Amerika`nın dostluğu
Dünya siyasetinde yaşanan gelişmeler, Amerika ile müttefik olmanın, yılanla çuvala girme anlamına geldiğini göstermiştir. Amerika'nın müttefiklerinden istediği tam sadakat, kölelik ve tam bağımlılıktır. Amerika "kendisi için ölecek muhteşem köleler" istemektedir. Amerika'nın müttefikleri ile ilişkileri; hiç bir zaman, uluslararası kurallara göre şekillenen bağımsız iki devletin karşılıklı müttefiklik ilişkisi olmamıştır. İşine yaradığı sürece karşı devleti ayakta tutar ve bunu yaparken de adeta yapısında obruklar açar. Tüm sistemi üzerinde hakimiyet sağladıktan sonra ekonomik ömrü dolunca da bozuk para gibi harcar. Amerika'nın yörüngesine giren devletlerin bu kölelik zincirlerini kırması son derece zordur. Köleliğinde kusur eden devletler, önce bir şekilde uyrarılır, bu da olmazsa karşı bir hamle ile yönetimi alaşağı edilir. Özellikle Arap devletleri, tamamen yukarıda bahsedilen sınırlar içerisinde tutulmaktadır. Zaman zaman köleliklerinde kusur ederlerse veya herhangi bir neden olmaksızın bu gerçeğin kendilerine hatırlatılması ihtiyacı duyulur. Çeşitli vesilelerle gerçek efendinin kim olduğu, kendilerinin adeta atanmış birer sömürge valisi olduğu gerici Arap rejimlerine hatırlatılır. Özellikle Trump yönetimi ile beraber, bu iş, kitabına uydurulma kaygısı olmadan yapılmaktadır. Diplomatik ve siyasi nezaket sınırları aşılarak kölelere kölelikleri hatırlatılır oldu. Bu cümleden olmak üzere, ABD Cumhurbaşkanı, Kral Muhammed bin Selman'a, kendileri olmadan ayakta kalamayacağını söyledi ve bunun karşılığında ödenen "haraçların" artırılmasını talep etti. Aslında, her ne kadar birileri bu söyelemlere kızsa da , Trump'un söyledikleri gereçeğin ta kendisidir. Evet, ABD olmadan Suudi rejimi ayakta kalamaz. Çünkü küfrün gönüllü av köpekliğini yapan Suudi hanedanının hiç bir seveni yoktur İslam ümmeti içerisinde. İslam ümmeti içerisinde adeta bir Truva atı olan Suudi yönetimi, İslam ümmetinin yer altı ve yerüstü kaynaklarını küresel şer güçlere peşkeş çekmektedir. Yıllardır icra ettiği bu misyonunu hala aktif olarak yapmaya devam etmektedir.
Suudi Arabistan'ın en büyük düşmanı, sırtını yasladığı ve onun müttefikliği uğruna İslam aleminden birçok devleti karşısına aldığı ABD'dir. Günü gelince Suudilerin ipinin ABD tarafından çekilmesi büyük bir olasılıktır. Zamanında Saddam Hüseyin ABD'nin Ortadoğu'daki jandarmalığını yapıyordu. Ama miadı dolunca yine ABD tarfından ipi çekildi. Birçok tecrübe, ABD'nin eksenine girip teslim olmanın, kara deliğe doğru yol almakla eşdeğer olduğunu göstermiştir. Küresel şer güçler daima "kendisi için ölecek muhteşem köleler" aramaktadır. İpi önceden teslim etmemek gerekir. İpi teslim ettğinizde, ittat ettiğiniz müddetçe muhteşemsiniz; ama kendi iradenizi hatırladığınız ve bunu dillendirdiğiniz zaman ise ipiniz çekilir. Bunca tecrübeye rağmen hala bu ekseni çıkar yol olarak görmek büyük bir yanılgıdır.
Kısacası;Suudi ve PYD tecrübesi ile bir kez daha görüldü ki, ABD, kendi yanıbaşında yürüyecek, haklarına ve ulusal kimliğine saygı göstereceği müttefikler yerine, sırtına bineceği eşekler aramaktadır.