• DOLAR 34.337
  • EURO 36.418
  • ALTIN 2845.118
  • ...

Terör çetesi israilin tekrar tekrar ifade ettiği gibi, ateşkes gibi herhangi bir niyetleri yok ve belirlemiş oldukları hedefleri gerçekleştirmek için her şeyi yapmaya kararlı görünüyorlar. Caydırıcı bir güç olmadıkça, bu terör örgütünün saldırı ve terörden vazgeçmesi çok zor görünüyor. Kendi iradesi ile vahşete son vermek, terör çetesi israilin doğasına ve varoluş felsefesine aykırıdır.

Hal böyle iken, herhalde insanlık son Gazzeli de ölünce sorun kendiliğinden biter havasındadır. Başta İslam ülkeleri olmak üzere, birçok devlet bir şeyler yapıyor gibi görünüyor ama hakikatte pek bir şey yapmıyorlar. Bir umudu ateşliyorlar ama umut besleyenleri hüsrana uğratıyorlar. Esiyorlar, gürlüyorlar ama yağmıyorlar. Gazze bitmeden ayağa kalkma vakti gelmedi mi? Bombalardan kurtulanlar, açlık ve hastalık ile boğuşuyor.

Devlet liderleri başta olmak üzere, tüm insanlığa şu soruyu sormak lazım:

“Ayağa kalkmak ve insanlık suçlarına karşı ciddi bir irade ortaya koymak için daha kaç bin insanın, kaç bin kadının, çocuğun ölmesini bekliyorsunuz? Hangi rakam sizi tatmin eder?

Sizin için itiraz etme rakamı kaçtır? Yüz bin mi, iki yüz bin mi beş yüz bin mi? Yoksa Gazze’deki bütün canlılar mı? Ne zaman vızıldayıp da bal yapmayan eşek arısı tiyatrosuna son vereceksiniz?

Gelinen aşama itibariyle; riyakâr sözlerin ve timsah gözyaşlarının bir kıymeti yoktur. Gazzeli mazlumlar sadece icraat bekliyor.

İnsani yardım koridoru için neyi bekliyorsunuz? Çatışmaların durması için barış gücü askeri göndermek için daha neyi bekliyorsunuz?

Bu meselenin sadece Gazze ve Lübnan ile sınırlı kalmayacağı ve diğer beldeleri de tutuşturacağı, her geçen gün daha fazla belirginleşiyor. Hedef, bölge ülkeleri… Harekete geçmeye gelince bu ise sadece ve sadece bir zamanlama meselesi. Düşmanın size doğru yürüyüşe geçmesini beklemek yerine ayağa kalkıp düşmanı yuvasında vurmak ve etkisiz kılmak gerekir. Bugün siyonizme karşı açılan Lübnan ve Filistin cepheleri tüm bölge ülkeleri için ileri cephe mesabesindedir. Bu cephelerin düşmemesi için her türlü çabanın ortaya konulması gerekir.

Ey Anadolu’nun, ey Mezopotamya’nın ey Kafkasya’nın evlatları ve ey şerefli diğer halklar! Ortak düşmana karşı ortak cephe oluşturun. Bu ateş bize, size ve ötekine doğru hızla yayılıyor. Hiçbir hassasiyetiniz olmasa bile yaklaşan bu ateşe karşı tedbir almak aklın gereğidir.

İç cepheyi sağlam tutmak gerekir. Yine siyonistlerden yana söylem ve eylemlerde bulunanlar iyi tanınmalı ve ifşa edilmelidir.

Siyonizm ile hesaplaşmak kaçınılmazdır. İşte o vakit içimizdeki Truva atlarının en büyük tehdit olduğu bilinmelidir. Bizden görünüp, bizim ekmeğimizi yiyip, siyonizmin kılıcını sallayanlar iyi tanınmalıdır.

Sizce siyonistler; Dürzilere ve bir kısım Kürt’e niye vatandaşlık verme planları yapıyor? Şu an Lübnan ile yetinmeyip Suriye’yi yavaş yavaş işgal eden siyonistler; Lübnan’da, Dürzilerden bir askeri güç; Suriye’de de YPG’den bir askeri güç oluşturma hesabı yapmaktadır.

İşte size israilin komşuluğu ve büyük tehdidin kapıya dayanması…

Demek siyonizmin kapımıza dayanması uzak bir ihtimal değildir. Tam tersine, çok yakın bir ihtimal olup bu tehdit, Türkiye için bir beka meselesidir. O halde Milli Güvenlik Konsepti güncellenip, israil baş düşman ve en büyük tehdit olarak deklare edilmeli ve bu baş düşman ile şimdiden amansız bir mücadele stratejisi inşa edilmelidir.

Altını çizerek belirtelim:

Tüm insanlığın, bölge ülkelerinin ve özellikle de ülkemizin en büyük düşmanı siyonist terör örgütü israildir.