Suriye’yi Bekleyen En Büyük Tehlike!
Siyonist terör örgütü israil, son birkaç gündür Suriye’nin her tarafını bombalamaktadır. Yüzlerce hava saldırısı yapıldı. Suriye’de stratejik tüm noktalar vurulmaktadır. Suriye’nin savunma kapasitesi tamamen ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Güneyden ise Golan işgal edildi, 1974 anlaşması çiğnendi. Şu an israil büyük bir tehlike ve tehdit olarak durmaktadır. israil her an harekete geçebilir ve çok büyük bir yıkım başlayabilir. Şu an Suriye tamamen savunmasız hale getirilmek istenmektedir. Belki de bu hamle, Suriye’ye yapılacak büyük işgal harekâtının ön hazırlığı olabilir. Direniş ve devrim gruplarını ve esasen Suriye halkını bekleyen en büyük tehlike israil olduğu için, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve ulusal uzlaşı temelinde en büyük düşmana karşı gereken tedbirler alınmalıdır. israile karşı gereken tedbirler alınmadığı zaman, ne ortada bir yönetim ne de bir temsiliyet kalır. Suriye’nin her türlü varlığı ve zenginliği, tüm Suriyelilerin sorumluluğunda olup, bunları savunmak ve korumak her Suriyelinin en büyük vazifesidir. Devleti teslim alırken, enkaz teslim almamak için, bir an evvel Suriye’nin varlıklarının korunması merkeze alınmalıdır.
Şimdi gelelim en tehlikeli senaryoya.
Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde Suriye’nin parçalanması büyük bir olasılık haline gelir.
Şu an israil güneyden işgali ilerletmektedir. Şimdiye kadar israili durdurma yönünde herhangi bir irade ortaya konulmadı. Hiçbir direnç ile karılaşmayan israil, Suriye’nin bünyesini zayıflatmak için yumuşatma harekâtına girişmektedir. israilin bu hareketi ve “Suriye’yi yeni ve en önemli savaş cephesi” olarak açıklaması, aslında isralin işgal niyetini ortaya koymaktadır. Bu karambol ortamında israilin, ABD’nin desteği ile ortaya koyacağı bir işgal programı; sadece Suriye’deki değil, Ortadoğu’daki dengeleri alt üst edecektir. Derinleşen Siyonist işgal, Türkiye’yi de tehdit etmektedir. Şu an sürece sahip çıkması gereken ülkelerden birisi de Türkiye’dir. Devrimciler, devlet prosedürünü jet hızı ile yerine getirip devletin devamlılığı çerçevesinde, kaldığı yerden devam etmelidir. israil, Suriye’nin olduğu gibi Türkiye’nin de düşmanı olduğundan, Suriye devletine her türlü silah desteği gizli-açık sağlanmalıdır. Suriye devletinin savunma kapasitesi inşa edilmelidir. Suriye devletinin savunma kapasitesi Türkiye’yi doğrudan ilgilendirmektedir. Özellikle SİHA ve elektronik harp desteği sunulmalıdır. Suriye devleti için SİHA’lardan müteşekkil acil hava gücü ve hava savunma gücü oluşturulmalıdır. israilin saldırılarına son vermesi için gereken askeri ve siyasi irade ortaya konulmalıdır.
Buraya dikkat!
Şu an israilin, başkent Şam’ın takriben 20 km dışında olduğu bilgisi geliyor. israil saldırılarına karşı gereken cevap verilmez ve bu hatta büyük bir askeri yığınak yapılmaz ise; israilin, Şam’a saldırıp işgal etmemesi için hiçbir sebep yoktur. Golan’ı alan israil, yarın buralardan çekilmeye mecbur kalsa bile Golan karşılığında burayı terk eder. En büyük tehlike ise Şam’ın düşmesi durumunda; devlet devamlılığı yerine, parçalanmış bir devlet sonucu ortay çıkar ki, devrimciler, devleti teslim alan ve devletin devamı olan bir güç değil, bir grup muamelesi görür ki, bu da geri dönülmesi çok zor sıkıntılar ortaya çıkarır.
Devrim güçleri şu an dönüm noktasındadır. Şam’ın düşmesi demek; tarihi bir fırsatın, tarihi bir hezimete dönüşmesi demektir.
Bu durumda Suriye bir daha toparlanamaz ve bölgede büyük bir karışıklık başlar.
Bu mesele sadece Suriye’nin meselesi değildir. Bu büyük tehlikeden dolayı, bölge ülkeleri yeni bir sayfa açmalı, müzakere ve dayanışma temelinde yeni bir ilişki konsepti geliştirmelidir. İntikam duygularıyla değil, devlet aklı ile hareket edilmeli; en azından siyaset aklının ve siyaset matematiğinin gereği yapılmalıdır.