• DOLAR 34.647
  • EURO 36.365
  • ALTIN 2927.033
  • ...

Bütün dünyayı saran küresel bir kriz ile karşı karşıyayız. Her ülke, bu krizden az çok etkilenmektedir.  Bu krizin odak noktası ise enerji ve gıdadır. Türkiye’nin ekonomisini de olumsuz anlamda etkileyen en temel kalemler bunlardır. Nihayetinde gıda konusunda yaşanan sıkıntılar da akaryakıt sıkıntısına dayanmaktadır. Devlet bütün imkânlarını bu noktada yoğunlaştırmalıdır. Akaryakıta gelen her zam dalgası, ekonominin yükünü ağırlaştırmakta ve vatandaşın belini bükmektedir. Akaryakıta zam demek, iğneden ipliğe kadar hayatın tüm kalemlerine zam demektir. Üretimin ve lojistiğin temel kalemi enerjidir. Akaryakıta gelen zaman, köylüyü üretim konusunda çok zor durumda bırakırken, taşıma maliyetlerinin artması da tüm mallara zam olarak yansımaktadır. Özellikle büyükşehirler akaryakıt zammından en fazla etkilenen yerlerdir. Büyükşehirlerde akaryakıt konusunda yaşanan sıkıntılar, hemen vatandaşın cebine yansımaktadır. Büyük şehirlerin meyve ve sebze hallerine gelen mallar uzaktan gelmektedir. Akaryakıt kaynaklı lojistik masrafları artınca ve bu masraflar da meyve ve sebze fiyatlarına yansıtılınca, pazarlar yangın yerine dönmektedir. Pazarlarda meyve ve sebze fiyatına bakanlar inanamıyorlar ve tekrar dönüp bakıyorlar. Yazın ortasında bile sebze ve meyve fiyatları vatandaşın belini bükecek seviyeye gelmiştir. Bu krize, bir de fırsatçıların rant gayreti eklenince, düşük gelirli vatandaşlar için büyükşehirler yaşanamaz hale gelmektedir.

Devletin içeride ve dışarıda daha fazla enerji konusuna yoğunlaşması gerekir. Yoksa çiftçiye tek başına, “her yeri ekin” çağrısının bir karşılığı olmamaktadır. İslam dünyası enerji krizini çözme potansiyeline ve kaynaklarına sahiptir. Küresel ölçekte tüm milletleri sarsan bu dalga, İslam ülkelerinin dayanışması ile atlatılabilir. Enerji konusunda bulunacak bir çözüm sonrasında, hayatın birçok alanındaki sorunlar çok daha kolay ve hızlı çözülebilir. Akaryakıt konusunda özellikle üreticiye kolaylık sağlanmalıdır. Girdi maliyetleri düşmeden,  gıda fiyatlarının düşmesi çok zordur. Bu mevsimde domates gibi yaz sebzelerinin fahiş bir fiyata satılmasının bir izahı olabilir mi? Burada devlet üzerine düşen görevi yaptıktan sonra fırsatçılara ve stokçulara göz açtırmamalıdır. Devlet, bu noktada düzenleyici olarak piyasaya makul ölçülerde dahil olmalıdır.

Son zamanlarda çok ciddi bir iddia gündeme gelmiştir. Eğer bu iddia doğru ise, var olan gıda darboğazı daha da şiddetlenebilir ve kıtlığa dönüşebilir. Hatta bu gıda krizi toplumsal istikrarı bozmak için bir fırsat olarak kullanılabilir. Yabancı ortaklarla işbirliği halinde olan bazı tüccarların yüksek fiyat vererek piyasadan tahıl topladığı iddia edilmektedir. Eğer bu iddia doğru ise halkı ileride büyük bir gıda sıkıntısı bekleyebilir. Bu iddiaların üzerine acilen gidilmeli eğer bu iddialar gerçek ise gereken tedbirler alınmalıdır. Tüccar kılıklı operasyon elemanlarına ve onların gafil ya da art niyetli ortaklarına karşı gerekli tedbirler acilen alınmalıdır. Ayrıca gıda ihracı noktasında da ciddi düzenlemeler yapılmalıdır.

Enerji sorunu çözülmeden, gıda krizi veya hayat pahalılığı sadece art niyetli odakların operasyonu olarak değerlendirilemez. Bu konuda büyük bir açık vardır. Zaten dış ticaret dengesini bozan ve cari açığa sebep olan ana kalem de enerjidir.

Belki bu kriz bir yerde fırsata dönüşür. İslam ülkeleri hep beraber ve dayanışma ile ne kadar güçlü olabileceklerini ve küresel bir kriz dalgasını bile en az zarar ile atlatabildiklerini görürler ve bunun devamı olan adımları da atarlar.