• DOLAR 34.611
  • EURO 36.326
  • ALTIN 2927.846
  • ...

Filistin davasında; karşı cephe olarak, siyonizmin yanı sıra işbirlikçi Arap rejimlerini de zikretmek gerekir. İşbirlikçi Arap rejimleri, bir yandan Ortadoğu'daki israil kuşatılmışlığını kırıp siyonizme nefes aldırırken, diğer yandan Filistin davasını arkadan hançerlemektedir. İşbirlikçi Arap rejimleri, adeta Filistin davasını bitirmek için seferber olmuş durumdalar. Özellikle Suudi Arabistan, Mısır, BAE adeta işgal devletinin şubeleri gibi çalışmaktadır. Bu ihanet şebekeleri, ABD'nin Filistin davasını bitirmek için tasarladığı planların sözcülüğünü yapmakta ve uygulama safhasında da ileri karakol görevi yapmaktadır.

Bu ülkeler, her platformda, Filistinlileri yerden yere vurma onursuzluğunu göstermektedir. Daima mazlum ve mağdur Filistinlileri suçlamayı alışkanlık haline getirmişlerdir. ABD ve siyonizme milyar dolarlar ile fon aktaran Körfez ülkeleri, Filistinlilere gelince insani yardım noktasında bile kıllarını kıpırdatmamaktadırlar. Perde önünde bu ihanetçi tavırlarını çelişkilerle beraber sürdüren bu devletler, perde arkasında ise daha kirli pazarlıklara imza atabilmektedirler. Özellikle Suudi Arabistan ve Mısır, Gazze'yi teslim alma konusunda direkt olarak siyonistlerle beraber hareket etmektedir. Gazze'ye uygulanan ambargo ve ablukanın daha da ölümcül hale gelmesi için ellerinden geleni yapmaktadır. Hatta Filistin davasını bitirme adına, Filistinlileri, Sina'ya taşıma/sürme gibi çok ileri ihanet senaryolarının içerisinde yer almaktadırlar. Yine kamuoyuna yansıdığı kadarıyla, gerek Mısır gerekse de Suudi Arabistan, Gazze'nin bombalanması hususunda terör devleti israili teşvik etmektedir.

BAE, bir devlet/devletçikten öte adeta ABD'nin bir eyaleti gibidir. BAE, başta Filistinliler olmak üzere, Müslümanlara karşı geliştirilen komploların merkezinde yer almaktadır. Bir ABD eyalet valisinin bile BAE emirinden daha fazla yetki ve inisiyatif sahibi olduğu söylenebilir. Bu zatın ve yönetiminin yaptığı tek şey, ABD ve siyonizmin tetikçiliğini yapmaktır. Filistin davasındaki ihanetleri yeterli görmeyen bu işbirlikçi yapı, Filistin yönetiminin başına Muhammed Dahlan'ı getirip, Dahlan eli ile Filistin'i siyonizme ikram etme senaryosunun merkezinde yer almaktadır.

Kısacası; bu devletlerin tasvip edilmeyen kamuoyunun önündeki söylemlerine nispetle perde arkasındaki hesapları çok daha çirkin ve haincedir.

Siyonist işgal rejimi istihbarat kaynaklarına yakınlığıyla bilinen Walla sitesi, yayınladığı raporda bazı Arap ülkelerinin çelişkili tavırlarını ortaya koyarak, bu devletlerin açıkta yaptıklarının tersini kulislerde söylediklerini gözler önüne serdi.

Sitenin yayınladığı raporda şu ifadelere yer veriliyor: “Arap liderleri Gazze'deki vatandaşların israil askerlerinin ateşiyle öldürülmesini kınamaktan geri durmadılar. Ancak bu, açık olan ve kameralar karşısında yapılanlardır. Gizliden yaptıkları ise tam farklı bir tablodur. Bunların birçoğu elini israil'e uzatmak için çalışıyor. Suudi Arabistan, israil'in Filistinlilere yaptığı saldırıları kınamak ve Filistinlilerin meşru hakkını talep etmekle yetinirken, Suud veliahtı Muhammed bin Selman Amerika'da Yahudi topluluğu temsilcileriyle bir araya gelip ‘Yahudi halkının kendi toprağındaki hakkına inanıyorum. Barış başarıya ulaşırsa Körfez ülkeleriyle israil arasındaki ilişkilerin tek bir hedefi olacaktır' diyebilmektedir.

Basına sızan bilgilere göre; söz konusu toplantıda Filistinlere ağır eleştiriler yönelten Veliaht Selman, Filistinlilerden kendilerine önerilecek her türlü çözümü kabul etmelerini istiyor. ABD Başkanı Donald Trump ile güçlü ilişkiler kuran Selman, Filistin Yönetimi yetkililerine israil ile barış taslağını iletmiştir. Sızan bilgilere göre; Selman'ın Filistin Yönetimi'ne ilettiği ABD'nin barış taslağında Ebu Dis'in Filistin devletinin başkenti olması önerisi de yer alıyor.

Bu işbirlikçi kervanın bir diğer üyesi de Bahreyn'dir. Bahreyn Dışişleri Bakanı'nın, twitter hesabından “israil kendini savunma hakkına sahiptir” dediğini unutmadık.

Kısacası; işbirlikçi gerici Arap rejimleri, onursuzluk ve ihanet konusunda biri birleriyle yarışmaktadır. Bir yandan Filistin'de ümmetin boynuna siyonistlerin kılıcı uzanmışsa, öte taraftan ihanetin hançeri sırtımıza saplanmaktadır.