• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Geçen gün Sabah Gazetesinden Mahmut Övür temel gıdadaki fahiş fiyat artışlarıyla ilgili “Amaç Hükümeti Düşürmek” başlığı altında ilgi çekici bir yazı yazdı. Fahiş fiyat artışlarının hükümete bir operasyon olduğuna vurgu yaptı.  Temel gıda maddelerindeki fahiş fiyat meselesine artık bir neşter atılması gerektiğinden bahsetti yazısında.

Mahmut Övür’ün yazdıklarıyla alakalı şunları söyleyebiliriz;

1-Olayın bu dereceye varmasının bir sebebi belki de ikide bir bu meseleye neşter atılmasıdır. Atılan her neşter meseleyi biraz daha kanattı. Artık neşterin bir kenara bırakılması ve yaranın sarılması gerekmektedir.

2-Dedelerimiz, ninelerimiz kıtlık yıllarından bahsettiklerinde “Xela” kelimesini kullanırlardı. Xela Kürdçede kıtlık anlamında kullanılır. Arapçadan aldığımız bu kelimenin aslı ğalâdır. Bu kelime Arapçada ise pahalılık anlamında kullanılır. Neticede ikisi de anlam bakımından aynı kapıya çıkar, aynı sonucu verir. Kıtlık var dersek, hükümet çevreleri tepki gösteriyor, pahalılık var dediğimizde fazla kızmıyorlar hatta bu durumu kabul ediyorlar.  Biz de onların cinlerini tepelerine çıkarmayalım. Tamam, kıtlık yok pahalılık var, diyelim. Kilosu 30 lira olan çileği almadıktan sonra ister kıtlık olsun ister pahalılık olsun ne fark eder.

2-Artık gerçekleri konuşmak görmek lazım. Hükümet dengesini kaybetmiş durumdadır. Hükümet şimdiye kadar zincir marketlerden bazı ürünlerde  % 8 oranında katma değer alıyordu. Hükümet attığı yanlış ve kontrolsüz adımla şimdi farkında veya değil zincir marketlere % 8 katma değer ödüyor. Devlete ödedikleri katma değer ceplerinde kalıyor, değerlerine değer katıyorlar. Semirdikçe semiriyorlar. Ne enflasyondan ne de deflasyondan etkileniyorlar. Özel derileri yüzünden sıcak da onlara yarıyor soğuk da yarıyor.

3-Gıda güvenliği ve kontrolü olmadığı için gıda teröristleri türediler, ülkenin gıdasına el koyarak uhdelerine aldılar, istedikleri fiyata satabiliyorlar ve çocukluğumuzun çizgi filmi hayalet Casper gibi hiçbir İHA ve SİHA’ya yakalanmadan her yerden geçiş yapabiliyor, her yere girebiliyorlar. Maydanozu demetlikten çıkarıp dört tele indirerek fiyatını dört liraya çıkarabiliyorlar. Gıda teröristleri hükümeti ayakta tutan iki ayağı da testere ile kesmeye muktedir hale gelmiş durumdalar.

4-Vatandaşı enflasyona ezdirmeyeceğiz, sözünü her vatandaş ezberlemiş durumdadır. Ama gerçek şudur; hükümet enflasyon altında eziliyor. Çünkü gıda teröristleri savaşı 780 bin km²’ye yaymış durumdalar. Görüntü o ki, hükümet hükümet edememektedir.

5-Fiyat İstikrar Komitesinin, gıda komitacılarına karşı bir etkinliği gözükmemekte “Ohal”lik bir manzara göze çarpmaktadır.

6-Gıda teröristleri herkesin inine, evine girebiliyorlar ancak hiç kimse onların inine giremiyor. Dünyanın diğer ülkelerinde özellikle de Avrupa’da da ciddi faaliyetleri olduğu söyleniyor. Öyleyse gıda teröristleri küresel güç olma yolunda emin adımlarla yürüyor. Hayır kurum ve kuruluşlarına da girerek Ramazan paketlerini Ramazan torbalarına çevirmeyi de başarmış vaziyetteler.

7-Meclis Tarım Komisyonu Başkanı, Kars Milletvekili Prof. Dr. Yunus Kılıç’ı arayarak, “Senin bizimle ilgili düşüncelerin bizi zora sokuyor” diyerek yumuşak tehdit etmelerinden arkadaşların(!) palazlandığı anlaşılmaktadır.

8-Gıda teröristleri şebekesinin kolları FETÖ’nün kollarından daha uzundur dersek inanmayın. Onun bir tık altında diyelim öyleyse.

Peki, çözümün nedir, diye soracak olursanız, bilmiyorum diyeceğim. 112’lik bir vakayı görsem ne yaparım? Elbette ki 112’ye basarım… Ben de öyle yapıyorum. Acili çağırdım çünkü hükümetin olay mahalline intikal etmesinin lüzumiyeti ortadadır.  

Başlıktaki sorumuza dönecek olursak, “Hükümet Düşer mi?” Olay mahalline gelmezse evet, düşer.