Pirincin içerisindeki beyaz taşlar
Tarih boyunca bu ümmetin dişlerini, pirincin içerisindeki beyaz taşlar kırmıştır. Bizden görünüp de bizden olmayanlar, İslam Ümmeti’nin bünyesine yabancı olan ihanet unsurları, sakınabildiğimiz düşmanlarımızdan daha fazla bize zarar vermiştir. Özellikle İslam Ümmeti’nin birlik ve beraberlik iradesine en fazla suikast düzenleyen ve kast edenler de yine bu şerir taifedir. Suret-i haktan görünüp Hakk’a savaş açandan tutun da köprüyü geçinceye kadar puslu havada İslam mintanı giyenlere kadar, bu ihanet şebekesinin farklı versiyonlarına şahitlik etmiştir bu gök kubbe. Birçok davayı ve kavgayı bu yüzden kaybetmişiz. Hz. Peygamber Efendimizden bu yana ihanet ve ifsat güruhu hiç eksik olmadı. Dün İbn-i Selül’ler idi bu ümmeti arkadan vurmaya çalışanlar, bu gün ise onların torunları… Filistin’de, Anadolu’da, Hicaz’da ve diğer beldelerde düşmanlarımızın bir oku da bu ihanet şebekesi oldu.
Ve Birleşik Arap Emirlikleri… Azad kabul etmez gönüllü kölelerin efendilerine hizmet için bir araya geldiği ihanet çetesi… Müslümanlar ile savaşın ön cephesindeler. Müslümanların kimin ile sorunu varsa mutlaka karşı cephede emperyalist ve Siyonistlerin hesabına aynı mevzideler. Filistin’de Siyonistlerin yanında yer aldıkları gibi, birçok darbe ve darbe teşebbüsünde önayak oldular. Şimdilerde Libya’da kendilerine biçilen rolü ne pahasına olursa olsun icra etmeye çalışıyorlar. Aslında Birleşik Arap Emirlikleri, bir devletten ziyade bir istihbarat üssü ve emperyalizmin ileri karakolu mesabesindedir. Cürümlerinden büyük hamlelerle, küresel baronları memnun etmeye çalışmaktadır. Libya’da tarafların cepheleri aslında siyasi misyonlarını da ortaya koymaktadır. BAE’nin bu ülkede almış olduğu tavır bizleri hiç şaşırtmadı. Çünkü varoluşlarının gerekçesi budur. Ve kendi mevcudiyet ve istikballerini emperyalistlerin lütfuna bağlamışlardır. Bölgemizde vekalet savaşları, bu ihanet şebekelerinin elleri ile yapılmaktadır. Bu ümmetin bir azası gibi görünen bir yapı, ümmet bedenini, efendileri emri ile lime lime etmeye çalışmaktadır. Küçük birer ülke oldukları halde yapmış oldukları devasa silah alımları ile beldelerimizi harap etmekte ve bu ümmetin evlatlarının kanını oluk oluk akıtmaktadırlar. Sadece BAE mi?
Ülke görünümlü, emperyalistlerin ileri karakolu olarak vazife yapan bu şebekelerin yanı sıra, birçok örgüt de efendilerinden talimat alıp, küresel şer güçlerin emperyal planlarının parçası olmayı büyük bir marifet olarak görmektedir. Bu piyasada şahıs, örgüt, parti eflasyonu mevcuttur. Bu yoldan geçen nice kişi, yapı ve partiler, tarihin çöplüğünde yerlerini aldıkları halde, harcananların yerini hemen bir yenisi almaktadır. Özellikle İslam coğrafyasını dizayn etmek için planlar yapan kan ve savaş baronları, amaçlarına uygun birilerini bulmakta hiç de zorlanmamaktadır. Her birisine farklı vaatler yapılarak, son kullanma tarihlerine kadar kullanılmaktadır. Günün sonunda, on binlerce mensubunu ve ellerindeki imkânları kaybeden bu yapılar, kayıpları ile münasip taleplerle efendilerinin karşısına çıkınca da hayatlarının sillesini yemektedirler. İşte o zaman dalmış oldukları hayallerden uyanırlar da iş işten geçmiş olur. “Basra harap olduktan sonra” da bu uyanma bir anlam ifade etmez. Denge politikası çerçevesinde birbirlerine karşı kullanılan, her kapıyı açan maymuncuklar olarak kullanılan bu yapılar, tarih değirmeninin acımasız çarkları arasında öğütülmektedir.
“Dimyat’a pirince gidenler, ellerindeki bulgurdan da olmuş” bir vaziyette enselerini kaşırlar.
İslam ümmetinin pirinci içerisindeki gönüllü beyaz taşlar olmayı kabul edenler ve bu ümmetin dişlerini kıranlara yazıklar olsun. Selefleri kullanılıp da bozuk para gibi harcandıkları halde, hala aynı yola revan olan basiretsizlere yazıklar olsun. Emperyalistler adına mevzi kazanıp da bu mevzilerin sahipleri olamayanlara ve bu mevzileri kazanmak uğruna bu ümmetin evlatlarını ve değerlerini kırıma uğratanlara yazıklar olsun.
Aslında gören gözler için hayatın şifreleri açıktır. Vahyin ışığında ortaya konulan bir duruş, hiçbir savrulmanın kurbanı olmaz. Siyasetin kirli labirent ve girdaplarında istikbal aramak yerine, Nebevi siyaseti hayat düsturu haline getirmek istikameti bulmaktır. Pusula da budur menzil de…
Bu söz; hem pirincin içindeki gafil beyaz taşlara hem de içinde beyaz taş olan pirinç ile yüzleşmek zorunda olanlara…