• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Katar’da darbe girişimi yaşandığı iddia edildi. Bu iddia ile beraber BAE yeniden gündeme geldi. Tam da küresel şer güçlerin istediği keyfiyete sahip BAE, bir devletten daha ziyade, ABD’nin Körfez karakoluna benzemektedir. Belki de devlet demek yerine, istihbarat üssü demek daha yerinde olur. Zira ABD’nin başını çektiği birçok küresel komplonun merkezinde bu kirli yapı yer almaktadır. İslam Ümmeti’nin aleyhine olan her türlü sürecin bir parçası olmaktadır. İşgalci israil’in gerçek anlamda bir müttefiki olan bu yönetim, Ortadoğu’da israil’in güvenliğini esas alan her türlü sürecin içerisinde yer almaktadır. Bu ve benzeri, İslam dünyasına ait olmayan ve hatta İslam ümmeti ile savaşta olan devletler/devletçikler, küresele şer güçlerin istediği yönetim modelleridir. Ekonomik açıdan kapitalist sermayedarlar için birer sermaye adası ve yeri geldiği zaman kolay fon kaynağı olan bu devletlerin hiçbir iradesi yoktur. Batı’nın valileri gibi çalışan bu yöneticiler, sadece kendilerine verilen görevleri yapabilirler. Farklı bir politik çizgi takip etmelerine imkân yoktur. Kendi geleceklerini, ikbal ve bekalarını; emperyalistlere hizmet etmekte görürler.

İşte bu yüzyılın başından beri ABD’nin İslam dünyasına dayatmak istediği devlet modeli ve siyasal yapı budur. İradesi elinden alınmış, küçük devletçiklere ayrılmış, ordusu olmayan, sadece halkın haklı taleplerini bastırmak için var olan bir jandarma gücüne sahip ve sömürgeci sermayedarlara omuz verecek birer ekonomi adası inşa edilmek istenmektedir. Tabi bu küçük devletçikler de daima biri birleri ile kavgalı olacak. Her birisi diğerine karşı üstünlük sağlamak için küresel baronların kapılarında sıraya girecekler. Böylece, hem kavgaları hem de barışları, ABD ve müttefiklerinin işine yarayacaktır. Savaş ve barış da birbirini bir döngü halinde takip edecektir. Bazen savaş, bazen de güçlü bir tehdit algısıyla bu devletlere büyük miktarda silah satılmaktadır. Bu devletlerin çapı, askeri gücü ve kapasitesi ve aynı zamanda ihtiyacı ile uyumlu olmayan bir silahlanma yarışı başlatılmaktadır. Bu yarış tamamen kontrol altındadır. Fahiş fiyatlarla satılan bu silahlar, başta israil olmak üzere hiçbir Batılı devlete karşı kullanılmamıştır. Hatta bir tek kurşun bile atılmamıştır. İran tehdidi algısı ile Arap dünyasını bir silahlanma yarışı içerisine sokan ABD ve müttefikleri, bununla yetinmeyip, Körfez devletçiklerini biri birlerine karşı birer tehdit olarak gösterip kendi aralarında da bir silahlanma yarışı başlattı. Mesela; Katar ile BAE ve müttefiklerini savaşın eşiğine getiren ABD, her iki tarafa da yüklü miktarda silah sattı. ABD, ekonomisinin en kötü olduğu dönemde, bu ülkelere 100 milyarlarca dolar silah sattı. Bir şekilde, Körfez fonlarının ABD’nin ekonomisine koltuk değneği olması sağlandı.

BAE’nin iddialarına, cürmüne ve meydan okumalarına baktığınız zaman, küresel bir güçle karşı karşıya olduğunuzu zannedersiniz. “Küçük enişte” modunda, üzerine vazife olmayan, cürmünü aşan operasyonların ayakçılığını yapmaktadır. Özellikle, israil adına her türlü kirli operasyonun odağında yer almaktadır. İslam dünyasında gerçekleşen darbe girişimlerinin, iç savaşların, suikastlerin ardından, bu Körfez korsanlarının ismi duyuldu. Bazen fiili olarak; ama çoğu kez de finansal güç ile şer odaklarının emrinde oldular.

BAE’nin adının geçtiği bazı önemli olayları hatırlayalım.

Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında bu meşum çetenin de olduğundan bahsedildi. O dönem, eldeki verilere ve bu çetenin Türkiye düşmanlığına bakıldığında bu iddianın yabana atılmaması gerektiği görüldü.

Mısır’daki Sisi darbesinin arkasında; ABD, israil ve Suudi Arabistan ile beraber yer aldığı konuşuldu. Bu iddia yalanlanmadı. Tam tersine bu iddiayı güçlendirecek adımlar atıldı.

Şu an darbeci Hafter’in arkasında arkasındaki devletlerden birisi BAE’dir. Hatta en güçlü müttefiklerinden birisi olduğu söylenebilir. Özellikle Meşru hükümete ait kuvvetlere yapılan hava saldırılarında BAE hava kuvvetlerinin ismi geçer. Hafter çetesinin finansal gücünü temin eden en önemli ülkelerden birisidir.

Yemen’deki savaşta on binlerce mazlumun kanında bu çetenin eli vardır. Suriye’deki savaşta daima aktif olarak rol almıştır.

Liste bu şekilde uzayıp gitmektedir.

Neticede BAE’nin İslam ümmetinin bağrına saplanmış bir ihanet hançeri olduğu görülmektedir.

Aslında İslam ümmetine giydirilmek istenen gömlek tam da budur. Rol model, BAE’dir. İslam ümmeti içerisine atılan fitne tohumlarının, tetiklenen kaosun, devam eden iç savaşların temelinde böyle devletçikler inşa etme yatmaktadır. ABD eyalet valileri kadar iradeleri olmayan ve adına devlet dedikleri uydurma yapıların başına geçirdikleri küçük kralcıkları İslam ümmetinin her tarafında yaygınlaştırmak istemektedirler. Herhalde İslam ümmetinin bünyesine musallat olmuş en habis urlardan birisi de budur.