• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.89
  • ...

Türkiye’de siyasetin alması gereken çok mesafe vardır. Siyaset sistemi ve ahlakı itibari ile çok gerideyiz. Aleme ibret bir seçim süreci yaşıyoruz. Siyasetçilerin çoğu, kendi projeleri ile halkın karşısına çıkmak yerine, karşıtlıklar üzerinden siyaset yapmaya çalışmaktadır. Dillerinden adeta zehir, kin ve düşmanlık akmaktadır. Siyasilerin bu sorumsuz yaklaşımları sonucu, halk arasında fikirsel ve duygusal kırılmalar yaşanmaktadır. Sanki savaşa gidiyoruz gibi bir atmosfer oluşturulmaktadır. Sorumsuz bir kısım siyasetçinin sebep verdiği bu süreç, halkımızın huzurunu her geçen gün daha fazla kaçırmaktadır. Nitekim bu süreç içerisinde fiili saldırılar olmuş ve insanlarımız yaralanmıştır. Aslında yara alan ise birlikte yaşama irademizdir. Hala farklılıklara tahammül etme ve birlikte yaşama iradesini içselleştiremedik. Farklı eğilimlerin olduğu bir ülkede birlikte medeniyet inşa edebilme ve insan onuruna yakışır bir dünya kurabileceğimiz gerçeğini hatırlamak istemedik. Siyasette devamlılık ilkesini unutarak; gelenler, gidenleri enkaz gibi süpürme anlayışını bir kenara atamadılar. Geldiğimiz nokta itibariyle, siyaset kurumunun itibarı yerlerde sürünmektedir. Bunun sebebi de sorumsuz ve ilkesiz siyasetçilerdir. Siyasetin ve siyaseten mücadele etmenin bir ahlakı olduğunu unutmamalıyız.  Meydanlarda yapılan seçim konuşmalarına bakıyoruz. Birçok konuşma ya gerçeği yansıtmamakta ya da kin ve nefret içermektedir. Aklıma gelen birçok örnekten sadece birkaç tane vereyim;

Bitlis’te Yeşil Sol Parti’nin bir adayı çıkmış meydana ve kendilerine oy vermeyen halkımıza “ahmaklar” diye hakaret ediyor. Hamakat derecesinde bir siyaset algı ve anlayışına sahip birisini, “siyasetçi” diye meydana sürdüğünüz zaman, elinde mikrofon görünce bu şekilde hezeyanda bulunması hiç de şaşırtıcı olmadı. Böyle birisinin milletvekili olması durumunda, ayrıştırdığı ve hakaret ettiği halka nasıl bir hizmette bulunabileceğini aziz milletimizin takdirine bırakıyoruz.

Seçim çalışmasını toplumsal algı mühendislerinin desteği ile yürüten CHP’nin tanınmış bazı vitrin simaları, her seçim konuşmalarında, konuşma yaptıkları meydana adeta kin ve nefret pompalamaktadır. Özellikle HÜDA PAR’ı hedeflerine koyup aynı gün düzenledikleri her mitingde HÜDA PAR’a hakaret ve iftirayı adeta siyasetlerinin amentüsü haline getirmişlerdir. Bu gidişle, CHP’nin altı oku, yedi oka çıkarılırsa benim için hiç de şaşırtıcı olmaz. Özellikle Mansur Yavaş’ın konuşmalarını dinlediğimizde, kin ve düşmanlık kokusu adeta burnumuzun direğini kırmaktadır.

Erzurum’da ve Trabzon’da yaşanan hadiseler hepimizin aklındadır. Siyasilerin, saldırıya uğrayanların kimliğine göre tavır ortaya koyması utancını da hala unutmadık. Kaos tellalı ve kaostan rant çıkarmaya çalışan Ekrem İmamoğlu’nun sürekli ısrarla gösterilen miting alanı dışında başka yerlerde miting yapmak istemesi, esnaf ziyaretini mitinge dönüştürmeye çalışması, bu konudaki bütün kuralları yok sayarak karışıklık çıkarması ve bundan da bir mağduriyet çıkarıp bu mağduriyeti siyasete meze yapmaya çalışması son derece ibret vericidir. En son Erzurum ve Konya’da ortaya koyduğu tavrın anlaşılabilir tarafı yoktur. Her şeye rağmen aziz milletimiz sağduyulu davranmalıdır. Yapılan bir yanlış var ise bu yanlışın karşılığı; başka bir yanlış değil, ilgili kurumların hukuki ve kanuni tasarruflarıdır. Zaten toplum mühendislerinin istediği de yanlışa başka bir yanlış ile cevap vermeniz ve bunun neticesinde kaos çıkmasıdır.

Aziz milletimizin huzurunu kaçırmaya çalışan meşum projelerin asla bir parçası olmayalım. Bazı bedbahtlar, çatışma çıkması ve bunun ötesinde kan akması için adeta can atıyorlar. Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum dönüşü, partililerince karşılanması esnasında atılan sloganlar, aslında bu kesimin ne yapmaya çalıştıklarını ve Türkiye’yi nereye sürüklemek istediklerini açıkça göstermektedir.

Kardeşlikten bahseden ve ayrımcılığı ortadan kaldırma sözü verenlerin, iktidar olmaları halinde neler yapacaklarını söylemeleri son derece ibret vericidir.

Herkes şunu bilsin ki; kirli siyaset, döner; sahibinin ayaklarına dolanır. Düşmanca bir dil kullanmadan, yalan ve iftiraya başvurmadan da siyaset yapılabilir. Siyasette kalıcı olmak isteyen siyasi figürler, erdemli bir siyaseti temel bir vizyon haline getirsinler. Halkımız da kin ve düşmanlığın ete kemiğe bürünmüş hali olan siyasi figürlere ve onların zihniyetine itibar etmemelidir. Bu zihniyetin, kendi yumurtasını pişirmek için sizin evinizi ateşe vereceğini unutmayın.