Ölmeyecek kadar domuz eti yemiş olabilir miyiz?
Bugün Türkiye’nin gündem maddelerinde birisi de taklit ve tağşiş ürünler. Her gün bir ürünün ismi kötüye çıkıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı bu meyanda 565 firmayı tağşiş iddiasıyla afişe etti. En çok öne çıkan isim ise Köfteci Yusuf ve ürünlerine domuz eti karıştığı iddiası. Mahkeme kararıyla ürünlerinde domuz eti tespit edildiği belirtildi. İşletme sahibi de kendisine komplo kurulduğunu iddia ederek kamuoyuna bir açıklama yaptı. Böylece kamuoyu bir kez daha ikiye bölündü. İnanan oldu, inanmayıp komplo olduğunu söyleyenler de oldu…
Ama bu tartışma bugünün konusu ve tartışması değildir. Kendimi bildim bileli belli aralıklarla bu konu gündeme gelir. Artık yediğimiz her şeyden şüphelenir olduk. Gönül rahatlığıyla bir şey yiyemez olduk. Tarım ve Orman Bakanlığı raporlarına göre bir lokanta denetiminde kokoreçte votka kullanılmış. Başka bir köftecide tek tırnaklı eti tespit edilmiş. Raporlara göre, dana eti yerine tavuk eti kullananlar da var. Tağşiş ve taklitte ne ararsan var: kebap diye kalp yedirmişler, dana eti diye eşek eti, zeytinyağına pamuk yağı ve daha neler… Listede hangi iller yok ki! Bolu, Adana, Balıkesir, Mersin, Bursa, Zonguldak, Sakarya, İzmir, Ankara…
Ama bizi en çok ilgilendiren tarafı domuz eti mevzusu. Çünkü dinimizde domuz ve domuz eti necaseti galizden, en ağır necasetten addedilir ve yenmesi de ağır günahlardan kabul edilir.
Zaman zaman domuz eti mevzusu konusu gündeme geldiğinde bizler domuz etinin tıbben zararlarından bahsederken, manevi olarak da insanoğlu üzerindeki etkisinden bahsederiz. Eşini kıskanmayan tek canlının domuz olduğunu söyleriz. Ve domuz eti yiyenlerin de bu karaktere büründüğünü, DNA’sı RNA’sı mı her neyse yiyene geçtiğini söyleriz. Toplumdaki akıl almaz yozlaşmayı gördüğümüzde de ister istemez aklımıza domuz eti ve HÜDA PAR Milletvekili Şahzade Demir’in konuyla ilgili aylar öncesinden yaptığı açıklama gelmektedir. O günleri bir hatırlayalım, bakalım neler demiş Demir; “Türkiye’de 19 bölgede olduğu iddia edilen domuz çiftliklerinden yılda 13 milyon kilo domuz etinin iç piyasada satıldığı iddiası son derece vahimdir. Tarım ve Orman Bakanlığının resmi verilerine göre, 2018 yılında Antalya’da 2, İzmir’de 1 olmak üzere ülkede ruhsatlı 3 domuz işletmesi varken aradan geçen sürede bu artışın nedeni ve çiftliklerden elde edilen etlerin kimlere satıldığı bilinmemektedir. Aralarında önemli zincir marketlerin ve restoranların da olduğu firmaların, iç piyasaya sürülen bu etlerin alıcısı ve satıcısı olduğu iddia edilmektedir. Domuz çiftliklerinin hızla artışı, domuz etinin iç piyasada çeşitli yollarla satıldığı iddiasını güçlendirmektedir. En çok da sucuk, salam ve kıyma olarak tüketildiği iddia edilmektedir.” HÜDA HAR Milletvekili Şahzade Demir’in açıklamaları böyle…
Şimdi “Ölmeyecek kadar domuz eti yemiş olabilir miyiz?” sorusunu sormakta haksız mıyız?
Bu konu belli aralıklarla her zaman konuşulur ve gündeme gelir, dedik. 1999 senesiydi. Midyat’taydım. O yılda lokantalarda tek tırnaklı, at-eşek etinin lokantalara verildiği konusu konuşuluyordu. Bir lokantada eşek etinin müşterilere yedirildiği ortaya çıktığında bir vatandaş şöyle demişti: “Vallahi o lokantada eşek eti yediğimi biliyordum. Çünkü o lokantadan çıktığımda anırasım geliyordu” …
Topluma baktığımızda bizler de ister istemez domuz etlerinin iç piyasada tüketildiğinden şüpheleniyoruz. Ve bu iddiaların üzerine kalplerimiz mutmain olana dek gidilmeli. Varsa böyle bir şey failleri en ağır şekilde cezalandırılmalı ki kimse böyle bir durumu kafasından bile geçirmesin.