Ramallah yönetimi ne yapmaya çalışıyor?
Ramallah yönetimi, her geçen gün cürümlerine bir yenisini eklerken ABD ve siyonistlerin İslam dünyasına yönelik planlarının aktörü olmaya devam ederek kendisine biçilen rolün gereğini kusursuz ifa etmeye çalışıyor. İradesini tamamen yabancılara teslim eden Ramallah yönetimi, bağımsız bir strateji ve plana sahip değil. En öncellikli misyonu olarak Hamas`ın Batı Yaka`da güçlenmemesi için tüm imkânlarını seferber ediyor. Bu anlayış neticesinde, her seferinde Filistin uzlaşısı başka bir bahara kalıyor. Tüm müzakereler ve verilen tüm sözlere rağmen pratikte Ramallah yönetiminin tavrında her hangi bir değişiklik olmuyor. Mahmud Abbas, Batı Yaka`da bir intifada hareketinin filizlenmemesi için tüm imkânlarını seferber ediyor. Siyonistlerin koltuk değneği olan Abbas, açık açık bir intifadaya izin vermeyeceğini söylüyor ve söylediklerini de yapıyor. Şu an Mahmut Abbas`ın neredeyse tek görevi, siyonist projeleri hayata geçirmek ve direnişi engellemektir. İsrail`i rahatsız eden tüm gelişmelere karşı ileri karakol görevi görmektedir. Hatta bazen bu misyonunu o kadar abartmaktadır ki siyonistleri bile geride bırakmaktadır.
Son günlerde Mahmut Abbas`ın çetesi, Batı Yaka`da direnişe adeta cephe açmış durumdadır. Eski bir esir olan ve uzun yıllar işgal zindanlarında kalan Hamas liderlerinden Cafer Reyhan, işbirlikçi Abbas yönetimi tarafından defalarca gözaltına alınmasının ardından tutuklandı. Yine geçenlerde Batı Yaka`da hiçbir şey yokken Hamas`a karşı büyük bir terör dalgası başlatıldı. Burada direnişi tamamen etkisiz hale getirmeye çalışan, siyonist terör devletiyle güvenlik işbirliği anlaşmasını bozmamaya özen gösteren ve anlaşmanın yüklediği sorumlulukları aksatmadan yerine getirmeye çalışan Abbas yönetimi, Filistin`deki direniş önderlerini hedef alan baskın ve tutuklamalarını Mayıs ayında da kesintisiz bir şekilde sürdürdü. Bahse konu işbirlikçi çetenin Mayıs ayında sergilediği şiddetin bilançosunu ortaya koyan yeni bir rapor yayınladı. Rapora göre Mayıs 2013 içerisinde Batı Yaka bölgesinde Hamas`ın hareket önderlerinden 68 kişi Abbas milisleri tarafından tutuklandı.
Tutuklanan 68 direniş önderinden 38`inin daha önce işgal devleti zindanlarında kalan özgürleştirilmiş esirlerden, 11 kişinin üniversitelerdeki öğrenci hareketinin liderlerinden, iki kişinin gazeteci, bir kişinin de cami imamı olduğu ifade edildi.
Haklarında serbest bırakılmaları kararı çıkmasına rağmen on kişinin ise tutukluluk süresi uzatıldı. Siyonistlerin serbest bırakmak zorunda kaldıkları esirler, bu defa Ramallah yönetimi tarafından tutuklanıyor. Yani siyonistlerle yapılmış ve kusursuz gerçekleşen meş`um bir koordinasyon var. Sadaka ve biat kültürünü siyasetinin temel taşı haline getirmiş olan Ramallah yönetimi, siyonistlerle yapmış olduğu anlaşmalara sonuna kadar riayet ediyor.
Adeta siyonistlerin ileri karakolu olarak görev yapan Abbas yönetimi, ABD ve siyonistlerin siyasi ve ekonomik rüşvetlerine ve taltiflerine mazhar olabilmek adına Filistin direnişine adeta tüm kurumları ile savaş açmış durumda.
Özellikle de Ramallah yönetimi kadrolarının rüşvet ve talanları ile bitme noktasına gelen ekonomi can çekişiyor. Abbas da Müslümanların canını, kanını ve malını siyasi işret sofrasına meze yaparak girdiği darboğazları yabancı yardımlarla aşmaya çalışıyor.
Batı Yaka`daki Filistin Hükümeti Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Dr. Muhammed Mustafa, Filistin hazinesinin borçlarının 4.2 milyar dolara ulaştığını söyledi.
Mustafa, birkaç gün önce kurulan Rami El Hamedallah hükümetinin yaptığı ilk kabine toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, büyük bir mali kriz yaşandığını itiraf etti. İşbirlikçi Abbas yönetimi sıfırı tüketirken dış yardım musluklarının birazcık olsun açılması için her gün ihanetlerine yenisini ekliyor ve Filistin davasına karşı işlemiş olduğu cürümleri katlıyor.
Tabela devleti ve sembolik bir başkanlık hayaliyle yatıp kalkan Abbas`ın ihtirasları artık Filistin davasının sırtında taşınamayacak kadar atılması gereken bir yük haline geldi. Bu işbirlikçi güruh, siyonistlerle aynı eksenin aktörü olma rezilliğini alnında taşımaktadır.
Filistin davasının haklı talepleri ve işgalci siyonistlerin saldırıları karşısında neredeyse sahaya hiç inmeyen bir Abbas çetesi, direnişi boğmak içinse her gün sahada. Başta esirler konusu olmak üzere Filistin davasının hassas konularında el Fetih`in hiçbir ciddi söylem ve girişimi yok. Siyonist yerleşim yerlerinin inşası, her gün Filistinlilerin evlerinin yıkılıp talan edilmesi ve yaşadıkları topraklardan çıkarılmaları konusunda Ramallah yönetiminden yine ses yok. Kudüs`ün Yahudileştirilmesi tehlikesine karşı durma gibi hayati bir mesele, Abbas`ın ajandasında yer almıyor. Yani Filistinlilerin gündemi ve hayati sorunlarıyla Abbas`ın dertleri ve hassasiyetleri apayrı. Kendi halkına dönüp halkının haklı davasında halkı ile beraber hareket etmek yerine, halkına sırtını dönmeyi tercih ediyor.
İslam düşmanlarının yardımıyla zorbalıkla işgal ettiği makam ve yetkileri sonuna kadar Filistin düşmanlarının emrine sunmuş. Bitmek bilmeyen diyet borcunu ödemek için…