Unutulan siyonist işgal
Siyonist vahşet ve işgal, her geçen gün artarak devam ediyor. Siyonist terör örgütü, Filistin topraklarının işgalini zamana yayarak, tüm Filistin’e hâkim olmak istiyor. Çeşitli bahaneler ile evler, yerleşim yerleri hatta Filistin kimliğini ifade eden mezarlık gibi yerleri bile yıkmaktadır. “Haşlanmış kurbağa sendromu”na müptela olmuş İslam ümmeti ve insanlık, her gün mütemadiyen yaşanan zulmü çoktan kanıksar hale gelmiştir. Filistin’de meskûn mahallere ve sivil hedeflere karşı uçaklar, füzeler ve ağır silahlar kullanılmaktadır. “Eşekarılarının delip geçtiği, bal arılarının ise takılıp öldüğü” bir ağa benzeyen uluslararası düzen; siyonistlerin zulmü karşısında sessiz kalmayı tercih etmektedir. Oysa BM başta olmak üzere, uluslararası birçok kurum ve yasaya göre siyonistlerin vahşeti aslında suç olarak kabul görmektedir. Pratiğe gelince; sadece kınama ve çağrıların söz konusu olduğu bir düzlemde, Siyonistler, yapılan çağrılara ve kınamalara kulak asmamakta, bildiğini okumaktadır. İslam ümmeti ise her seferinde en iyi bildiği şeyi yapmaktadır. Kınama dışında hiçbir adım atılmamaktadır. “Dostlar pazarda görsünler” diye ve “bir şeyler yapıyor görünmek” için atılan bu göstermelik adımlar, siyonistleri daha da küstahlaştırmaktadır.
Cenin’deki katliam ve insanlık suçu vesilesi ile bir gerçeği tekrar belirtmek gerekir. Merkezinde Mescid-i Aksa ve Kudüs olan Filistin davası, sadece Filistinlilerin veya Arapların davası değil, tüm İslam ümmetinin davasıdır. Hatta gönlü insanlık onurundan, barıştan ve adaletten yana olan tüm insanların ortak davasıdır. Burada insanlık onuru öldürülmek istenmektedir. Bu kanlı ve çileli topraklarda insanlık onuru, siyonizmin ateşi ile imtihan olmaktadır. Ön planda saldırı altında olanlar Filistinliler olsa da tüm insanlığın onuru, İslam ümmetinin izzeti saldırı altındadır. İnsanlık onuru, siyonist terör çetesinin saldırıları karşısında barikat olmalıdır. Filistin, İslam ümmetinin siyonizm ile olan savaşında bir cephedir. İslam ümmetinin Filistin cephesinde bedel ödeyen serdengeçtiler, İslam ümmetinin ve insanlığın zelil tavrına rağmen, yere düşen ve toza toprağa bulanan insanlık onurunu tutup kaldırmaktadır. Filistinli koca yürekli minik eller, taşlar ile İslam ümmetinin onuruna sahip çıkmaktadır. Koca bir ümmetin sahip çıkamadığı onuruna, dağ gibi yürekleri olan bir avuç yiğit sahip çıkmaktadır. Mütemadiyen gencecik kızlarımıza sıkılan kurşunlar, aslında İslam ümmetinin bedenine sıkılmaktadır.
“Yerin altının üstünden daha hayırlı olduğu” günleri yaşamaktayız. Müslüman kadının örtüsüne el uzatan Yahudilere karşı ordular hazırlayan ve dünyayı onlara dar eden bir Peygamberin, aciz duruma düşmüş ümmetiyiz. Neredeyse her gün genç kızlarımızın toprağa düşerken ve Müslümanlar zelil bir yürek ve gözlerle bu olayları seyrederken, sürekli aklımıza şu soru gelmektedir:
Eğer Peygamberimiz olsaydı bu durumda ne yapardı? Şüphesiz ki ordular hazırlar ve siyonist terör çetesine dünyayı dar ederdi.
Artık “bir şey yapıyor gibi görünüp hiçbir şey yapmama” hastalığından vazgeçelim. Siyonist işgal durmadan süreç halinde devam ettiği halde bizler bu tabloya alıştırıldık. Nereden nereye geldiğimizi görmek için Filistin haritasına bakmak ve işgalin boyutlarını görmek yeterlidir. Terör çetesi, bir fare gibi Filistin haritasını kemirmiş ve sadece bir avuç yer kalmıştır. O kalan kısmı da kontrol altına almak ve bu toprakları Filistinsizleştirmek programını, terör ve katliam eşliğinde devam ettirmektedir.
Ey İslam ümmeti; artık kınamayı bırakın, ayağa kalkın ve terör çetesi Siyonistlerin anladığı dilden politikalar üretiniz. Şüphesiz ki İslam ümmetinin elindeki imkânlar, bu terör çetesini dize getirecek keyfiyettedir. Eksik olan ise güçlü bir irade ve küfre meydan okuyacak Muhammedi bir yürektir. Zülfikar var ama o Zülfikar’ı sallayacak Aliler nerede?