Mısır`da yargı zulmü
Mısır`da darbe süreci ile beraber başlayan zulümler tüm hızı ile devam etmektedir. Adeta Firavun`un hortlayıp tarihten günümüze intikaline şahitlik etmekteyiz. Darbe ile beraber, binlerce mazlum katledilip onbinlercesi cezaevlerine konuldu.
Yoğun askeri kıyımdan sonra yargı kıyımı safhasına geçildi. Tiyatro mesabesindeki mahkemeler marifetiyle insanlar idama mahkum edildiler. Yargı kıyımı halen devam etmektedir. Hiçbir hukuki çerçevesi olmayan, engisizyon mahkemelerine rahmet okutan kararlarla Mısır halkı adeta Firavun`un kıyım dönemine götürülmektedir.
En son, Kahire Ceza Mahkemesi Rabia Meydanı'nın boşaltılması olayları davasında yargılanan 44'ü tutuklu, 75 sanığın idamına hükmetti. Yerel ve yabancı medya temsilcileri de duruşmaya yoğun katılım gösterdi. Avrupa Birliği`ni temsilen diplomatik bir heyetin yer aldığı duruşmaya sanıkların bazı avukatları ile yakınlarının girmesine izin verilmedi. Söz konusu kararın temyiz yolunun açık olduğu belirtildi. Mısır yasalarına göre, 60 gün içerisinde mahkeme kararına itiraz edilebiliyor. İtirazın kabul edilmesi durumunda dava dosyası temyize gönderiliyor.
Hakkında idam cezası verilen kişiler arasında İhvan liderlerinden Hürriyet ve Adalet Partisi (HAP) Genel Başkan Yardımcısı İsam el-Uryan, Müslüman Kardeşler Teşkilatı Şura Meclisi Üyesi Abdurrahman el-Ber, İhvan yöneticisi Muhammed Biltaci, El-Cemaatu'l İslamiyye yöneticilerinden Asım Abdulmacid ve Tarık ez-Zumer de yer alıyor.
Öte yandan 300'ü tutuklu 439'u firari 739 kişinin yargılandığı davada diğer sanıklar hakkında da hükümler verildi. İhvan Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii, Eski Tedarik Bakanı Basim Avde ve Vasat Partisi Başkan Yardımcısı İsam Sultan'ın da aralarında bulunduğu 47 sanık hakkında müebbet hapis (25 yıl) cezası verildi. 374 sanık hakkında 15'er yıl ağırlaştırılmış hapis cezası verilirken, Muhammed Mursi'nin oğlu avukat Usame de 10 yıl ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırıldı. Duruşmada, 22 sanığa onar yıl, aralarında fotoğrafçı Mahmud Abduşşekur'un bulunduğu 215 sanığa 5'er yıl ağırlaştırılmış hapis cezası verildi. Sanıklardan 5'i ise vefat nedeniyle beraat etmişti.
Hatırlanacağı üzere, Mısır'da seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin 3 Temmuz 2013'te darbe ile görevden alınmasının ardından Rabia Meydanı'nda eylemler başlamış ve 14 Ağustos 2013 tarihine kadar sürmüştü. Cunta güçleri, 14 Ağustos günü sabahın erken saatlerinde meydana kanlı bir şekilde müdahale etmiş, olaylarda binlerce kişi vahşice şehit edilmişti. Olaylarla ilgili İhvan yöneticileri başta olmak üzere ülkedeki önemli isimlerin de aralarında yer aldığı 300'ü tutuklu 739 sanık yargılanıyor.
Tüm insanlığın gözü önünde küresel şer güçlerle yapılan işbirliği neticesinde, bir halkın iradesinin gasp edilmesi yetmiyormuş gibi, evlatları birer birer idam sehpasına gönderiliyor. Bu idamlar kukla Sisi tarafından ABD ve israil hesabına gerçekleştirilmektedir. İslam ümmetinin, Mısır gibi bir ülkede büyük bir kale kazanmaması için bu darbe yapılmıştır. Muhammed Mursi ve Mısır halkının şahsında, bu darbe aslında İslam ümmetine karşı yapılmıştır. O halde, burada işlenen cürümler İslam ümmetine karşı işlenmiştir. İslam ümmetinin, Mısır`daki serdengeçti evlatlarına sahip çıkması lazımdır. Zulüm konusunda pervasızlaşan ve her geçen gün zulüm dağının zirvesini mazlumların kanı, canı ve çilesi ile yükselten çağdaş görünümlü Firavuna karşı sesimizi yükseltmek herkesin vazifesidir. Gözden ırak bir şekilde işlenen kıyımlara karşı İslami yükümlülük ve insanlık onuru adına itiraz sesimizi yükseltmeliyiz. BM dahil olmak üzere, bazı kurumlar ve şahıslar, verilen idam kararlarının hiçbir şekilde yasal ve hukuki olmadığını ve idamların derhal durdurulması çağrısında bulunmuştur. Sembolik de olsa bu çağrı önemlidir. Halkı Müslüman olan ve küresel şer güçlere karşı ayakları üzerinde durmaya ve politika üretmeye çaılşan ülkelerin yöneticileri Mısır halkına bir ümit olmalıdırlar.
Biz, bu azgınlaşan zümreye karşı sesimizi yükseltmez isek, bu dalga yarın tufana dönüşecektir. Kıyımlar daha ileri boyutlara varacaktır. Bugün bu zulme karşı ayağa kalkmayanlar da dilsiz şeytanlar olarak tarihe geçecektir.