• DOLAR 34.185
  • EURO 37.916
  • ALTIN 2922.526
  • ...

“Sarı öküz sendromuna” müptela olmuş bir ümmetin iflah olması çok zordur. Ümmet ruhu ile ayağa kalkıp herkes için tehdit olan bir belayı savuşturmak için mutlaka bu sendromdan kurtulmak lazımdır. Küresel şer güçler ve onların beslemesi terör örgütü siyonistler, her seferinde bir bahane ile İslam ülkelerine, Müslüman halklara ve onların liderlerine saldırmaktadır. Saldırının hedefi olmayan halklar, “misafir sanatçıları” oynarken, bela kendi kapılarını sırasıyla çalmaktadır. Sarı öküz hikâyesinde olduğu gibi, her birimiz sırasıyla teker teker hedef alınmaktayız. Oysa terör çetesi israilin saldırı ve terör dalgasının hedefi olmak için Müslüman olmamız yeterlidir. İslam Ümmeti’ni topyekûn hedef almak yerine, sırasıyla her bir ülkeye saldırmak için bir bahane bulmaktadır. Bu saldırının, diğer halklar ve ülkeler ile alakasının olmadığına inandırmak için son derece şeytanca bir yol takip etmektedir.

Filistin’e saldırırken; hedefin Araplar ya da Filistin’in tamamı olmadığı, sadece Gazze olduğu ilan edilmekte ve bütünden bir parça hedefe konulmaktadır. Gazze’de ise aslında hedefin Gazze olmadığı ve sadece HAMAS olduğu propagandasını yaparak, Gazze’deki aşiretleri ayaklandırmaya çalıştı. İran halkına seslenen terör örgütü lideri Şeytanyahu, hedefin İran halkı değil de sadece rejim olduğunu ilan etti. Şimdi de Lübnan halkı ile Direniş’in arasını açmak için, hedefin Lübnan halkını özgürleştirmek olduğu ve düşmanın sadece Hizbullah olduğu tezi işlenmektedir. Lübnan’da aynı gün, hem Filistin Halk Cephesi liderlerinin hem Sunni bir Cemaatin liderinin hem HAMAS liderinin ve hem de Şii Hizbullah liderlerinin hedef alınması; bu alçakça yalanı bir kez daha gözler önüne sermektedir.

 Kendilerini dünyanın efendisi, diğer insanları ise köle olarak gören aşağılık bir zihniyetin insanlık için neler planladığını tahmin etmek zor değildir. Yine “Arzı mev’ud” safsatasıyla bölge ülkelerinin topraklarının bir kısmını veya tamamını kendi malı olarak gören bir zihniyetin, zemini ve koşulları oluştuğu zaman, bu ülkeleri, Gazze’ye çevirmeyeceğini kim söyleyebilir?

Neden kurbanlık koyun gibi zillet ve akıl tutulması eşliğinde sıramızın gelmesini bekliyoruz? Muharref Tevrat’a atıfta bulunan terör örgütü liderleri, köleliği kabul etmeyen onurlu insanları, yok edilmesi gereken insansı hayvanlar olarak görmektedir. Böyle bir zihniyetin insanlık ailesinde yeri yoktur. Bu zihniyet, bütün bölge ülkeleri ve halkları için bir tehdittir. Bölgeyi ateş çemberinin ortasına atan terör örgütü israil, bütün insanlığı felakete sürüklemektedir. Siyasi ve askeri soytarılıkların bedelini insanlık ödemek zorunda değildir. israilin bu küstah adımları, bölgesel fay hatlarını harekete geçirmekte ve 3. Dünya savaşının zeminini hazırlamaktadır. İnsanlık, böyle bir savaşı kaldıramaz. O halde, el birliği ile Siyonist küstahlığın önüne geçilmelidir. Hiçbir değer ve hukuk tanımayan küstah Siyonistleri caydıracak tek seçenek, askeri güçtür. Siyonizm tehdidi altında olan ülkeler, acilen askeri bir pakt oluşturarak hem Gazze’ye hem de Lübnan’a caydırıcı yetkiler ile donatılmış çok uluslu bir barış gücü gönderilmelidir. Misyonu; çatışmayı durdurmak ve insani yardımları koordine etmek olarak açıklanacak bu güce saldırının, ilgili tüm ülkeler nezdinde bir savaş ilanı sayılacağı açıkça deklare edilmelidir.

Müslüman halklar, idarecilerinden gerçekçi ve sonuç verici adımların atılmasını beklemektedir.