• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...

Hayattaki rolümüz ve mesleğimiz ne olursa olsun temel konu adam olup olmamaktır. Bu gün yaşadığımız sorunların temelinde adam olmama yatmaktadır. Düşünce ve ideoloji elbisesi, adam ya da insan olma bedenine giydirilir. İnsani temel değerler ve erdemler, insanlık için bir konsensüs zemini ya da evrensel bir mutabakat zemini olabilir. Bu gün ülkemizde de yaşadığımız sorunların temelinde farklılıklardan daha ziyade, temel insani ilkelerden uzaklaşma yatmaktadır. Özellikle siyasette, “adam olup olmama” toplumların yol ayrımında hayati bir rol oynamaktadır. Siyasette adam olanların muktedir olması, bir toplumu aziz kılacağı gibi; adam olmayanların, layık olmadıkları koltuklara oturması veya kendilerine bir kaç beden bol gelen elbiseler giymeleri onları adam yapmayacağı gibi aynı zamanda tahribat alanlarını genişletir.

Bizdeki birçok eser veya metot kötü bir replika olduğu gibi, birçok siyasetçinin siyaset tarz ve metodu da ithaldir. Beyinleri başkalarının cebinde olan koca koca adamlar, kendi siyaset tarzlarını ve metotlarını üretmek yerine, sürekli nereden neyi hırsızlayacaklarının derdindedirler. Böyle olunca bu berbat siyaset tarzları ile sadece kendilerini rezili etmekle kalmamakta; aynı zamanda toplumsal mutabakat zeminine de bir bomba gibi düşüp tahrip etmektedirler. Batı’da ve israil’de seçimler yaklaştığı zaman siyasetçilerin en fazla kullandıkları temel argüman, yabancı düşmanlığı; özellikle de İslam düşmanlığıdır. Siyaset ve oy uğruna toplumun siyasal zemini ciddi bir kırılmaya uğramaktadır. İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasında bu tarz siyasetin büyük etkisi vardır. Neticede yıllarca yürütülen bu yanlış siyaset, tüm dünyanın yanı sıra özellikle de Avrupa için tam bir felaket oldu.

Ülkemizde de siyaset yaptığını iddia eden bir takım toplum mühendisleri ve suikastçıları var. Topluma verebilecekleri herhangi bir projeleri olmayan bu ajan provokatör tipler, israil ve Batılı siyasetçileri taklit ederek oy toplamaya çalışmaktadırlar. Yabancı düşmanlığından başka hiçbir sermayeleri olmayan bu tipler, siyaset yapma adına toplumu germekte, kutuplaştırmakta ve bu gerilimden de rant devşirmeye çalışmaktadır. Bu siyaset rüzgarına kapılan kimi kafatasçı beyinsizler de sağa sola saldırıp terör estirmektedir. Adamlık kitabının tek bir satırını okumamış olan bu siyasetçiler, temel insani değerlerinin tamamını ayaklar altına alma hususunda herhangi bir beis görmemektedirler.

Körüklenen nefreti, kendi işret sofralarının mezesi yapmaktadırlar. Her gün akan kandan nemalanmakta ve keneler gibi kan ve nefret ile semirmektedirler. Daha geçenlerde bu nefret dalgası bir kurban daha aldı. Ey adamlık kitabını okumamış kafatasçılar, eseriniz ile övünebilirsiniz.

Siyaset yaptıklarını zanneden ama aslında toplumun birlikte yaşama iradesi ve temel mutabakat zeminini tahrip eden bu tiplerin bu cesareti nereden aldıklarını merak ediyoruz.

İnsanlığın temel değerlerini ayaklar altına alıp, gözü dönmüş bir kitleyi serseri mayına dönüştüren ve meydanlara salan bu tipler engellenmez ise bu işin sonu bir felakettir. Şu an bu tiplerin siyaset yapma gerekçesi ile toplumun sinir uçları ile oynamaları bir felakettir. Kanun herkes için eşittir. O halde bu provokatörler, tosun olma ve önüne gelen herkese boynuz sallama ayrıcalığını nereden alıyorlar? Kendisi de göçmen olduğu halde göçmen ve yabancı düşmanlığı yapan bu ajan provokatöre “kim” dur diyecek? Bir dedektif gibi insanları fişleme ve herkesi uluorta adeta sorguya çekme hakkını nereden alıyor?

Bu kadar kan aktı. Ortada açık, yaygın ve ısrar edilen bir tahrik var. Fail belli. Ama nedense hukuk mekanizmasını ortalıkta göremiyoruz. Adamlığın ve insanlığın semtine uğramadığı bu provokatörler ve halk düşmanlarını ancak hukuk durdurabilir.

Herkese sesleniyoruz:

İnsani erdemleri ve evrensel insani değerleri ayakta tutmak için erdemli birer insan olarak ayağa kalkın ve halk düşmanlarına “dur” deyin. Adam olanlar, bu memlekette adam olmayanlar kadar cesur olmalıdır.