İnsanlığın kapısındaki büyük tehlike
İnsanlık büyük bir tehdit ile karşı karşıyadır. Bu sorun; rengi, dili, inancı ve kültürü ne olursa olsun, bütün insanlığın ortak sorunudur. Lgbt isimli kurumsallaştırılmaya çalışılan küresel sapıklıktan bahsediyorum. Bazı ülkeler, bu tehdidin farkına varıp yasal önlemler almaya çalışmaktadır. Küresel şer güçler, kültür emperyalizmi ile evlatlarımızı teslim alarak, onları birer Truva atına dönüştürmeye ve bu evlatlarımızın eliyle toplumlarımızı harap etmeye çalışmaktadır. İnsan neslinin sınırlandırılması ve toplumların tamamen dinamiklerinden uzaklaştırılıp kimliksiz bir toplum oluşturmak ve böylelikle her türlü operasyona açık hale getirmek için, toplumun her kesimine cinsiyetsizlik konsepti dayatılmaktadır. Cinsiyetsizliği kültür haline getirmiş bireylerden oluşan toplumlar, kimliksiz birer topluma dönüşür. Böyle toplumların değişim, dönüşüm ve sömürülmesi çok kolaydır. Bir toplumu biçimlendiren dinamikleri çıkarıp alırsanız, geriye toplum diye bir şey kalmaz. “Halk” ve “millet” kavramları, “sürü” kavramına dönüşür. Sürüleri gütmek ise son derece kolaydır.
Lgbt, basit bir sapıklık eğilimi değildir. Son derece organizeli ve insanlığı ahtapot gibi saran, insanlığın kılcal damarlarına nüfuz etmeye çalışan küresel bir terör şebekesidir. İçimizdeki sapkınlar da bu terör şebekesinin topraklarımızdaki uzantılarıdır. Bu şebekenin faaliyetleri, insanlığa karşı işlenen suçtur. Bunların eylemleri ve fikirleri, insanlığa karşı işlenen suç ve terör konsepti çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Bu sapkın akımlar, ilkokullara ve hatta okul öncesine kadar nüfuz ederek toplumu şekillendirmeye çalışmaktadır. Bu tehlike her geçen gün daha fazla büyümektedir. Bunların temel konseptleri, toplumu fazla ürkütmeden aşama aşama bu sapıklıkları normalleştirmektir. Türkiye’de özel bir okulda minik ve masum çocukların yanı başına asılan “cinsiyet tercihini çocuklara bırakalım” şeklindeki pankart, bu terör oluşumunun, ülkemiz için ne kadar tehlikeli olduğunu göstermektedir. Bu terör şebekesi, minik evlatlarımıza göz koymuş ve evlatlarımızı sapık emellerine alet etmeye çalışmaktadır. Bazı ülkelerdeki iktidar temsilcileri artık bunları açık açık desteklemektedir. Bu kirli oluşumlar İslam ümmetine yapılan operasyonların ileri karakolları olarak görev yapmaktadır.
Halkımız, yeni kurulan hükümetten bu konuda özel bir hassasiyet beklemektedir. İktidar, bu meseleyi MGK’ya taşımalı ve bu sorunu milli güvenliği tehdit eden bir sorun olarak ele almalıdır. Bu insanlık suçunun, insan hakları ile hiçbir alakası yoktur. Bu zeminde kurulan bütün dernekler kapatılmalı, bu faaliyetler terör faaliyeti olarak ilan edilmeli ve işlenen cürümler de insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında yargı tarafından değerlendirilmelidir. Şu an toplumumuzu tehdit eden en büyük tehlikelerden birisi budur. Bu akım, halkımızı istikbalimizi ve istiklalimizi hedef almaktadır.
Başta yetkililer olmak üzere, bu konuda gereken tedbirleri almayan herkes; başta Hakk olmak üzere, tarihe ve halka karşı büyük bir sorumluluk ve mesuliyet altındadır. Bu tarihi sorumlulukla karşı karşıya olan herkes, küreselci çetelerin hayasız oyunlarına karşı gereken duruşu ortaya koymalıdır. Bu tehlike hiçbir şekilde küçümsenmemelidir. İnsanlık için bir kanser hücresi gibi olan bu sapkın akımın her türlü versiyonuna karşı el birliği ile mücadele edelim.