Pazarlık
Bu Pazar yoğun gündemden uzaklaşarak pazarlık birkaç mesele paylaşmak istiyorum.
İmam Şafii’ye sordular: “Allah’ın varlığının delili nedir?” İmam Şafii şu güzel cevabı verdi: “Allah’ın varlığının delili dut ağacının yaprağıdır. Koyun yer süt verir, arı yer bal verir, ceylan yer misk verir, böcek yer ipek verir. Yaprağın tadı aynı tat, rengi aynı renk, kokusu aynı koku. Bir yapraktan bu kadar güzelliği Allah’tan başka çıkarabilecek biri var mı?”
GERİCİLİK
Öğretmenler odasında felsefe öğretmeni din kültürü öğretmenine kendince takılır; “Gericilik yaptığını ve öğrencileri 1400 yıl öncesine götürdüğünü duydum” der. Din kültürü öğretmeni “Ben öğrencilerime 1400 yıl önceki peygamberimizin hayatını anlatıyorum. Eğer benim yaptığım gericilik ise senin her gün yaptığın daha geri gericiliktir. Ben 1400 yıl öncesine geri giderek peygamberimizin dönemini anlatıyorum, sen öğrencilere 2000-2500 yıl önceki feylesofların hayatını anlatıyorsun. Yalnız ben senin niyetini biliyorum. Sen de şunu bil ki nasıl ki su, hava ve toprak iki bin, üç bin yıl önce var idiyse ve insanlar buna muhtaç idiyse ve bugün de muhtaçlarsa insanlar bugün de Muhammed’in getirdiği dine su, hava ve toprak gibi muhtaçtırlar” diye cevap verir.
LAFI UZATANLAR
Farabi’ye danıştılar; “Bazıları vardır ki sözü gereksiz yere uzattıkça uzatırlar. Onlara karşı ne yapmamızı tavsiye edersin?” Farabi “Böylelerini kısa dinle” dedi.
LOKMAN-I HEKİM
Hekim-i Lokman’a sordular; “Ey otların önünden geçtiğinde otların kendisine seslenip ben şu şu hastalığın ilacıyım dedikleri yüce hekim! Bizim şöyle şöyle bir hastamız var. Ona ne yedirmemizi tavsiye edersiniz? Hekim-i Lokman bu çaresizlere şöyle bir cevap verdi: “Ona acı söz yedirmeyin de ne yedirirseniz yedirin.”
PROFESÖR
Profesör ölüm döşeğindeydi. Başında birkaç doktor arkadaşı da vardı. Onlara ve bizlere son bir tavsiyede bulunarak bu dünyadan göçtü: “Evet, ben de artık şu dertli dünyadan ayrılıp darul- bekaya göçüyorum. Ama ardımdan üç doktor bırakıyorum. Bunları iyi dinleyin; temizlik, spor ve perhiz.”