• DOLAR 34.672
  • EURO 36.715
  • ALTIN 2926.847
  • ...

Amerika``nın İslam ile savaşı tüm hızı ile devam ediyor. İslam`a ve Müslümanlara karşı açılan bu pervasız savaşın kara sayfalarına her gün bir yenisi ekleniyor. Amerika, bir yandan Müslüman kıyımına devam ederken, diğer yandan da Haçlı seferlerini unutturmaya ve İslam`la savaş halinde olduğunu insanların gözünden saklamaya çalışıyor. Ama birçok Amerikalı, DNA`larına işleyen İslam düşmanlıklarını ve genlerine kodlanmış vahşet ve zulmü, çeşitli vesilelerle ifşa ediyorlar.

 

Amerikalıların başını çektiği Batılılar, menfaatlerini tehdit eden, Müslümanların uyanışına ve vahdetine vesile olabilecek gelişmeleri kontrol altına almak için daima bu tür vakaları “münferit vakalar” olarak niteler ve konuyla alakalı soruşturma başlattıklarını söylemeyi de ihmal etmezler. Bazı zavallılar da bu şeytani açıklamaya kanarak Amerikalıların gerçekten bir şeyler yapacaklarını zannederler. Oysa temelde açılan soruşturmalar, mantık itibariyle, cürmün varlığına ve niteliğine değil, aslında beceriksizce(!) ifşa edilmesine dönüktür.

 

Başlatılan uzun bir soruşturma sürecinin ardından varılan sonuçlar ve verilen kararlar, tam da Amerika adaletinin resmi gibidir. Çoğu soruşturmalar sonuçsuz kalır veya kınama ve idari cezalar ile savuşturulur. Aslında verilen bu kararlar vahşete motive olmuş bu güruhu daha fazla vahşete teşvik etmektedir, hatta çoğu kez bu kararlar adeta ödül niteliğinde olur. Ve her geçen gün Müslüman halka ve inançlarına dönük saldırılar katlanarak artar.

 

Hatırlanacağı üzere Afganistan`da Bagram Hava Üssü`nde Kur`an-ı Kerim yakılmıştı. Bunun üzerine büyük protesto gösterileri ve çatışmalar olmuş, bu protesto gösterilerinde onlarca Müslüman şehit olmuştu. Hatta bu olaya binaen İslam Mücahitleri bu üsse şehadet operasyonları düzenlemiş ve birçok ABD askeri ölmüştü. Amerika, her zaman olduğu gibi soruşturma başlatacaklarını söylemişti. Soruşturma başlatacağını söyleyen aynı Amerika, Guantanamo`da yakalanan mazlum Müslüman esirleri sorgularken, Kur`an`a daha çirkin hakaretlerde bulunmuştur. Parçaladıkları Kur`anları tuvaletlere atmışlar ve özel eğittikleri köpekleri Kur`an üzerine oturtmuşlardır. Kapkara bir sicile sahip olan ve İslam`a hakaret etmeyi bir politika haline getiren ABD yargısı, Afganistan`daki Kur`an yakma ve hunharca katledilen Afganistanlı Müslümanlara bevletme olayları ile alakalı kararını verdi. Verilen kararda askerler sadece idari açıdan kusurlu bulunmuştur. Bunun anlamı; adli anlamda, yapılan hareketin suç teşkil etmediğidir ve zımnen bu suça teşviktir. Yani Amerikalılara göre, Müslümanların en kutsal değerlerine hakaret etmek suç değildir. Verilen bu karalar, İslam`a saldırı noktasında daha fazla teşvik edici olmaktadır. Ama maalesef İslam ümmetinin uyanışı noktasında ise, beklenen etkiye yol açmamaktadır. Bu saldırı ve hakaretlerin İslam ümmeti içerisinde topyekûn bir Haçlı karşıtlığına dönüşmesi beklenirken, beklenen kıpırdama olmuyor. Adeta Müslümanların üzerine ölü toprağı serpilmiş, ruhlarına dört Tekbir ve bir Fatiha okunmuş.

 

Riyakâr ABDliler; bir yandan kutsallarımıza hakaret etmeyi bir alışkan haline getirirken, diğer taraftan Beyazsaray`da Ramazanda iftar verip Müslümanları davet etmektedirler. İslam`a ne kadar saygı gösterdikleri hususunda peş peşe riyakârca medhiyeler düzerler. Müslümanları katletmekte sınır tanımazlar; lakin İslam`la savaşta olmadıklarından sürekli dem vurular.  Müslümanlarla beraber iftar yemeklerinde buluşurlar. Müslümanlar, iftardan sonra teravihe giderken, onlar yeni bir iftar safhasına geçerler ve Müslümanların kan, gözyaşı ve tüm zenginlikleri ile iftar etmeye devam ederler.

 

Bu Ramazanda Üsküdar belediyesinin iftarlarına iştirak eden ABD büyükelçisi ve dışişleri çalışanları, İslam kültürüne ne kadar sıcak baktıklarının mesajını vermeye çalışıyorlardı. O şeytani ve kanlı suratlarını, insanî bir maskenin arkasına gizlemeye çalışıyorlardı. Bu zalimler, sözde iftar yemeğinde “ben Müslümanım” diyen zavallılarla iftar yaparken, dünyanın birçok yerinde, Amerikalılar, Müslüman kanını döküyorlardı aynı dakikalarda. Manevi aynada bakanlar,  o sırada ABD büyükelçisinin ağzından Müslüman bebek ve çocukların kanının damladığını görebiliyorlardı. Bazı gafil Müslümanlar, bu riyâkarca girişime alet olup şeytanlarla aynı sofrada enva-i tür lezzetli yemeklerle iftar açarlarken ve farkında olmadan bardaklarına damlayan Müslüman çocukların kanını yudumlarken, birçok coğrafyada Müslümanlar yedikleri Amerikan mermileri ve bombaları ile şehit olup, yemek yerine bomba ve mermilerle son iftarlarını yapıyorlardı. Ya da bazı coğrafyalarda ise, Amerika ve batılıların sömürülerinden dolayı perişan olan Müslümanlar aynı saatlerde sahuru yapamadan tuttukları oruçlarının iftarlarını yapamıyorlardı.

 

Evet, “münferit vakalar” olarak geçiştirilen cürümler, aslında zalim Haçlıların gerçek ve maskeden arındırılmış yüzleridir. Geçenlerde Amerikan yargısının vermiş olduğu bu son karar, bu hakikatin bir kez daha teyit edilmesinden ibarettir. O riyakârca maskeyi yüzlerinden alıp katil ve zalim yüzlerini ifşa etmek gerekir. Ruhlarımızın ve zihinlerimizin tabutlarına son çivi çakılmadan, bu ibretlik kararların, İslam Ümmetinin dirilişine ve uyanışına, gayret ve direniş kemerini kuşanmasına vesile olması temennisi ile…