Sanığı beraat ile tehdit eden hâkim
İstanbul’un hızlı büyüdüğü, Anadolu’nun birçok yerinden göç aldığı yıllar… İşte o yıllardan bir hikâye… O yıllarda sokakta yaşayan kişilerin sayısı epey fazlaymış. Kasım ayında havalar soğumaya başladığında sokakta yaşayan bu insanlar karakola gider ve polislere “Açık dosya olup olmadığını sorarlarmış” Yani failleri yakalanmamış adli vakalar…
Yine bir gün sokakta yaşayan biri bir kasım ayında karakola gidip açık dosya olup olmadığını sormuş. Polis; “Evet, falan yerde bir hırsızlık vakası var” diye cevap vermiş. Adam yapmadığı bu olayı üstlenmiş; “Onu ben yaptım” demiş. Amaç, dört aylık bir ceza alıp kışı cezaevinde geçirmek…
Neyse adam mahkemeye sevk edilmiş. Kasım ayının ortalarında mahkeme görülmeye başlanmış. Hâkim zanlıya iki ay yedi gün ceza vermiş. Bu hükme göre tahliyesi de kışın en soğuk günlerine ocak ayına denk gelecekti. Zanlı(!) itiraz etmiş; “Ama hâkim bey! Kış iki ay yedi günde bitmez ki” diyerek karara itiraz etmiş. Cezayı az bulmuş yani.
Gününde olmayan, meseleye de hâkim olan hâkim, zanlıyı tehdit etmiş; “Kafamı bozma seni beraat ederim”
Biliyorum sizin aklınıza Ekrem İmamoğlu gelmiştir. Ama hiç kimsenin ama hiç kimsenin aklına bir gün İstanbul Belediye Başkanının yargılandığı davadan beraat edeceğinden korkacağı gelmemiştir.
Muhtemelen videoyu izlemişsinizdir; İYİ Parti Genel Başkanı daha mahkeme sonucu açıklanmadan “İstanbul’a doğru yola çıkıyoruz. Saraçhane’de görüşürüz” diye bir twit atarak apar topar İstanbul’a doğru yola çıktı. İmamoğlu’nun makam odasında kurmaylarıyla davayı takip etmeye başladılar. Sohbet koyulaşıyor. O arada birisi; “Hâkim 2 yıl 7 ay vermiş” diyerek sohbeti bölüyor. Meral hanım “Hâkim vermiş mi?” diye onaylattıktan sonra içi kıpır kıpır olup yerinde duramıyor. Hâkimin AK Parti’ye ve Kılıçdaroğlu’na attığı golü İmamoğlu’na koşarak kutluyor. İmamoğlu’na “Tamam, gel yeni başladık” diyor ve “Çak” yaptıktan sonra sarılıyor. İmamoğlu da gol sevincini ablasıyla paylaşıyor, öncesinde bir kahkaha sonrasında “Evet, ablacım yeni başladık” diyor. Seyircilerden de alkış tufanı…
Birçok kesim daha maçın ilk dakikasında yapılan bu gol sevincini fazla abartılı buldu. Çünkü söyledikleri gibi daha yeni başlamışlardı ve maç uzatmalarıyla beraber doksan dakikaydı.
Günün en çok konuşulan konularından bir tanesi de asisti kimin yaptığıydı.
Video kısaca böyle ama basına en çok ikisinin birbirini kucakladıkları fotoğraf yansıdı. Fotoğrafın kısa hikâyesi böyleydi.
Olaya kimi tiyatro dedi kimi piyes dedi kimi komedi kimi parodi dedi. Hepsine bir haklılık payı vermek mümkün; mesela şu sahneye bakar mısınız? İmamoğlu’nun sevinçten ağzı kulaklarında Kılıçdaroğlu onu teselli etmeye çalışıyordu; “Sayın başkan, hiç moralini bozma! Gülümsemeni sürdür! Hayata gülümsemeyle bak!” diyor. İmamoğlu’nun ceza haberini kahkahayla karşıladığından habersiz olarak. Tabi o da “Kesinlikle” diyor.
Lafı ve topu çevirmenin âlemi yok, Meral Akşener vaziyet alıp başka partinin başkanını bağrına bastı. CHP’nin Genel Başkanı’nı arama siyasi nezaketini es geçti. İYİ Parti kurmayı “Kılıçdaroğlu’nun Saraçhane’de olmayışı lehimize oldu, oylarımızı arttırdı” dedi.
Kılıçdaroğlu, baba-oğul ilişkisi içinde olduğunu söylediği İmamoğlu’nun Saraçhane çağrısını sosyal medyadan öğrendiğini söyledi. “Bir parti diğer partinin içişlerine karışmamalı” diyerek dişlerini gösterdi. Yumuşak tabirle Akşener’i mikser olmakla suçladı.
İsmail Küçükkaya’nın “Meral Akşener sizi aradı mı?” sorusunu biraz mahcup olarak “Hayır aramadı” diye cevap verdi. Küçükkaya “Ama O da giderek dayanışma gösterdi” diyerek olayı yamalamaya, masanın yamuk ayaklarını düzeltmeye çalıştı.
Hepsini topladığınızda çıkan sonuç şudur; “Altılı masa dağılmış, işlevini yitirmiştir” Mahkemenin İmamoğlu hakkında karar verdiği gün 6’lı masanın bacasından Babacan’ın kast ettiği beyaz duman çıkmamıştır ama bacadan kara duman çıktığı kesindir.