• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Rektör atama krizi, her geçen gün yeni bir boyut kazanıyor. En son bu iş, üniversiteyi işgal etme teşebbüsüne dönüştü. Bu olayların aslının ne olduğuna dair fotoğraf her geçen gün daha da netleşiyor. Bu sürecin planlayıcıları, planladıkları hedeflerin yanı sıra, “kervan yolda düzülür” stratejisi ile önlerine çıkan yeni fırsatları değerlendirmeye ve süreci farklı noktalara evirmeye çalışıyorlar.

Resmi teamüller belli iken, rektör ataması konusunda farklı bir usul dayatanların, daha evvelce benzeri durumlarda herhangi bir itiraz reaksiyonu ortaya koymadıkları gözlemlenmiştir. Şimdiye kadar “özgür üniversite” fikri akıllarına gelmeyenler ve genel anlayışları itibariyle vesayetçi bir anlayışa sahip olanlar, birden özgürlük havarileri kesildiler. Özgür üniversite talebini dile getirenler, 28 Şubat sürecinde olduğu gibi, bu süreç içerisinde yer almayanları fişleme gayretine giriyorlar. Akıllarınca diğer öğrencilere de gözdağı vermeye çalışıyorlar. Ülkede bir kamplaşmanın ve çatışmanın olması için ellerinden geldiğince sınırları sonuna kadar zorlamaya çalışıyorlar. Daha fazla çatışma ve kaos için, farklı eller devreye giriyor. Üniversiteler açılmadan, bir çatışma ve kaos ortamı hazırlamaya çalışanlar, üniversitelerin açılması ile beraber bu süreci farklı bir noktaya evirmeye çalışıyorlar. Yeni bir gezi kalkışması için zemin hazırlamaya çalışıyorlar.

Üniversitelerde başlayacak olan bu kaos dalgası, sonraki aşamada sokaklara tanınacaktır. “Rektör istemezükçüler”, protesto adı altında bu taleple akalası olmayan bir süreç başlattılar. Çoğu öğrenci olmayan protestocular, her fırsatta halkımızın inanç ve değerlerine hakaret etmek suretiyle gerçek tıynetlerini ve karakterlerini ortaya koyuyorlar. Sapkın ve azgın bir azınlık, İslam’a saldırmak için bu süreci bulunmaz bir fırsat olarak kullanıyor. İslam’ın şiarı olan değerlere hakaret ederek, kendilerine destek vermeyenleri veya tepki gösterenleri fişlemek suretiyle toplumda kamplaşma ve kutuplaşma oluşturmaya çalışıyorlar. Erken seçim talepleri karşılık görmeyenler de sonuna kadar bu sürecin arkasında duruyorlar. Sözde halk iradesini ağızlarından düşürmeyenler, halkın teveccühünü kazanamayınca, erken seçim için bütün seçenekleri zorlamaya çalışıyorlar.

Özellikle kendilerine tepki gösterenleri fişleyenler, 28 Şubat sürecinde dindarları fişleyip de hukuku ayaklar altına alanların bu güne kadar yargılanmamış olmasının verdiği rahatlık ve güvenle, seleflerinin yolunda gidiyorlar. Kendilerinden başkasına hayat hakkı tanımayanlar ve özgürlüğü sadece kendilerine hak olarak görenler, toplumun diğer kesimini her zamanki gibi yok saymaya çalışıyorlar.

Azgın azınlığın ve sapkınların, Kabe başta olmak üzere, İslami değerlere yaptıkları saldırılar, halkımızın sabrını taşırma noktasına gelmiştir. Toplumsal bir kaos ve derin bir kutuplaşma olmama adına bu konuda gereken tedbirler alınmalıdır. Halkı; kin ve düşmanlığa sevk eden ve nefret suçu işleyen bu güruh ayrıcalıklı bir konuma sahip değildir, olmamalıdır. Kurallar, bütün vatandaşlar için aynı şekilde işletilmelidir. Bugün bu azgın azınlığın İslam’a ve halkımızın diğer manevi değerlerine hakaret etmesine göz yumulursa, yarın başka vahim hamlelerin olabileceği değerlendirilmelidir. Dindarlara ve onların değerlerine yönelik açık bir tahkir ve tezyif söz konusu iken, hiçbir şey olmamış gibi davranılamaz.

Kurumlarda kendilerine göre bir özerklik ve özgürlük talep edenler, kurdukları sistemin bozulmaması adına sonuna kadar çaba gösteriyorlar. Rant çarklarını korumaya çalışırken de özgürlük gibi kutsal kavramları suiistimal ediyorlar. Bir yandan Boğaziçi Üniversitesindeki tekellerini korumaya çalışanlar, aynı zamanda burayı sıçrama tahtası yaparak toplumsal mühendislik hedeflerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. “Küpün içinde dışarıya sızar” kaidesince; bu süreci yürütürlerken de, siyasal akılla izah edilemeyecek bir şekilde İslam düşmanlığını izhar etmekte herhangi bir beis görmüyorlar.

Yapılan eylemlerin, ortaya konulan taleplerin çok ötesinde olduğu bir süreç ile karşı karşıyayız. Bu süreçte tüm vatandaşlarımızın hakkı ve hukuku korunmalı ve suistimale kesinlikle izin verilmemelidir.