Amerika`ya karşı ortak duruş
Son yaşanan gelişmeler, bir kez daha İslam ümmetinin beraberce hareket etmesinin zaruretini ortaya koymuştur. Küresel sistemin sahipleri, diğer ülkeleri kendisine köle yapmayı, temel bir siyaset konsepti haline getirmiştir. Son dönemde İslam dünyasının en önemli aktörü olan üç ülke küresel emperyalizmin kuşatması altına alınmıştır. İran, Pakistan ve Türkiye teslim alınmak istenmektedir. Her bir ülke için farklı bir gerekçe ile saldırı başlatılmıştır. Bu üç ülkenin de teslim alınması durumunda, İslam ümmeti tamamen emperyalizmin kuşatması atına girecektir. Bu itibarla, başta bu üç ülke olmak üzere, İslam ümmeti emperyalizmin kuşatmasına karşı topyekûn bir duruş ortaya koymalıdır. Son zamanlarda Türkiye dolar silahı ile terbiye edilmek istenmektedir. Ekonomik saldırılar ile Türkiye`nin siyasetinin istikameti değiştirilmek istenmektedir. Yine İran`a ambargo uygulanmak suretiyle İran yönetimi dize getirilmek istenmektedir. Pakistan`a çeşitli ithamlar yöneltilerek teslim alınmak istenmektedir. Yakın zamandaki yargı darbesini yeterli görmeyen küresel şer güçler, Pakistan`ı tamamen teslim almanın hesaplarını yapmaktadır.
Bu üç ülke beraber hareket ettiğinde emperyalist kuşatmanın kırılacağı muhakkaktır. Çünkü bu üç ülkenin beraberce alt edilmesi imkânsızdır. O halde bölge ülkelerinden herhangi birisine karşı geliştirilecek agresif politika ve saldırılar karşısında diğer ülkelerin de pozisyon alması gerekir. Yani birisine yapılan saldırı, diğerlerine de yapılmış sayılmalıdır. Bir pakt oluşturularak bu stratejik duruş deklare edilmelidir. Aksi halde, her ülke teker teker emperyalist saldırganlıkla yüzleşmek durumunda kalacaktır. Ve bu saldırılar hiçbir zaman son bulmayacaktır. Her bir ülke ve halk kendisine biçilen kölelik kaftanını giymek zorunda kalacaktır.
Amerika`nın saldırgan tutumundan rahatsız olan birçok dünya devleti vardır. Bazıları açıkça rahatsızlıklarını izhar ederken bazıları da karşı cephenin belli bir güce ulaşmasını beklemektedir. Türkiye`nin yanı sıra bazı devletler 2. Dünya savaşı sonrası oluşturulan küresel zulüm sisteminin çarklarını kırmak istemektedir. Bu adaletsiz düzenin dışına çıkmak için bölgesel bir paktın oluşmasını beklemektedir. Birilerinin bu düzene karşı oluşturulacak yanının öncülüğünü yapması beklenmektedir.
Yine denge siyaseti çerçevesinde küresel sistemin diğer güçlü aktörleri ile ortak çıkarlar ekseninde paktlar kurulabilir. Türkiye, Pakistan ve İran; Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya, Venezuella, Katar gibi ülkelerle küresel alternatif bir oluşuma gidebilirler. Zamanla bu oluşumun meydana getireceği sinerji, birçok dünya ülkesi için çekim alanı haline gelebilir.
İkinci dünya savaşından beri oluşturulmuş küresel sistemin hegemonyasına meydan okumak elbette bir bedel gerektirecektir. Kısa vadede ödenecek olan bu bedel, uzun vadede siyasal ve ekonomik bağımsızlık getirecektir. Bu bedeli ödemeye hazır olmaz isek, mahkum edildiğimiz pozisyona razı olmak durumundayız. O halde bize biçilen zillet gömleğini ebediyen yırtmak istiyor isek o halde bunun bedelini göğüslemeye hazır olmalıyız.
Ülkelerimize yöneltilen bu saldırıların ve sonuçlarının bir ibret vesikası olması lazımdır. Bir yandan küresel şer sistemin sahiplerine karşı bir duruş ortaya koyarken, diğer taraftan nerede yanlış yaptığımızı iyi görmemiz lazımdır. Tabiri caiz ise ekonomik ve siyasi anlamda ülkelerimiz bağırsaklarını temizlemelidir. Siyasetimizi ve ekonomimizi parazitlerden ve yanlış yöntemlerden temizlemeliyiz ki, bize yöneltilen saldırlar karşısında yıkılmayalım. Hele ülkede korkunç boyutlara ulaşan rüşvet çarkını kırmadıkça, kazancımız ne olursa olsun sepetimizin altı hep delik olarak kalacak ve hasılatımız heba olacaktır. Dış mihraklara savaş açtığımız gibi ekonomimizin kara deliklerine de eş zamanlı savaş açmalıyız ki, bir yerlere varabilelim.