Libya`da Yeni Bir Dönem
Türkiye dâhil, uluslararası topluluk Kaddafi`nin miadını doldurduğuna ve son çırpınışlarının fayda veremeyeceği konusunda o kadar emin ki, Libya`daki yeni yönetimi kurmaya aday aktörlere şimdiden yardım elini uzatmış ve geçiş dönemi için bir yol haritası üzerinde çalışmaya başlamış durumda.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu`nun, Libya Temas Grubu`nu temsilen dün Bingazi`ye gidip Geçici Ulusal Konsey ile görüşmesi bu yolda atılan ilk adımdır. Libyalıları çok sancılı bir süreç bekliyor. Kaddafi`nin devrilmesi ile her şeyin hallolduğunu söylemek için çok ama çok erken. Cevap bulması gereken birçok soru, atılması gereken birçok adım, alınması gereken daha çok mesafe var. Asıl sorun ise, yeni süreçte birliğin ve istikrarın sürdürülmesidir. İstikrar ve birlik noktasında etkin bir yapı oluşturulamaz ise; ufukta, Libya`yı, bölünme, kaos ve yeni bir iç savaşa sürüklenme tehlikesi bekliyor.
NATO; Kaddafi`nin artık devrildiği/ devrileceği kesinleşince, Kaddafi sonrası Libya yapılanmasında rol alma niyetini alenen beyan etmeye başladı. NATO şemsiyesi altında toplanan Haçlılar, Kaddafi sonrası Libya`nın kaynaklarından ve nimetlerinden istifade etmek için kolları sıvadı. Her şeyden önce savaş ile büyük bir yıkım yaşayan Libya`nın yeniden imarı için büyük yatırımlar gerekecek. Bu da büyük ihaleler anlamına gelmekte olup yeniden imar masrafını karşılamak için Libya petrolü üzerinde ipotek oluşması demektir. Gerek Libya`nın imarında söz sahibi olmak, gerekse de yeni siyasi teşekkülü kontrol altına alabilmek için Nato elini çabuk tutmak istiyor. Özellikle Libya petrolleri Batılı sömürgecilerin iştahını bir hayli kabartıyor. Derin bir ekonomik kriz yaşayan Batılılar, önce viran ettikleri, sonra da şirketleri vasıtası ile imarına yöneldikleri devletler ve ülkeler vasıtası ile yaşadıkları ekonomik buhranı atlatmaya çalışıyorlar. Libya`da bu denli korkunç bir yıkım olmadan da süreç tamamlanabilirdi. Ama zaten istenen de böylesi büyük bir yıkımın gerçekleşmesi ve insanlara mezar olan enkazlardan rant çıkarmaktı. Kamu ve sivil yapılardan tutun da rafinerilere ve fabrikalara, tüm unsurları ile askeri yapılara varıncaya kadar her şey tahrip edildi. Hatta savaşta kullanılmayan askeri unsurlar bile tahrip edildi. Yenilerini fahiş fiyatlarla Libyalılara satmak için…
Onlarca aşiretten oluşan Libya`nın şimdiden istikrar ve bütünlüğü için bir öngörüde bulunmak zor. Bir federasyon modeli uygulanabilir mi? Libya için belki de en uygun model olur; ama böyle bir yapıyı tesis edip işlerliğini devam ettirmek de hayli zor görünüyor.
42 yıllık dikta rejiminden sonra, bu ülkeyi büyük zorluklar bekliyor.
Libya`nın çeşitli bölgelerdeki aşiretlere; etnik, kültürel ve sosyal farklılıklara dayanan mozaik bir yapısı vardır. Kaddafi bir darbe ile iktidarı ele geçirdikten sonra, yıllar boyunca otoriter bir sistemle ülkeyi yönetti ve Libyalıları bir arada tutabildi. Yeni dönemde herkesin kabul edebileceği veya otoritesini tüm ülkeye kabul ettirebilecek kudrette bir lider yok.
Kaddafi`ye karşı başkaldıranlar, farklı ideolojik duruşlara ve hedeflere sahipler. Bir homojenlik olmadığı gibi, muhaliflerin safında düşman güçler bile var. Savaşçılar arasında farklı İslami direniş gruplarından liberallere kadar çeşitli unsurlar var. Bu farklılıklar ve rekabet, Geçici Ulusal Konsey`e de yansımaktadır. Şimdiye kadar hepsi Kaddafi`yi devirme hedefi etrafında birleşti. Ancak bundan sonra bu grupların yollarının ayrılması ve hâkimiyet kurma mücadelesinin başlaması ihtimali yüksek görünüyor. Bu da yeni bir iş savaşa kapı aralayabilir.
Aynı şekilde isyancı grupların ellerindeki silahların ne olacağı, çeşitli lokal ve ulusal silahlı unsurların nasıl dağıtılacağı da önemli bir sorundur. Bu da güçlü bir siyasi otorite gerektirmektedir. Kaddafi dönemini polis ve askerlerinin ne olacağı ise, ayrı bir sorun olarak duruyor.
Libya`da muhalefetin aslında homojen yapıya sahip olmaması Batılıların işini daha da kolaylaştıracaktır. Zira siyasi denklemde yer bulmak isteyenler, Batılılara daha fazla yanaşmaya başlayacak ve çıkarlarını korumayı taahhüt edebilirler. ABD, muhalifler arasında Washington`u kıble edinenleri ön plana çıkarmak ve diğer İslam coğrafyalarında olduğu gibi halk hareketinin zaferini mecrasından saptırıp kendisinin ve kuklalarının hesabına yazmak için yoğun gayret sarf etmektedir. Hatta bu meselenin 2012 yılı başkanlık seçimlerine Obama lehine nasıl bir seçim malzemesi yapılabileceği üzerine şimdiden çalışmalar başladı.
Özgür ve bağımsız bir Libya için can alıcı süreç asıl şimdi başlıyor. Ya bağımsız duruşu ile bir Ömer Muhtar Libya`sı, ya da ABD`nin Ortadoğu`daki denklemi oluşturma çabaları çerçevesinde figüranlık rolü oynayan bir Libya izleyeceğiz.