza dayanmıştır.

Mahkemelerden beklediğini bulamayan ve kızı sapık bir öğretmenin kurbanı olmuş bir babanın, “koçum cezanı ben keseceğim”, demesi, bir felaketin habercisi değil midir? Ey yetkililer, tedbir almanız için daha kaç babanın eline silahını alıp evlat acısı ile bu sapıkların “cezasını kesmesi” için ayağa kalkmasını bekliyorsunuz? Vallahi hiçbir şey yapmazsanız, her iki dünyada bu halkın eli sizin yakanızda olur.

Bizleri ürküten, sapıkların cüretkârlıklarından çok, Müslümanların derin sessizliğidir. Bu lanetlenmiş zihniyet, dünyamızı ve ahiretimizi tehdit etmektedir. Bu istilacı sapık zihniyete karşı mücadele etmek, istilaya uğramış bir memleketi savunmak kadar ehemmiyetlidir. İnsanlarımız psikolojik ve ahlâki bir istila ile karşı karşıyadırlar. Sanırım olayın ciddiyeti ve vahameti, halkımız ve yetkililer tarafından anlaşılamamıştır. Bir yandan “zorunlu eğitim” diyeceksiniz, diğer yandan bu kurumsal çatılar altında çocuklarımıza sapıklık ve fuhşun öğretilmesine müsaade edeceksiniz. Bu anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir şey değildir. Zaten mevcut eğitim sistemi sorunludur. Bu sapıklığa müsaade edilmesi, bu sorunu büyütecektir.

“Okullarda sapık öğretmenleri istemiyoruz”, diyerek bu rezalete karşı güçlü bir tepki verilmelidir. Onurlu halkımız, okullarda cinsel sapıklığı teşvik etmek ve ahlâksızlığı yaygınlaştırmak maksadıyla Eğitim Sen tarafından LGBTİ komisyonlarının kurulmasını asla kabul etmeyeceklerine dair, başta Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere, ilgili kurumlara duymuş olduğumuz rahatsızlığı iletmelidir. Bu, İslami ve insani bir vazifedir.

Ayrıca yetkililerin ve halkımızın dikkat etmesi gereken önemli bir nokta da şudur:

Bu sapıklıklar, basit bir fıtrattan sapma hadisesi değildir. Bu eğilim, Müslümanların kalesini içten fethetmeye çalışan uluslararası bir projedir. Meselenin boyutları son derece ciddidir. Neredeyse birçok kurumda örgütlenen ve dışarıdan organize edilen son derece organize bir yapı ve saldırı ile karşı karşıyayız. “Bu aşağılık fiilleri işleyenler, cinsel sapıklık terörünü yaygınlaştırmak isteyen küresel bir terör örgütünün üyeleridir.”