• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Normalde yan yana gelemeyecek iki isim. Ama geldi işte! Art arda zikredilmesi bile kulak tırmalayıcı. Şeyh Said ve Tuncer Bakırhan

Şeyh Said dindar bir hareketin başındaki isim. Tuncer Bakırhan ise kendilerini demokrat sanan sosyalist bir hareketin başındaki isim. “Şêxa bigrin mela li erdêxin” (Şeyhleri yakalayın, imamları yerden yere vurun) diye söylenen bir gelenek vardı ya! Neyse..

Yaşamları, inançları, hayatları farklı iki isim. Peki, bu iki isim nasıl bir araya geldi?

Batman, Mardin ve Halfeti belediyelerine kayyum atandıktan sonra Bakırhan sahaya inip: “Bu yalancılar, bu inkârcılar, bu Türkiye halklarını reddedenler zannediyorlar ki Kürtler bu kayyumculara, yalancılara baş eğeceğiz. Çok iyi bilsinler ki Şeyh Saitler, Seyit Rızalar, Denizler, Mazlumlar, Sakineler ne yaptıysa Kürt halkı, Türkiye halkları da onların yaptıklarını yapacaktır.” Dedi.

Biz Şeyh Said ile Tuncer Bakırhan yan yana gelmeyecek isimler derken hızını alamayanTuncer Bakırhan kalkıp Şeyh Said ile düşüncede ve pratikte zıt kutuplar olan Mazlum Doğan, Sakine Cansız ve Deniz Gezmiş isimlerini bir araya getirdi. Şeyh Said bugün yaşasaydı kendisine düşmanlık edecek kişiler ile bir araya getirdi Tuncer Bakırhan.

1992-1993 yıllarıydı yanılmıyorsam. PKK’nin yayın organları Medya Güneşi ve Serxwebûn dergilerinin gizlice elden ele dolaştırıldığı yıllar. Okuldan arkadaşlarımız PKK propagandası dâhilinde bu dergileri okumamız için bizlere de verirlerdi. Yine o yıllarda Abdullah Öcalan’a ait olduğu belirtilen, kitap şeklinde bir araya getirilen notlar da bize verilmişti. O kitapta Öcalan mefhum olarak şöyle diyordu: “Şunu kabul etmek gerekir ki Şeyh Said hareketi Kürtlükle alakası olmayan dini bir harekettir…”

Daha sonra bu notların kitaplaştırılarak bastırıldığını görmüştüm. Şu an o kitabın ismini hatırlamıyorum. O kitapta ise Şeyh Said ile ilgili bölüm yer almıyordu. Herhalde konjonktür gereği çıkarılmıştı. Tarihin akışı ile yine Abdullah Öcalan’ın Şeyh Said hareketini dini bir hareket olarak nitelendirdiğini görecektik. Mustafa Kemal hayranı Abdullah Öcalan’dan ne beklenebilirdi ki!

Şeyh Said başkaldırısı asırlar öncesi bir hareket değil ki işin aslı bize hafi olsun. 1907-1985 yılları arasında yaşamış olan, harekete yakından şahitlik eden sol düşünceli Hasan Hişyar Serdi “Görüş ve Anılarım” isimli kitabında Şeyh Said hareketini anlaşılır bir dille hareketin İslami bir kimlikle ortaya çıktığını açık bir şekilde anlatmıştır. Kaldı ki Şeyh Said’in torunları ve dönemin tanıkları aramızda. Biz Şeyh Said’i ilim irfan ehli, medresede fıkıh, tefsir, hadis okumuş bir âlim olarak biliyoruz. Tefsir, hadis düşmanları ile Şeyh Said nasıl bir araya gelebilir ki?

Şeyh Said düşünce ve pratikte hiçbir şekilde bugün geyler, lezbiyenler, iki eşeyli şeyler hakları diye tutturan Tuncer Bakırhan ve partisi ile bir araya gelemeyecek bir isimdir. Binamaz ile ehli namaz bir yolun yolcusu ve bir yolun koşucusu olamazlar.

Kısacası bu iki ismin bir araya getirilmesi caiz olmadığı gibi Tuncer Bakırhan’ın emelleri doğrultusunda Şeriat-ı Ğarra için başkaldıran Şeyh Said’i ağzına alması caiz değildir.