• DOLAR 34.662
  • EURO 36.624
  • ALTIN 2941.713
  • ...

Yeni bir kurban bayramının arifesinde İslâm dünyasının her tarafında acı ve gözyaşı eksik olmuyor. Dünyanın en sorunlu coğrafyası olarak, İslâm ümmetinin toprakları karşımıza çıkıyor. Emperyalist Batı dünyası, gerek gerçekleştirdiği işgallerle, gerekse de tutuşturduğu fitne ateşiyle,  İslâm dünyasını adeta yangın yerine çevirmiş. Bu kaos ortamında Müslümanlar biribirini boğazlarken, Batılılar ve siyonistler, İslâm ümmetine yönelik sinsi planlarını bir bir uygulamaya koyuyorlar. Kendi aralarındaki fitne ve kaosa çare bulamayan Müslümanlar, zalimlerin saldırıları karşısında çaresiz kalıyorlar. Paramparça olmuş olan bir ümmet, kendisine yönelik yapılan ameliyatlar karşısında bir şey yapamıyor. Emperyalistlerin oyunlarıyla uhuvvet ve tesanüd ruhunu yitiren Müslümanlar, biribirlerinin dertleri ile ilgilenmek yerine, kurbanlık koyunlar gibi sıranın kendilerine gelmesini bekliyor.

Her geçen gün birliğimiz daha fazla dağılıyor ve kuvvetimiz gidiyor. İslâm kardeşliği ve vahdet, toplumsal barış ve mutabakat noktasında bu yıkıma bir “dur” demek gerekir. İşte kurban bayramları, İslâm kardeşliği ve vahdet  için en iyi fırsattır. Bir yandan İslâm ümmetinin vahdetini temin, diğer yandan ise, İbrahimî teslimiyet ve İsmailî fedakârlık ruhunu yakalama hususunda bir irade ortaya koymak gerekir. Umulur ki  İbrahimi ruh, bu ümmetin kurtuluş reçetesi olur.

Bizim payımıza daima acı, kan ve gözyaşı düşüyor. Ümmet olamıyoruz. Ümmet ruhunu ve duruşunu kaybetmemizin bedelini, başta kadınlarımız ve çocuklarımız olmak üzere, mazlumlar ödüyor. Hatta ümmet olamayışımızın bedelini tüm insanlık ödüyor. Çünkü mazlumların önderliğinde özgür ve adil bir dünya düzeni kurulamayınca, zalimlerin kurmuş olduğu düzende tüm mazlum halklar, hakları ile beraber onurlarını da yitiriyorlar. Oysa Müslümanlar, başta İslâm ümmeti olmak üzere, tüm insanlık için kurtuluş meşalesi ve temel hak ve özgürlüklerinin teminatı olmalıdır.

Artık vahiy temelli, onurlu bir yaşam tesis edebilmek için Müslümanların silkinmesi gerekir.

Kurban bayramında kesilecek kurbanların kanlarının, fitneler sebebiyle akan kanlara bedel olmasını temenni ediyoruz. Artık insanlarımızın fitne ve kaosun kurbanı olmak yerine, onların kanlarına bedel, akıtılan kurbanların kanlarının bu fitneleri söndüren bir su olmasını temenni ediyoruz.

Hem İslâm ümmeti sathında, hem de ülkemizde akan Müslüman kanlarının ve verilen kurbanların bir an evvel son bulmasını temenni ediyoruz. Yakinen inanıyoruz ki İbrahimî bir teslimiyet ve İsmailî bir fedakârlık ruhu olduktan sonra, Allah Azze ve Celle, bu ümmetin İsmaillerine bedel, koçları kurbanlık olarak gönderecektir. Kurban, et ve kan değil; teslimiyet, itaat ve adanmışlığın sembolüdür. İşte bu sırra erdiğimiz gün, ümmetin kurtuluş günüdür.

Yaşadığımız tüm acılara rağmen, gerçek bayramlara vesile olması ve İbrahimî ruhu kuşanma niyeti ile bayramlar kutlanmalıdır. Emperyalistlerin ve onların yerli işbirlikçilerinin “kara gün” ilan edip İslâm`ın şiarlarından olan bu günü bize unutturmak istemesine bedel, bizler bu şiarı yarınlarımızın inşasında bir vasıta kılmalıyız. Bu kutlu gün, mazlum ve mustazaflar için bir ümit ışığı olmalıdır. Bu şiar, nesilden nesile artan bir keyfiyetle güncellenmelidir. Bu şiar, İslâm ümmetinin özgürlüğü için teslimiyeti ve adanmışlığı kuşanan İbrahimler ve İsmailler yetiştirmelidir.

Bu vesile ile tüm İslâm ümmetinin bayramını kutlar ve İbrahimi bir duruşa tebdil edecek bir uyanışa vesile olmasını dilerim. Artık İsmaillerimiz değil, koçlarımız kurban olsun.  Rabbimiz, İsmaillerimiz yerine koçlarımızın kurban olduğu günleri İslâm ümmetine göstersin.