• DOLAR 34.658
  • EURO 36.346
  • ALTIN 2933.107
  • ...

Tarihler 9 Nisan 1948’i gösterirken, Filistin Tarihi’nde dönüm noktası olan katliamlardan birisi yaşandı. Terör çetesi İsrail/ İrgun ve Stern Örgütleri, 9 Nisan’ı 10 Nisan’a bağlayan gece, aralarında kadın ve çocukların olduğu masum sivilleri bir gecede katletti. Tarihi soykırım ve katliamlarla dolu olan terör örgütü İsrail, bu büyük katliamla, katliamlar dizisinin ve soykırımın startını verdi.  Deir Yasin Katliamı, daha sonra İsrail başbakanlığı yapan Menahem Begin liderliğindeki terörist Yahudiler tarafından gerçekleştirildi. Bu terör örgütü elebaşısı, sonraki zamanda bu katliamı övecek ve bir zafer olarak nitelendirecekti. O günden bu güne kadar katliamlar durmadan devam etti. Şu an bu soykırımın en şiddetli hali yaşanmaktadır. Son altı ayda, Deir Yasin katliamını çok çok geride bırakan nice katliamlar yaşandı. Zamanında bu katliamın hesabı sorulmadığı için, bu katliam, Filistinlerin topraklarından sürülmesinin bir kilometre taşı oldu. Milyonlarca Filistinli baskı, şiddet ve terör ile topraklarından sürüldü. Boşalan topraklar işgal edildi ve dünyanın dört bir tarafından getirilen Yahudi çeteler buralara yerleştirildi. Filistinlilere ise bütünlüğü olmayan bir avuç toprak kaldı. Bu toprak parçası da her geçen gün kemirilmekte ve nihayetinde Filistinlilerin tamamı yurtlarından sürülmek istenmektedir. Şu an Gazze dünyanın en büyük mezarlığına dönüştürülmüş durumdadır. Siyonistler büyük bir hazırlık yapıp, Neredeyse nüfusu 2 milyona dayanan Refah şehrinde, insanlık tarihinin gördüğü en büyük katliamını gerçekleştirmek üzeredir. Eğer engel olunmaz ise yüzbinlerce masum sivil katledildikten sonra kalanlar da sürgün edilecektir. Tarihi bir süreç yaşamaktayız. Bugün ayağa kalkmayan ve bütün imkân ve kabiliyeti ile bu insanlık suçuna karşı durmayan herkes büyük bir sorumluluk altındadır. Zaman daralmaktadır. Her şey için çok geç olmadan, hemen şimdi harekete geçilmelidir. Böyle bir katliam, hem tarihi hafıza olarak hem de siyasal dengeler açısından bir kırılmaya yol açacaktır. Bütün bölge, bu katliamın sonuçları ile yüzleşmek durumunda kalacaktır. Hiçbir yönetimin meşruiyeti kalmayacaktır. Olası bir göç dalgası, yeni bir toplumsal dalgalanma anlamına gelecektir. Bu katliamı gerçekleştiren terör devleti İsrail, bölge devletlerine ve halklarına karşı psikolojik üstünlüğü ele geçirecektir. Sonraki aşamada; terör devletinin, Nil’den Fırat’a kadar olan emperyal emellerinin önünde hiçbir halkın ve devletin direnme iradesi kalmayacaktır. Yani bir anlamda terör örgütü İsrail ve diğer bölge devletleri ve halkları arasındaki bariyer yıkılacaktır. İslami ve insani refleksini yitirmiş ulusal liderlerin hiç olmazsa olaya bu açıdan bakmaları, siyaset matematiğinin ve siyaset realitesinin bir gereğidir.

Uzun bir süreden beri İsrail ile ticaretin kesilmesine yönelik büyük bir kamuoyu baskısı vardı. Dışişleri Bakanlığından, İsrail ile ticaretin kısıtlanmasına yönelik bir açıklama geldi. Aslında halk olarak bu ticaretin tamamen kesilmesi taraftarıyız. Bu adım geç olsa da olumlu bir adımdır. Devamının gelmesini umut ediyoruz. Tüm onurlu ve cesur insanlarımızı, insanlık onuru adına süreci takip etmeye davet ediyoruz.