• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Uluslararası kurallara ve ülkelerin egemenlik haklarına hiçbir zaman saygı duymayan ABD, dünyada birçok darbenin arkasındaki gizli el olmuştur. Bir yandan demokrasi ve özgürlük yalanlarını ağzından düşürmezken, öte yandan halkların iradesini paspas yapmayı adeta temel bir politikaya dönüştürmüştür. Dünyanın bir yarısındaki darbelerin arkasında ABD var iken, diğer yarısının arkasında ise diğer Batılı devletler vardır. (Özellikle Afrika’daki darbelerin arkasında genellikle Avrupa ülkeleri vardır.) Yani neredeyse küresel şer güçlerin müdahalesi ve yönlendirmesi dışında darbe olmamaktadır. Tek tek sayarsak, belki birkaç istisna dışında tüm darbelerin Batı menşeli olduğunu görürüz. Yani Batılı küresel şer güçler, özgür dünya ve onun iradesi için en büyük tehdittir.

Bazen bu darbe, arkadan gizli bir el şeklinde desteklenirken bazen de açıkça verilen destek ifşa edilir. Hatta nasıl yapıldığı teferruatlarına da girilerek servis edilir. Böylelikle küresel şer güçlere kafa tutan ve gönlü özgür dünyadan yana olan liderlere gözdağı verilir.

İkinci dünya savaşı sonrası oluşan yenidünya düzeninde ve özellikle NATO kuruluşu sonrası ülkemiz bu meşum yıkıcı tecrübeyi mütemadiyen iliklerine kadar yaşadı. Geldiğimiz an itibariye eğer dünya milletleri içerisinde istediğimiz düzeyde değil isek, bunun temel nedeni ülkemizin adeta bir sömürge olarak görülüp irademizin mütemadiyen gasp edilmesidir.

Ve Bolivya…

Emperyalist darbenin son kurbanı…

ABD, yıllarca Latin Amerika’yı arka bahçesi olarak gördü ve kendi emperyal politikaları çerçevesinde dizayn etmek istedi. Kendi ulusunun çıkarlarını düşünen liderler, bu emperyal politikalara direnç gösterdi. Kıtayı adeta sömürgeleştirmek isteyen ABD, daima bu liderleri bir sorun olarak gördü. Bu liderlerden kimisini yargı darbesi ile kimisini sokak eylemleri ile kimisini de askeri darbe ile iktidardan uzaklaştırdı. Morelles de ABD politikalarına karşı direnç gösteren liderlerden birisi idi.

Bolivya’da seçimler yapıldı ve ABD destekli muhalefet, yerli kökenli Morelles’in seçimlere hile kattığı iddiası ile sokaklara döküldü ve seçim sonuçlarını tanımadı. Morelles’in seçim yenilemeye razı olmasına rağmen, muhalefet Morelles’in olmadığı bir seçimde ısrar etti. Derken Askeriyenin devreye girmesi ile Morelles durumu kabul etmek zorunda kaldı. Baştan beri bu sürece karşı çıkan ve bu süreci bir darbe olarak niteleyen Meksika, Morelles’e sığınma davetinde bulundu. En son, bu davet kabul edildi. Olayın bekli de en önemli yönlerinden birisi de bu darbe sürecinin nasıl gerçekleştiğinin kamuoyuna yansımasıdır.

Zira gelinen süreçte, medyaya bilinçli olarak bazı bilgiler servis edildi. Baştan beri bazı ABD’li senatörlerin bu işin içerisinde olduğu ve muhalefet ile bir araya geldiği ve bir program dahilinde hareket ettikleri servis edildi. Böylelikle Morelles’in devrilmesinin yanı sıra, özgür dünyaya bir gözdağı verildi. Başta Latin Amerika liderleri olmak üzere, bütün liderler bir darbe üzerinden tehdit edildi. Aslında Bolivya darbesi, özgür dünyaya karşı yapıldı. Küresel şer güçler bu vesile ile dünyayı kendi istedikleri bir gezegene dönüştüreceklerini ve bu düzene uymayanlara yer olmadığını ilan etti.

Gönlü insanlıktan yana olan tüm onurlu insanların, dünyanın neresinde olursa olsun bu irade gaspına ve küresel haydutluğa isyan etmesi gerekir. İrade gaspına yönelik başkaldırı, küresel haydutların azmini kıran bir adımdır ve bu direnç girişimleri son derece kıymetlidir. Özgür dünyanın darbeler karşısında sessiz kalması demek, bir sonraki darbeye davetiye çıkarmak demektir. Sessiz kalmak, sıranın birilerine gelmesini çaresizce beklemek demektir ki bu irade gaspı hiçbir halkın kaderi değildir.