Bu şahıs da kim ve sırtını nereye dayamış?
Evet, sırtı pek, ensesi kalın, göbeği ihlalli balkon gibi sarkan birisinden bahsediyoruz.
Bu zat, Türkiye’nin fay hatlarını harekete geçirmeye adeta ant içmiş ve toplumsal kaos çıkarmaya ayarlı bir bomba gibi aramızda dolaşmaktadır. Ne zaman, nerede ve ne şekilde ortaya çıkacağı belli olmayan bu figür; artık toplum, devlet ve millet için bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’dan bahsediyoruz. Her gün yeni bir kanunsuzluğa imza atan bu şahıs, dokunulmazmış gibi pervasızca adeta terör estiriyor. “Suriye karşıtlığı” adı altında Türkiye’de faşist bir dalgayı tetiklemekte ve toplumsal kaosa zemin hazırlamaktadır. Bu siyasi figürü takip edenler ise sokaklarda terör estirmekte ve her gün yeni bir vukuat ile halkımızın karşısına çıkmaktalar. En son olarak; “Suriyeli” diye Iraklı bir Türkmen’i ve bir Ürdünlü masumu dövdüler.
Bütün bu kanunsuzluklar olurken, elbette kanun gücünün yaptırımları nerede, diye merak ediyoruz. Bu topluluk, bunca kaotik ortamı tetikleyecek kriminal tavırlar sergilerken, hala hiçbir yaptırım ile karşılaşmamış olması son derece düşündürücü ve endişe vericidir. Kerameti kendinden menkul bu topluluğun, neye dayanarak toplumda rol kestiği ve jandarmalık yapmaya kalkıştığını merak ediyoruz. Bunlar kim ve kanunları ve hukuku paspas yapma hak ve cüretini nereden alıyorlar?
Siyasi parti adı altında her gün yeni bir rezalete imza atılıyor. Siyasi parti kılıfı olunca; her rezalet ve suç bu topluluk için mubah oldu. Saldırıların birisi bitmeden onu bir diğeri takip ediyor. Biz nereye gidiyoruz? Ümit Özdağ ve avenesine kim dur diyecek? Şu an bu ülkenin en büyük sorunlarından birisi; kendisi de bir göçmen olan ve halk arasında “Japon Ümit” olarak adlandırılan bu sözde siyasi figürün ve takipçilerinin estirdiği terördür. Ümit Özdağ eğer gerçekten siyasi faaliyette bulunmak istiyorsa, bu üslubu ve dili terk etmelidir. Zira ortaya konulan eğilim, bir siyasi parti eğiliminden ziyade organize olmuş bir sokak yapılanmasını andırmaktadır.
Ümit Özdağ’ın sırtını nereye dayadığını ve köklerinin ne kadar derinde olduğunu araştırırken karşımıza bu şahsın MOSSAD ile adının anılması ve bu minvaldeki ithamlar ve israil’i ziyaretleri çıkmaktadır. Ümit Özdağ’ın ifade ettiği MOSSAD ile görüşme ve israil’e yaptığı ziyaretler konusunda kamuoyuna ikna edici ve gerçekçi bir açıklama yapması gerekir. Başka bir devletin, hele de İsrail istihbaratının, başka bir ülkedeki bir siyasi parti lideri ile nasıl bir ilişkisi olabileceğini ve bunun çerçevesini kamuoyu merak etmektedir.
Yine bir televizyon programında bizatihi kendi ağzı ile ifade ettiği; devletin kurumları içerisinde bulunan bazı gönüldaşlarından bilgi alma olayının, hangi devlet gelenek ve kurumsal teamüle uyduğu, izaha muhtaçtır. Bu mesele, bir siyasi parti meselesi olmaktan çoktan çıkmış ve paralel devlet yapılanmasına doğru evrilen ilişkiler ağının varlığını düşündürmektedir.
Türkiye bir hukuk devleti ise hukukun, Ümit Özdağ ve partisinin semtine uğraması tüm vatandaşların temennisidir.
Selam ve dua ile