• DOLAR 34.427
  • EURO 36.306
  • ALTIN 2836.238
  • ...

Seçme seçilme yaşının alt sınırı olması gibi üst sınırının da olması gerekir. Neden mi? Anlatalım…

Bu nasıl bir psikoloji aman ya Rabbim! 1 Nisan olsaydı bir anlam yükleyebilirdik. Ağustos’un ortasında olsaydık başına sıcaklar vurdu der yine bir yere oturturduk. Serin stüdyoda çıkıp dedi ki: “Seçim sonucu Erdoğan açısından da büyük bir travma. İlk turda yenildi. Bunu görmek lazım.” Evet, tahmin ettiğiniz gibi Kılıçdaroğlu’ndan bahsediyoruz.

Hissizleştiği için daha yaşadığı ağır seçim yenilgisini hissetmeyen Kılıçdaroğlu kendisine: “MYK’yı belirlerken neleri dikkate aldınız?” sorusu yöneltilince akla ziyan “Toplumun beklentilerini dikkate aldım. Toplum yenilenme istiyordu, biz de yaptık” açıklamasını yapabiliyordu. Kendisinin pas tuttuğunun farkında değildi.

“Kentte oturanların tamamı demokrasiden yana oy kullanan insanlar. Kent kültürünü bilen kentte yaşayan, ekonomiyi kendi yaşamının bir parçası olarak gören, komşuluk ilişkileri, gazete okuyan televizyon izleyen,  tartışan konuşan kitle % 51 oy oranıyla Kılıçdaroğlu demiş. Orada yaşayanlar sadece TRT’yi izliyor. Ayda onlara 500 lira versen harcayacak yer bulamazlar” dedi.

Lafı evirip çevirmeden dümdük kırsalda yaşayan herkese köylü milletin cahilidir, dedi. Bize oy verenler akıllı, bize oy vermeyenler geri zekâlı dedi. Şehirlerde kendisine verilen HDP ve İYİ Parti’nin oyları olmazsa bu sayıyı da göremeyeceğini, Mardin, Diyarbakır, Batman, Hakkâri, Van ve Şırnak gibi illerde aldığı yüksek oyu görmezden geldi, hesaplayamadı. Hesap uzmanıydı ama son zamanlarda yaptığı bütün hesaplar şaşıyordu.

Partisinin adı halk arasında Halk Partisiydi ama resmen halka hakaret ediyordu. Köylü enflasyondan etkilenmiyor, diyordu. Ona göre bütün köylüler çayı şekersiz içiyordu. Daha doğrusu çay köylere gitmiyordu. Köylerde elektrik yok, gaz lambası kullanıyordu köylüler.  Şehirden gıda almıyordu köylüler. Kırsal kesimlerde yaşayanlara mağarada yaşayan ot yiyen insan muamelesi yaptı resmen. Ve daha neler…

Seçimler öncesi her platformda “Birleştireceğiz, ayrıştırmayacağız” diyordu. Resmen köylü-şehirli, cahil- eğitimli diyerek hem de hakaret ederek ayrıştırdı.

“Tabii biz kazanacağımıza inanıyorduk. Sadece biz değil, bütün anket firmaları kazanacağımızı söylüyordu” dediydi. Kendilerine para verdiği şirketler onu kandırmıştı. Kendi parasıyla kandırılmış, sarhoş olmuştu.

Yenildiği halde hem meclis çoğunluğunu hem de cumhurbaşkanlığını kaybetmesine rağmen kendisini başarılı göstermeye çalışmıştı.

Kim demiş “Zırva te’vil götürmez” diye? Atalarımız mı? Bal gibi götürüyor. Biz dâhil birçok yazarçizer Kılıçdaroğlu’nun bu zırvalarını te’vil ediyoruz işte. Koca koca televizyonlar, gazeteciler bu zırvaları saatlerce te’vil ettiler.

İşsizliğe çözüm önerisi olarak “Her muhtara bir özel kalem müdürü atanmalıdır” zırvasının da sahibi Kılıçdaroğlu idi ve onu da te’vil etmiştik. Kılıçdaroğlu’nu incelediğinizde zihinsel işlerliğini sağlayan zincirlerinin pas tuttuğunu hemen anlayabiliyorsunuz. Aslında bunu sadece Kılıçdaroğlu için değil, bilumum muhalefet için söylemek mümkün. Piro’nun (yani sevimli yaşlının) perixyo (yani bunamış yaşlı) olmaya doğru yol aldığı artık saklanamayacak bir durum.

Kaybetmede hiçbir suçu yoktu. Köylüler yüzünden kaybetmişti. Anlaşılana o ki bir yaştan sonra insanlara ilginç bazı özellikler yükleniyor. Yoksa Kılıçdaroğlu’nun durumu başka nasıl izah edilebilir? İşin en ilginç taraflarından birisi de şuydu ki Kılıçdaroğlu da hem köylü hem de köylü çocuğuydu…

CHP’nin çokbilmiş İzmir İl Başkanı: “Seçim İzmir’de yapılsaydı, Kılıçdaroğlu kazanırdı” demişti. Kılıçdaroğlu’nun söylediğinin ondan bir farkı yoktu. O daireyi genişletmişti. İşte tam da burada insanın aklına ne geliyor biliyor musunuz? Erdoğan’ın karşısına konulan o tuvalet terliği…

Şu işe dini açıdan bakarsak rahatlıkla şunu söyleyebiliriz ki Allah’u Teâla 13 yıldır CHP’lileri cezalandırıyor, hoplatıp zıplatıyor.

Artık muhalefet umutsuz değildir. Mecliste yeni bir yüz, yeni bir tarz ile muhalefetin nasıl yapılacağını bize gösterecek bir parti var. HÜDA PAR…

İzleyin bana hak vereceksiniz….