Son haçlı darbesi
Libya işgali ve saldırısıyla, birleşik Haçlı ordularının İslam coğrafyasına müdahalesi daha pervasız bir çehreye büründü. Müslüman kanı ile vaftiz olmaya ant içmiş vahşi Batı, artık ümmetin her meselesine karışma işini iyice ileriye götürdü. Son on yıldır dünyada adeta darbeler dönemi başladı. Emperyalistler istemedikleri veya iticiliklerini bahane ettikleri herkesi iktidardan düşürmeyi doğal bir hak olarak telakki ediyorlar.
İslam ümmetinin pasiflik ve suskunluğu devam edecek olursa, bu post modern Haçlı darbelerinin ardı arkası kesileceğe benzemiyor.
Kamuoyunda öyle bir hipnoz havası oluşturuldu ki, artık işgaller tartışılmıyor. Kanıksanan işgaller, sadece bazı boyutları tartışılır hale geliyor.
Libya`da sivil halkı koruma adına Müslüman Libya halkı katlediliyor. Kanser uru gibi ümmetin herhangi bir coğrafyasına bulaşan emperyalistler, küçük bir bahane ile başladıkları işgali ve zulmü tüm ülkeye yayıyorlar ve o ülkeyi viran ediyorlar. Önce sivilleri korumak için uçuşa yasak bölge oluşturma iddiası ile işe başladılar, daha sonra ise tonlarca bombayı Libyalıların tepesine bıraktılar. Yakında bir bahane ile kara harekâtı başlatacaklar. Libya`nın petrolü ise, şimdiden Paris`te yapılan görüşmelerde paylaşıldı. Kaddafi`nin katliamaları bahane edilerek mevcut durumun bir ranta dönüştürmesi yoluna gidildi.
Bu bahane ile daha ilk günden Akdeniz`e deniz gücü yığınağı yapıldı. Haçlı ordularının niyetleri daha o zamandan açıkça ortaya çıkmıştı. Kaşla göz arasında BM`den karar çıkarılarak akabinde birkaç saat içinde Libya`ya saldırı düzenlendi. Önce bu acelecilik konusunda Sarkozi`nin densizliğinden bahsedildi. Daha sonra ortaya çıktı ki, her zamanki gibi bu birleşik haçlı ordularının komutası da ABD`nin elinde imiş.
Halk hareketleriyle oluşan, İslam aleminde hesapta olmayan gelişmelerin önüne geçmek ve süreci kontrol altına almak için Batı bir hamle yapmayı planlıyordu ve bir bahane arıyordu. Kaddafi onlar için bir bahane oldu.
Tam da Libya onların birçok sıkıntılarına derman olacak nitelikte biçilmiş bir kaftandır. Libya bilindiği üzere dünya petrol arzının %2`sini karşılamaktadır. Doğalgaz alanında da yüklü miktarda rezervi mevcuttur. Ayrıca Kaddafi`nin altınları ve diğer serveti Batılılar için iştah kabartıcı unsurlardır. Krize girmiş bir Batı ekonomisi için bu durum bulunmaz bir fırsattır. Ayrıca Fransa, saldırı ve işgal sonrası pastadan pay kapabilmek için dominant bir pozisyon kazanmaya çalışıyor. İşgal olaylarında sürekli arka planda kalıp sömürü politikalarının nimetlerinden çok az istifade edebilen Fransa, artık bu işte Avrupa`nın olduğunu göstermeye çalışıyor. Avrupa`nın liderliği konusunda Almanya ile çekişen Fransa aynı zamanda böylesi bir hamle ile Avrupa liderliği konusunda baskın bir konuma gelmek istiyor. Hindistan, Çin, Türkiye gibi Libya`daki yatırımlarda büyük pay sahibi olan ülkelerin yatırımları rafa kalkacak. Stratejik kayıpların yanı sıra ekonomik kayıpları milyar dolarları bulacak. İster Kaddafi gitsin, ister kalsın, fark etmez, geride harap olmuş bir Libya kalacak. Libya`nın yeniden inşası adına buranın başta petrol olmak üzere doğal kaynakları talan edilecektir. Libya`nın işgali bir başlangıçtır. Sırada başka ülkeler var: Yemen, Bahreyn ve diğerleri…
Batılılar hazırlıksız yakalandığı halk hareketlerini ranta çevirmeye çalışıyorlar ve İslam coğrafyasını nüfuz ve sömürü alanları esasına göre yeniden pay etmiş gözüküyorlar. Yoksa ABD, Fransa`nın böyle rahat ön plana çıkmasına müsaade etmezdi.
Her nerede bir halk hareketi olursa veya bilinçli bir isyan çıkarılırsa Batılılar bu fırsatı değerlendirmeye çalışacaklardır. Haçlıların benimsemiş oldukları yeni darbe ve işgal konsepti; eğer gerekli direniş ile karşılaşmaz ise, ümmet için felakete dönüşecektir. Bu hususta Libya adeta pilot coğrafyadır. Ve gerekli verimi elde ederlerse, zemin oluştuğu zaman İran`da da ayaklanma çıkarıp müdahalede bulunacaklardır.
Artık ülkelerin ülkelere darbe yapma çağı başlamıştır. Haçlı şovalyeleri ilk günkü iştiyakla yine İslam coğrafyasının zenginliklerini talan etmek için seferber olmuşlar. Daha önce Hıristiyanlık adına yaptıkları Haçlı Seferlerini bu sefer demokrasi adına yapıyorlar.