KURBAĞA SENDROMU VE ELEKTRİK KOMPLİKASYONU
Kurbağa sendromunu veya teoremini biliyorsunuz. Bugün bu sendromu yorumlayacağız. Kısaca yine hatırlatalım; kurbağayı sıcak suyun içine koyarsanız termostatı beyne acil koduyla sinyal gönderir, sistemindeki program gereğince sistem, zıplayıp içinden hemen çıkma emrini verir o da gereğini yapar. Ama soğuk suyun içine koyup suyu yavaş yavaş ısıtırsanız, deniz kenarında güneşleniyor hissine kapılır, hiçbir şey fark etmez. Refleks mekanizması su kaçırır, çalışmaz, asayişi berkemal sanır, ta ki kaynayan suyun içinde vefat edene kadar.
Elektriğe yapılan zamlar noktasında benzer bir durum yaşıyoruz. Bize yavaş yavaş elektrik verildi. Bildiğiniz gibi volt, gerilimi ölçmek için kullanılan birimdir. Önce bize ayarında ve kararında düşük volt verildi. Hiç gerilmedik. Tepki vermedik. Voltaj arttırıldı, yine gerilmedik. Daha doğrusu gerilemiyorduk. Bize çok yavaş elektrik verildiği için kurbağalaştırılamayanları hariç tutarsak bu değişimi fark edemedik. Yavaş yavaş hissiyatımızı kaybettik, merkezi sinir sistemimiz hücreleriyle beraber yavaş yavaş devre dışı kaldı ve sinirlerimiz felç olduğu için gerilmez olduk. Kaç volt verilse de fark etmiyorduk artık. Gerilecek sinirlerimiz kalmamış, sinirlerimiz felç olmuştu. Nörolojik bir vaka ile karşı karşıyaydık artık.
Küçük dozdan başlanarak verilen dozlarda zamanla tepki ve algılama mekanizmasının felç olduğunu, bir şey yavaş yavaş değiştirildiğinde kimsenin bunun farkına varamayacağını anlatıyordu kurbağa teoremi. Artık yüksek gerilim verildiğinde bile ampulümüzü yakmıyor, patlatmıyordu.
Geçen hafta ve bu hafta ülkenin farklı yerlerinde zam şampiyonluk kupasını kaldıran elektrik faturalarını protesto eden gösteriler vardı. Bunlar kurbağalaştırılamayanlardı.
Kurbağanın kendi suyunda yavaş yavaş devre dışı kalması gibi bizler de kendi memleketimizde yavaş yavaş duyarsızlaşıyorduk. Toplum yine ikiye bölünüyordu. Kurbağalaştırdıklarınız ve kurbağalaştıramadıklarınız…
Ezcümle;
Sn. cumhurbaşkanı Cüneyt Özdemir’in söylemiyle şapkadan yeni bir şey çıkarmasa faturalar bu hükümetin başını yiyecektir.
Faturalara bir çare bulunmazsa Kemal Kılıçdaroğlu umut kaynağı olmasa da ilham kaynağı olacak ve herkes “Gidiyor gitmekte olan” sloganını benimseyecektir.
Sn. cumhurbaşkanı “Bizden önce mum vardı, gaz lambası vardı, bizden önce haliniz buydu” anlamında söylediği sözlerin geri tepmesi olacaktır. Geri tekmesinin de olabileceği ihtimal dâhilindedir.
Halk ülkenin çeşitli il ve ilçelerinde yaptığı protestolarla, düzenledikleri basın açıklamalarıyla bağıra bağıra hal diliyle; “Eski hâl muhal, ya yeni hâl veya izmihlal” demiştir. Duyuldu mu bilinmez! Bizim Odyometrimiz seçim sandığı olacaktır. Test sonuçları ancak oradan alınabilecektir.
Ne demiş eskiler; Dewâmul hâl minel muhâl yani mevcut halin devamı imkânsızdır. Ya siz değiştirirsiniz ya da başkası değiştirecektir.
Umarım hükümet elini soktuğu milletin cebinin de statik elektrik yüklü olduğunu, daha sade ifadeyle çarpılmadan ve de geç olmadan anlayacaktır.
Elektrik faturaları milletin canına tak etti diyeceğiz ama eksik olur. İnanınız artık imanına bile taalluk edebilecektir.
Geçen hafta elektrik faturamız bin 56 lira (1.056,40 ₺) geldi. Sesimiz çıktığına ve tepki gösterdiğimize göre biz de kurbağalaştıramadıklarınızdanız.
Araba devrilince yol gösteren çok, devrilmeden yol gösteren az olur, diye de bir not düşelim. Yoksa araba devrildi mi?