• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Ukrayna savaşı kimin savaşıdır? Kim niye savaşıyor? Ateşi kim tutuşturdu?

Bir zat şöyle demişti:

“Denizde iki balık kavga ediyorsa suçlusu Amerika’dır.”

Yine Kızılderililerin İngilizler için söylediği benzer bir söz vardır.

Dünyanın tek kutuplu düzenden yavaş yavaş farklı bir forma girmesi üzerine, dünya devletini hayal eden ABD’nin gerçek sahipleri; ellerini yakmadan, uzaktan maşa ile savaş ateşini tutuşturuyorlar; insanların hem bastıkları toprakları hem de yüreklerini yakıyorlar.

NATO marifeti ile Rusya’nın nüfuz alanlarına dadanan ABD, elbette er geç bir tepkinin geleceğini biliyordu. Hızla güçlenen ve alan genişleten Rusya, Batılıların sömürge alanlarına, Çin ile beraber hızlı bir giriş yaptı. Akdeniz, Libya, Suriye, bazı Asya ülkeleri ve özellikle Afrika kıtasına yakın ilgi ve askeri unsurların desteği ile ortaya konulan siyasal konsept, Batılıları bir hayli rahatsız ve tedirgin etti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’ndan edinmiş olduğu kesin bir tecrübe ile artık klasikleşmiş bir ABD politikası oluşmuştur.

Rusya’nın bedel ödenmeden kendi alanına hapsedilmesi ve baskılanması hedeflenmektedir. Büyük fotoğraf budur. Diğer bütün kareler, bu büyük fotoğrafın içerisinde yer alan ayrıntılardır.

Büyük Şeytan bu hamle ile Rusya’yı bir çok alanda geriletirken, Rusya için tam bir handikap hali oluşmuştur. İşgale devam etmesi kendisi için bir dert, geri çekilmesi bir dert… Bu gün savaş bitse bile hem Ukrayna’nın hem de Rusya’nın yaralarını sarması yıllar alır. Büyük Şeytanın meşum eşeğine binerek yol alacağını zannedenler bir kez daha yaya kaldı. Amerika ile örtünenler, bir kez daha çıplak kaldılar. Bir yandan Rusya baskılanırken, diğer yandan Avrupa ve Çin’e dünyanın efendisinin kim olduğu hatırlatılmak istenmektedir. Yer küreyi bir şeytan imparatorluğuna çevirmek isteyen ABD, müttefikleri dahil olmak üzere yanında yürüyen kimseyi istememektedir. Güçsüz ve her koşulda arkasında yürüyen müttefikler istemektedir. ABD, güç merkezi haline gelmiş bir Avrupa yerine, daima kendisine muhtaç bir AB istemektedir. Rusya fobisi ile herkesi kendisine mecbur etmek istemektedir.

Eğer bu savaş ilerlerse, ABD herhangi bir bedel ödemeden uzaktan savaşın kazançlarından istifade etmeye çalışacaktır. Eğer bir şekilde müdahil olması gerekse bile, bu son derece sınırlı ve sembolik olacaktır. Savaş eğer kısa sürer ise yıkıntıları toplama safhasında ABD şirketleri bu onarım işinin rantını toplayacaktır. Savaş uzun sürer ise kademe kademe duruma göre ABD öyle bir zamanda gerçekten sahaya inecektir ki, herkes kurtarıcı olarak onu görecek ve bu hamle sadece güncel bir hamle olmayacak, yeni dünya düzeninin temellerini oluşturacak bir hamle olacaktır. Biz buna “Normandiya konsepti” ya da “Hiroşima-Nagazaki konsepti” diyelim. Zamanında ABD, tarafların tamamen bitme noktasına geldiği bir noktada ortaya çıkmış; başkaları tamamen biterken, kendisi yeni dünya düzeninin mimarı olmuştur.

Dünya devleti ve dünya vatandaşlığı, dünya egemen kültürü hedefini gerçekleştirip tek dünya nizamına ulaşmak isteyenler için her savaş ateşi bir fırsattır. Unutmayalım ki; Hiroşima’ya ilk atom bombası atıldıktan sonra Japonya’nın yenildiği kesin iken, Nagazakiye atılan atom bombası ile yeni bir dünya düzeninin temelleri atılmış ve bu yeni düzenin efendisinin kim olduğu net bir şekilde dünyaya anlatılmıştır.

Emperyal güçlere karşı yeni bir güç merkezi ve gerçek küresel aktör oluncaya kadar yapılması gereken en makul hamle, denge politikasını takip etmek; küresel yarışta kimsenin açık ara öne geçmemesi için bir strateji geliştirmektir. Zira emperyalist devletlerin klasik ortak bir karakteri vardır ve kesinlikle hiçbir emperyalist,  müttefik ve dost değildir. Ve emperyalistlerin hakim olduğu bir dünyada insanlık güvende değildir.