• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK), Filistin halkı için koruma talep eden kararı kabul etti. Filistinlilerin işgalci Siyonistlere karşı korunması fikir çerçevesinde şekillenen bu karar sevindirici gibi görünüyor. Ama asıl belirleyici olan husus,  bu kararın hangi somut çerçeveye oturtulacağıdır. Ayrıca teknik detaylar son derece önemlidir. Eğer bu kararın içeriği iyi bir şekilde doldurulmaz ise, Filistinlilerin korumasına hizmet etmesi bir yana, Siyonistlerin işgalci emellerine hizmet eden bir sürece dönüşebilir. Bu itibarla Müslümanların bu kararın şekillenmesinde, ete kemiğe bürünmesinde ciddi bir diplomasi örneği, irade ve kararlılık ortaya koyması gerekir. Bu karar her yöne çekilebilir. İyi sahip çıkılamayan ve idare edilemeyen bir süreç neticesinde, İslami hareketlerin tasfiyesi ve Filistin davasının temel dinamiklerini dinamitleyen bir süreç ortaya çıkabilir. Başta HAMAS olmak üzere, direniş grupları büyük bir sıkıntı ile karşılaşabilir. BM çatısı altında alınan kararların yaptırımı için de ciddi bir yaptırım mekanizması devreye girebilir. Zaten çok zor durumda olan Filistinliler, tamamen içinden çıkılamaz bir tablo içerisinde kendilerini bulabilir. Böylelikle Filistin toprakları daha fazla müdahaleye açık hale gelebilir. Bosna Hersek, Afganistan, Somali gibi örnekler hala hafızamızda tazeliklerini korumaktadır. Güya barış ve istikrar için ve saldırı altındaki sivil halkı korumak için konuşlandırılan BM güçleri, çoğu zaman zulme engel olmadıkları gibi, bazen de bu zulmün gizli veya açık ortağı olmuştur. Burada görev yapan BM görevlileri birçok suça karışmış ve temel insani hak ve özgürlükler konusunda hiç de iyi bir sınav vermemişlerdir. Özellikle bu misyon, ajanlık ve istihbari faaliyetler için çokça suiistimal edilmiştir. Yine yerel güçlerin tasfiyesi veya pasifize edilmesi noktasında son derece ciddi bir rol oynamışlardır. İşte yaşamış olduğumuz bu kötü örnekler, söz konusu karar hakkında çok temkinli olmamız gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Özellikle Somali`deki organ kaçakçılığı ve binlerce çocuğun kaçırılması bu ad altında yapılmıştır. Bozuk gıdaların dağıtımı, tedavi bahanesi ile alınan insanların organlarının alınması, birçok hastanın, “tedaviye cevap vermedi”, denilerek organları alındıktan sonra sahiplerine ölü olarak teslim edildiği ve bu tür vakaların çok yaygın olarak yaşandığı kayıtlara geçmiştir. Ve bu cürüm listesi uzatılabilir. BM çatısı altında yapılacak bir operasyonda Müslüman ülkeler ciddi roller çerçevesinde inisiyatif almalıdırlar. Filistin davasının geleceğine hizmet etmeyen ve Siyonist işgali meşrulaştırma anlamına gelecek hiçbir oluşumun içinde olmamalıdırlar. Geçekten Siyonist saldırganlığı bertaraf edecek ve mazlum Filistin halkına kalkan olacak, saldırganlığı yaptırımla karşılayabilecek olan bir yapı tesis edilmelidir.

 Yani kısacası bu karar iki ucu keskin bir kılıç gibidir. Biz kararlı bir irade ile sürece damgamızı vuramaz isek, bu karar bize dönebilecek olan bir kılıca dönüşebilir.