• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Siyonist terör çetesi, müttefiklerinin yardımı ile Gazze’den sonra Lübnan’a saldırmak istiyor. Kuvvetle muhtemel; siyonistlerin hava savunma sistemlerinde meydana gelen arıza ve hedef sapması sonucunda bir Dürzi topluluğunu yanlışlıkla veya Lübnan’a saldırmak için aradığı bahaneyi bulmak için kasıtlı olarak vurdu. Lübnan’a saldırı için meşruiyet oluşturmak ve bu korkunç skandalı gölgelemek için ısrarla bu saldırının hesabının sorulacağı ve Lübnan’a saldırılacağı açıklandı. Yaşanan gelişmeler ve yapılan açıklamalar, aslında tezgahın keyfiyetini ortaya koymaktadır. Terör çetesi elebaşı Netanyahu, içeride kaybettiği desteği kazanmak için ve Lübnan’a saldırı için uluslararası meşruiyet sağlamak adına böyle bir işe soyundu.

Lübnan’a saldırı, bütün bölgeyi ateş çemberine sürükler. Bir kez daha görüldü ki; Siyonistler kendi hesaplarını ve ajandalarını uygulama adına bölgeyi ateşe vermekten çekinmeyecektir. Sahip olduğu siyaset felsefesi ile tüm halklar ve ülkeler için bir tehdit unsurudur. Terör çetesi israil’in, Lübnan saldırısında, herhangi bir mevzi veya başarı elde etmesi durumunda; sırada acaba hangi ülke var, sorusu sorulacaktır. Her halk ve ülke, Siyonist tehdidi daha yakından hissedecektir. Ortadoğu’da bir serseri mayın gibi dolaşan Siyonistler, belki de 3. Dünya Savaşı’na gidecek zemini hazırlayacaktır. Bu itibarla; tüm insanlık, özellikle de bölge ülkeleri, Siyonizm karşıtı bir cephe oluşturmalı ve Lübnan’ın yanında durmalıdır. Hizbullah ve Lübnan, tüm bölge ülkeleri tarafından, kendi siyasi maslahatları için desteklenmelidir.

Buradan açık bir çağrı yapmak gerektiğine inanıyorum:

Şu an, israil terör devleti, Türkiye’yi hedefine koymuş olup her geçen gün düşmanlık katsayısını yükseltmektedir. İsrail ile şu veya bu şekilde yüzleşmek kaçınılmaz bir hal almıştır. Belki koşulları oluşmadığı için Gazze’ye, geliştirilen son model teknolojik silahlar gönderilemedi.

Ama Lübnan’a saldırı durumunda; saldırı altında olan ve işgalle yüzleşen bir devletin savunmasına katkıda bulunma adına, yasal zeminde SİHA’lar ve yüksek teknoloji satılabilir. Türkiye’nin yüksek teknoloji ürünü SİHA’ları devreye girmeli ve Lübnan’a teknolojik askeri destek sunulmalıdır. Lübnan’daki pozisyon, Gazze’den çok farklıdır. Böyle bir saldırganlığa kalkan Siyonistler, Lübnan topraklarına gömülmelidir. Lübnan’ın başarısı, bir yerde Türkiye’nin de başarısıdır. Ortak düşman Siyonistlerin burnu yere sürtülmelidir.

Önce Gazze ve şimdi de Lübnan cephesi… Bu iki cephe tüm Müslümanların hatta tüm insanlığın ortak cephesidir. Bu cepheler yıkılmamalı ve Siyonist canavar bu cephelerde hezimete uğratılmalıdır. Siyonizm, bir ölüm kalım savaşındadır. Eğer gereken irade ortaya konulabilirse ve siyonizmin yok olması için ilk defa bu kadar olgunlaşan koşullar değerlendirilebilirse; siyonizmin tabutuna son çivi çakılabilir ve Siyonizm tarihin tozlu raflarındaki yerini alabilir. Yok, eğer bu cepheler düşerse; tüm ülkeler kendi sahillerini dövecek Siyonist dalga ve başkentinde patlayacak olan bombalar için sırasını beklesin.

Sözün burasında; Filistin Direnişi’nin Başkumandanı Muhammed Dayf’ın, bir slogan haline gelen sözünü hatırlatalım:

“Tüm bayraklar birleşsin, tüm cepheler tek olsun! Tek ve kutsal bir hedef için ki, o da Filistin’i özgürleştirip İslam’a geri kazandırmaktır. Mescid-i Aksa’da özgür bir şekilde görüşme dileğiyle…”