Bölünüyor muyuz?
Gelin beraber dünyanın bir röntgenini çekelim…
Bir zamanlar Roma İmparatorluğu vardı, Bizans İmparatorluğu vardı. Pers İmparatorluğu vardı. Osmanlı imparatorluğu vardı. İmparatorluğun, birçok milleti kendi egemenliği-şemsiyesi altında bulunduran yönetim biçimi olduğunu da belirtelim. Bu imparatorluklar birçok milleti tek çatı altında idare ediyordu, yönetiyordu. Tek çatı altına birçok millet…
Dünyanın büyük bölümüne hükmeden bu imparatorluklar arkalarından ibret alınacak eserler, izler bıraktılar.
Hayat devam ediyordu, insanlar çoğalıyordu, çoğalan insan beraberinde bazı sorunları da getiriyordu. İnsanların olduğu yerde sorunlar vardı, olacaktı. Çoğalan insanlar ve beraberinde getirdikleri çözülmeyen veya çözülemeyen sorunlar, imparatorlukların sonunu getiriyordu. O ihtişamlı, hiç yıkılmayacağı düşünülen imparatorluklar, tarih kitabının birer sayfası oldular. Kimisi üçüncü sayfa, kimisi beşinci sayfa, kimisi onuncu sayfa, kimisi yirmi üçüncü sayfa…
Bir-iki imparatorluktan müteşekkil dünya gün geçtikçe bölünüyordu. Tarih, ne sultanlıklar, ne hükümdarlıklar, ne padişahlıklar gördü…
Yakın tarihimizde SSCB(Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) diye güçlü bir organizasyon vardı. Onlar da tarihteki yerlerini aldılar. Yeni bir şekil aldı dünya. Tarih akıyordu, aktıkça da kendisine yeni yataklar buluyordu…
Azerbaycan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan, Özbekistan, Ermenistan, Gürcistan, Kazakistan gibi…
Yine yakın tarihimizde Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti diye bir yapı vardı. Oradan da birçok devlet tevellüt etti. Bosna-Hersek, Hırvatistan, Slovenya, Makedonya, Sırbistan, Karadağ ve Kosova…
Çocukluğumuzun en uzun kelimesi olan ve yine çocukluğumuzun popüler “Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” kelimesinin veya tekerlemesinin kaynağı Çekoslovakya diye bir ülke vardı. O da ikiye ayrıldı. Buradan da Çek Cumhuriyeti(Çekya) ve Slovakya diye iki ülke çıktı.
Bu vesile ile zamanla birçok şeyin değişmesi, yenilenmesi gibi en uzun kelimenin yerine “Afyonkarahisarlılaştırabildiklerimizdenmişsinizcesine” kelimesinin geçtiğini belirtelim.
Evet, tarih akıyordu, aktıkça da kendisine yeni yataklar buluyordu.
Daha düne kadar Sudan diye bir ülke vardı. Bugün ise, Kuzey Sudan ve Güney Sudan diye iki ülke…
Evet, tarih akıyordu, aktıkça da kendisine yeni yataklar buluyordu.
Yanı başımıza Irak’a da uğradı tarih… Orada kendisine “Kürdistan Bölgesel Yönetimi” diye bir yatak buldu.
Tarih, son sayfası olan kıyamete ulaşana dek akacak ve kendisine yeni yataklar bulacaktı.
İnanınız bütün bu dağılmaların ve kopmaların sebebi araştırılırsa, bunun bütün milletleri birbirlerine bağlayan adalet bağının gevşemesinden kaynaklandığı görülecektir. Adalet bağı gevşeyince, kopmalar ve savrulmalar başlıyordu. Milletleri birbirlerine adalet bağıyla bağlayan devletlerin adalet vitamini azalınca parmak iltihap tutuyordu. Et-tırnak birlikteliği sona eriyor, tırnak atıyordu…
Bölünmeler sonrasında da bütün imparatorlar, hükümdarlar, padişahlar, başkanlar Kayahan'ın "Bitti dünyam ziyan oldu ziyan. Ah bir anlasam nerede nerede yanlış yaptım. Allah’ım ben nerde yanlış yaptım? Allah’ım neydi günahım?” türküsünü söylüyordu.
Hücre bölünmelerine atfen, bölünme; büyüme ve gelişme için kaçınılmazdır, diyebilirsiniz. Şu var ki yeri gelir birleşme ve bütünleşme gelişmelerin ön ayağı olur…
Netice itibarıyla hücre bölünmesinde en önemli etken hücrenin boyutu iken; devletlerde işin adalet boyutu en önemli etkendir.