Ümmetin Derin ve Aleni Düşmanları
Ortadoğu`da yaşanan son gelişmeler, İslam ümmetinin derin ve aleni düşmanlarını bir kez daha gösterdi. Küfür-nifak- ihanet-zulüm cephesi; safları aralarındaki hesaplaşmayı ve çekişmeyi bir kenara bırakarak Müslümanlar karşısında yek vücut oldular.
Küresel şer güçleri; Müslüman halkları iradeleri ile baş başa bıraktıkları zaman, hiç de tercih etmedikleri bir tablo ortaya çıktı. Miadını doldurmuş diktatörlükler yerine yeni bir Ortadoğu`yu hileleri ile oluşturmaya çalıştılar. Hain kuklaları vasıtası ile sosyal ve siyasal mühendisliğe soyundular. Ama her tarafta ağır bir hezimete uğradılar. Halkların gücü ve iradesi, onların demokrasi ve özgürlük yalanlarının mecrasına akmadı. Her geçen gün, değişime, İslam rengini vurdu. Bastırılmış kitleler, ilk fırsatta İslam`dan yana tercihlerini yaptılar.
Ortadoğu`nun ellerinden gideceğinin gören şer cephesi tekrar harekete geçti.
Şu anda bu şer ittifakı Mısır`da tüm Ümmet ile savaşmaktadır.
Son yaşanan gelişmelere baktığımızda, Müslümanların düşmanlarının nitelikleri ne olursa olsun, temel hedeflerinin siyasal İslam`ı ortadan kaldırmak olduğu görüldü.
Suriye`de zalim Esed`in kullandığı kimyasal silahlar bahane edilerek Suriye`ye müdahale edilmek istenmektedir.
Ortadoğu`da yavaş yavaş elden çıkan dizginleri tekrar ele geçirebilmek için, yeni bir takım bahanelerle İslam coğrafyasında etkin bir şekilde pozisyon almaya çalışıyorlar.
Amerika ve İsrail, açık bir şekilde Zalim Sisi`nin arkasındalar. Ümmet aleyhine gelişen her komplonun arkasında olan bu iki şer gücün, darbenin arkasında olması, hatta darbeyi yaptırımları kimseyi şaşırtmadı.
Halkların büyük bedeller ödemesi pahasın olsa bile, Ortadoğu`daki dengeleri değiştirmek için, asırlık esaret zincirini kırmak için artık harekete geçmesi gerekir. Müslümanların ortak paydaları etrafında İslam ümmetinin yeniden şahlanışa geçmesi lazım.
Artık bir takım ezberler açıkça bozulmalıdır. Topyekün bir mücadele seferberliği başlatılmalı, İslam Alemi`nde zulümden yana olan ve ümmetini iradesini çalan köle ruhlu işbirlikçilere açıkça cephe alınmalıdır.
Başta Suudi hanedanı olmak üzere, kanser mesabesinde olan tüm hainlere karşı açık cephe alınmalıdır. İslam ve Müslümanları imha etmek için her yola başvuran zalimlere karşı, “kital” dahil, her türlü mücadele vasıtası kullanmak tabii bir haktır. Müslümanların barışçıl gösterileri kan ile bastırılırken, tercih olarak fiili cihad-kital vasıtaları kullanıldığı zaman kimsenin bir itirazının olmaması gerekir.
Ey Müslümanlar, şu an tabutumuza son çivileri hainlerin elleri ile çakma gayreti var. Şu anki tabloda Müslümanlar, var olma mücadelesi ile karşı karşıyadırlar.
Diyoruz ki, artık gözyaşı dökmeyeceğiz. Acımız, zalimlere ve hainlere yöneltilecek bir volkan olmalıdır. Eseflenmeyi bırakınız ve Allah düşmanı zalim ve hain köleleri eseflendiriniz. Allah düşmanlarının kalbine kor düşürünüz. Direnişinizle zalimlerin bastıkları toprakları ateşe veriniz.
Hala bizde izzet ve basiretten bir parça kalmış ise, Müslümanların saflarına darbe vuran tüm nifak söylem ve hamlelerinden uzak durmalıyız.
Mücadeleyi kuşanmalıyız, aldığım nefes bile mücadele kokmalıdır. Özgürlük ve direniş Üstadlarından Seyyid Kutub`un haykırdığı gibi şu sloganı tüm zerrelerimizle hissetmeli ve haykırmalıyız:
“Ya dünyayı kuşatacak bir zafer veya Allah`a sunulacak bir şehadet…”
Küresel istibdatı teşhir etmenini yanı sıra kölelerini de hiçbir kaygı duymadan teşhir etmeliyiz. Bu zillet ve esaret zihniyeti ile her sahada mücadele etmeliyiz.
Hürler, topyekûn mücadele ettikleri gibi, hainler de topyekûn mücadele etmektedirler. İhanetin surlarında, zulüm saraylarında gedik açılmaması için biribirlerine destek oluyorlar. Her şeylerini seferber ediyorlar.
Mısır`daki katliam süreci, bu hainlere güçlü bir şekilde yönelmeden, bu Ümmetin özgürleşemeyeceğini bir kez daha ortaya koymuştur.
Kabe, şu anda işgal altındadır. Hain Suudiler, Haram beldeleri meşum varlıklarıyla kirletmektedir. Amerika`nın işgali ile, eyalet valisi mesabesindeki kölelerin işgali arasında hiçbir fark yoktur. Kudüs`ün işgalden kurtarılması gibi, başta Kabe olmak üzere, Haram beldelerin işgalden kurtulması için, top yekun bir mücadele elzemdir. Hain, zalim, fasık Suudi hanedanlığı ortadan kalkmadıkça bu ümmetin üzerinden kara bulutlar eksik olmayacaktır.
Son olayları tek bir fotoğraf karesinde topladığımız zaman, hep zulmün ve katliamların hedefinde Müslümanların olduğunu görürüz.
Akan mazlum kanının müsebbipleri olarak da; ABD, İsrail ve Suudiler başta olmak üzere gerici Arap rejimlerini görürüz.
En acı olanı ise, bu fotoğrafın bir kenarında stratejik hesap karmaşasında, yüzlerine ve ellerine mazlum çocukların kanlarının bulaştığını görmeyecek kadar kör olan Müslümanların olmasıdır.