• DOLAR 34.447
  • EURO 36.303
  • ALTIN 2837.002
  • ...

Bir genel seçimi daha geride bıraktık. Elbette seçim sonuçları üzerine birçok değerlendirmeler yapılabilir. Herkes durduğu ve baktığı yerden aynı tabloyu farklı görebilir veya yorumlayabilir.

Özellikle bu seçimlerde en fazla dikkatimizi çeken husus, ilke ve prensiplerin ayaklar altına alındığı ve genel anlamda matematiksel hesaplar çerçevesinde şekillenen politik yaklaşımların sonuçlara yansıdığı bir seçim yaşadık. Elbette bunun istisnaları oldu ama genel yaklaşım bu zemine oturtulabilir. Seçimden önce de ittifakların şekillenmesi aşamasında ilke ve prensipler yerine, matematiksel hesaplar ön plana çıktı.

Biz, seçimlerin iç dinamikleri ve yansımaları yerine, bölgesel yansımaları üzerinde durmak istiyoruz. Seçimden çıkan sonuç, seçimin galipleri tarafından dış politikaya sunulan güçlü bir destek olarak okundu. Bu sebeple, bundan sonraki aşamalarda, mevcut dış politikanın daha da güçlendirilerek sürdürülmesi beklenmektedir. Bölge ülkelerine ve küresel aktörlere gelince, Türkiye`ye olan yaklaşımlarında seçim sonuçlarını dikkate almaları beklenmektedir. ABD, bu seçim sonuçlarından sonra, bölgesel politikalarında hamle yaparken Türkiye`yi daha fazla dikkate alması ve Türkiye`yi yok sayan politik yaklaşımlarına son vermesi ve daha fazla Türkiye ile uzlaşması beklenmektedir. Rusya`nın da Türkiye ile daha fazla işbirliği yapması beklenmektedir. Türkiye`nin dış siyasette elinin güçlenmesinin iç siyasete de iktidar lehine olumlu yansıması beklenmektedir. Fakat şekillenen mevcut siyasi tablodan dolayı, dış siyasette AK Parti sürpriz bazı sıkıntılar yaşayabilir. AK Parti, MHP`ye eli mahkûm bir durumdadır. Bu nedenle, bazı konularda MHP`nin bazı itirazları ile karşılaşması ve dış politikada istemediği bazı hususları kabul etmek zorunda kalabilir. Şu anki mevcut tabloda MHP`nin aldığı oy her ne kadar AK Partinin oyuna nispetle az olsa da, siyasetteki mevcut dengeler çerçevesinde adeta iktidarın eşit ortağı gibi bir takım taleplerde bulunabilir. Taleplerin içeriğine göre AK Parti bazı sıkıntılar yaşayabilir. Dış politikada böyle bir olasılık olduğu gibi, iç politikada da güvenlikçi politikalar ön plana çıkabilir. Hatta bu eğilim, AK Parti`yi, klasik politik sınırlarının dışına çıkarabilir. Bu durumda MHP dışarıdan hükümete destek verdiği halde, MHP zihniyetinin iktidarda olduğu bir siyasi süreç yaşayabiliriz. Dışarda ve içeride uçlarda gezinen politik bir sürecin gelişmesi durumunda da, ileriki zamanlarda sağ eğilimin güç kazandığı, merkezin ise güç kaybettiği siyasi bir süreç yaşanabilir. Bu durum, AK Partinin kuruluşundan bu yana yaşanan grafiği negatife çevirebilir. Her ne kadar farklı bazı dinamiklere sahip olsa da Avrupa`nın farklı ülkelerinde yaşanan benzeri siyasi süreçler sağın güçlenmesi ve merkezin zayıflamasını beraberinde getirmiştir. Çünkü partilerin çeşitli mülahazalarla, siyasi söylemlerini uçlara taşıması, beraberinde milliyetçi siyasi zemini geliştirmekte ve güçlendirmektedir. Uzun vadede ortaya çıkan tablo itibariyle merkez sağdan milliyetçi zemine büyük kaymalar olmaktadır. Bu itibarla AK Parti ve MHP arasında yaşanan politik dayanışmanın hangi çerçeveye oturtulacağı çok önemlidir.

Son olarak CHP için de birkaç cümle söylemek gerekir diye düşünüyorum. CHP, “kendi söküğünü dikemeyen bir terziye” benzemektedir. AK Parti karşıtlığı temelinde şekillendirdiği politikası, AK Partiye bir nebze zarar verirken, asıl büyük zararı CHP görmektedir.  İYİ Parti`ye milletvekili transferi gibi, “her evden HDP`ye bir oy söylemi” sonuç itibariyle en fazla CHP`yi etkiledi. HDP`yi baraj altından çıkarmak ve 60 civarında milletvekilliğinin AK Partiye gitmemesi uğruna parti olarak en az % 4 gibi bir kayıp yaşadı. Muharrem İnce ve CHP`nin aldığı oy oranları arasındaki muazzam farka bakıldığı zaman bu gerçek daha iyi anlaşılmaktadır. Bu muazzam farkın bir kısmı Muharrem İnce`nin kişisel oyu olarak değerlendirilse de, bu farkın tamamının buraya bağlanamayacağı aşikârdır. Bir kısım CHP oyları İyi partiye kaysa da Türkiye`nin batısında bilinçli yönlendirme sonucu en az  % 4`lük bir oy oranı bilinçli olarak başka bir adrese yani HDP`ye yönlendirildi.

Neticede; hem genel siyaset, hem de kendi iç siyaseti açısından böyle bir tercih, CHP için sıkıntılı bir süreç başlatabilir.