• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...

Müslümanlar, “cambaza bak” şeytani hilesi ile uyutulurken; terör örgütü israil, Arzı Mev’ud hayaline adım adım yürümektedir. Kısa, orta ve uzun vadeli hedefler doğrultusunda adım adım bölgeyi bir kaosun ortasına sürüklemektedir. Terör çetesi, Ortadoğu’da haritaları değiştirmeyi hedefine koymuştur. Şu an sadece Lübnan değil, bütün bölge ülkeleri büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır. Gazze’ye yoğun saldırılar başladığında, Gazze’nin ileri cephe olduğu ve bu meselenin sadece Gazze olmadığını belirtmiştik.  Derken, Batı Şeria da yeni bir Gazze olma yolunda zalimce bombalandı. Sırada Lübnan’ın olduğunu, her bir ülkenin sırası ile hedefe konulacağı ve domino taşları gibi teker teker düşürülme planlarının sahaya sürüleceğini belirtmiştik. Şimdi Lübnan;  Amerika ve İngiltere’nin mutlak desteği ile bombalanmaktadır. Lübnan’dan sonra sıranın Suriye’ye ve Irak’a geleceğini; bu taşlar düşerse, sırada Türkiye ve İran’ın olduğunu belirtelim. İş bu aşamaya geldikten sonra; zaten Ürdün, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Mısır’dan; Arzı Mevud topraklarının geri kalanını almak hiç de zor olmayacaktır. Yol haritasının kaba şekli aşağı yukarı bu şekildedir.

“Sarı öküz” sendromuna müptela olmadan, büyük fotoğrafa yoğunlaşmak gerekir. Hedefte olan tüm İslam ülkeleri başta olmak üzere, tüm Müslümanlar yaklaşmakta olan bu büyük felaketi görüp ona göre tedbir almalıdır. Şu an Lübnan’daki savaş, bir milli güvenlik meselesi olarak görülmelidir. Her ne olursa olsun, Lübnan ve Filistin asla düşmemelidir. Türkiye bu konuda ağırlığını ortaya koymalıdır. Bu savaşı kendi kapımızda görmek istemiyorsak, yayılmacı Siyonistleri ileri cephede durdurmaya çalışmalıyız. Siyonistlerin çağrı cihazı patlamaları ile tırmanan ve her geçen gün artan saldırganlıkları, Siyonizm karşıtı bir pakt kurmanın ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Siyonistlerin ellerinin uzandığı her yerin insanlık için güvensiz olduğu ve bu itibarla Siyonistlerin pençe ve dişlerinin kırılması gerektiği bir kez daha müşahede edilmiştir.

Bu kez haritaların değişmesi belirleyici bir hedef olarak ortaya konmuştur. Lübnan düşerse, Suriye’nin düşmesi daha kolay olacaktır. Ve Suriye’nin düşmesi durumunda ise israil bütün psikolojik ve stratejik üstünlüğü, küresel şer güçlerin desteği ile komşumuz olacaktır. Bu aşamadan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve süreç geri dönülmez bir noktaya gelecektir. Türkiye’nin bir gün israil ile yüzleşmesi kaçınılmazdır. Türkiye’nin topraklarının bir kısmının kendisine ait olduğunu iddia eden bir ülke, elbette potansiyel bir düşmandır. Siyaset aklı ve matematiği ve tarihi gerçekler bize bunu fısıldamaktadır.

O halde hangi fikir ve düşünceden olursa olsun, tüm bölge ülkeleri ve halkları, terör çetesi israilin, baş düşman olduğunu bilmelidir. Çocuklarımıza varıncaya kadar bütün insanlarımıza bu bilinç aşılanmalıdır.

Türkiye de devlet olarak milli güvenlik konseptini buna göre güncellemeli ve milli stratejisini bu siyaset felsefesine göre belirlemelidir.

Lübnan ve Filistin meselesinde taraf olmak; tarihi, İslami ve insani bir görev olup siyaset aklının gereğidir.