• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Her geçen gün dünyadaki kaos ve rahatsızlıkların ana nedenlerinden birisinin ABD olduğu gerçeği bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Bütün dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etmek isteyen ABD, adeta dünyayı eşkıya mantığı ile idare etmek istemektedir. Bu konsept ve siyasi anlayıştan dolayı, İkinci Dünya Savaşı`ndan beri dünyada savaşlar ve gerilimler eksilmemektedir. Bu bağlamda olmak üzere; Türkiye ve İran, ABD`nin tehditleri ile karşı karşıyadır. Bu iki devletin bağımsız ve üniter birer devlet olduğu gerçeğini görmek istemeyen ABD, klasik emperyal anlayışı çerçevesinde bu iki ülkeden adeta eyaleti gibi hareket etmesini beklemektedir.

Türkiye'nin askeri savunma konsepti çerçevesinde Rusya'dan alacağı S-400'ler üzerinden tehditler savuran Amerika, Türkiye'yi yaptırım sopası ile korkutmak ve terbiye etmek istemektedir. Öte yandan Trump yönetimi, Türkiye`nin de aralarında olduğu müttefik ülkelere, İran'dan petrol alımını durdurmaları için 4 Kasım'a kadar mühlet verdi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Wess Mitchell, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi satın alması halinde Türkiye'ye yaptırım uygulayacakları ve F-35 uçaklarının transferinin durabileceği tehdidinde bulundu.

Öte yandan Trump yönetimi, müttefiklerini İran'dan petrol alımını Kasım'a kadar sıfıra indirmeye zorluyor. Türkiye, karardan en çok etkilenecek ülkeler arasında yer alıyor.

Türkiye; Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore ile birlikte İran'dan petrol ithalatı yapan başlıca ülkeler arasında yer alıyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun 2017 verilerine göre Türkiye yıllık ham petrol ihtiyacının yaklaşık yüzde 50'sini İran'dan karşılıyor. Buna göre 2017 yılında Türkiye'nin yurtdışından ithal ettiği 25,7 milyon tonluk ham petrolün 11,4 milyon tonu İran'dan satın alındı.

ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, ithalatçıların İran'a uygulanacak yeni yaptırımlardan etkilenmemesi için gerekli önlemleri alacaklarını iddia etmektedir. Oysa gözlemcilere ve analistlere göre; İran'ın petrol piyasasından soyutlanması sonrasında OPEC üreticilerinin bu açığı kapatacak üretim kapasiteleri bulunmamaktadır. Böylesi bir kararın hayata geçirilmesi durumunda sadece İran değil, OPEC üyeleri de zarar görecektir. Dünya petrol piyasasına yönelik bu yapay büyük müdahale ekonomik anlamda birçok dengeyi alt üst edecektir. Öngörülen ve öngörülmeyen birçok olumsuz netice ortaya çıkacaktır. Amerika`nın bencil politikası, tüm dünyayı etkileyen bir kriz dalgasını tetikleyebilir. Bir hiç uğruna birçok ülkenin ekonomisi sıkıntı yaşayabilir.

Görüldüğü üzere, bölgesel bir kriz ve gerilim, ABD`nin müdahalesi ile başlamak üzeredir. Ve ABD`nin bu kabul edilmez talepleri bitmeyecektir. Her gün ABD`nin taleplerine bir yenisi eklenmektedir. Küresel şer güçlerin reisi ABD, tüm dünya devletlerinin, kendi stratejik ve ekonomik çıkarlarını bir kenara bırakıp Amerikalılara hizmetkâr olmasını beklemektedir. Artık özgür dünyanın bu küstah strateji karşısında bir blok oluşturmasının zamanı gelip geçmiştir. Başta Müslümanlar olmak üzere, özgür dünya devletleri ve milletleri, küstah Amerika`ya “dur” demeli ve ABD`nin politikalarına boyun eğmemelidir. Yukarıda da belirtildiği gibi, İran`dan petrol alınmaması için yapılan baskı, başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeyi etkileyecektir. Bu devletler, Amerika`nın bu talebini toptan reddetmeli ve emirvakileri kabul etmeyeceklerini deklare etmelidir. Amerika`nın tek taraflı politikalarının kabul edilebilir bir yanı yoktur. Artık dünya ülkeleri, stratejik tercihleri noktasında inisiyatifi ele alıp başta askeri ve ekonomik alanlar olmak üzere, kendileri ile alakalı konularda bağımsız bir şekilde karar verebilmelidir.

Özellikle İslam aleminde iki güçlü figür olan Türkiye ve İran, bu emperyalist yaklaşıma karşı tarihi bir adım atarak ortak bir tutum belirleyebilmelidir. Eğer biz, stratejik tercihlerimiz noktasında kararlı bir duruş ortay koymaz isek, ülkelerimiz emperyalistlerin müdahalelerine daima açık olacaktır. Kendi politika ve stratejimizi belirlemek yerine, emperyalistlerin kurallarını belirlediği oyununun figüranları olmaya mahkum oluruz.