• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Suriye`de Esad rejimi ve Rusya`nın katliamları maalesef devam ediyor. Hemen hemen her gün farklı bir sivil yerleşim alanını bombalıyorlar. Bu; bazen bir hastane, bazen derme çatma bir pazar, bazen bir okul...

Şer ikilisinin son vukuatları bu kez İdlib`de bir okul ve çarşıyı bombalamak oldu. Bu saldırıda 22'si çocuk, 6'sı öğretmen 35 kişi hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden çocukların okul çantalarıyla cansız bir şekildeki görüntüleri gerçekten büyük bir acı, büyük bir dram ve yürek dağlıyor.

Rejime bağlı Tv`ye göre ‘teröristlere ait bölgeler hedef alındı` ve ‘teröristler etkisiz hale getirildi.` Terörist dedikleri okula giden 8-10 yaşındaki çocuklar!..

Dikkat ederseniz; haber bültenlerine düşen bu tür vahşet haberleri tüm insanlar hatta bizler için dahi o kadar sıradanlaştı ki önce bir anlık üzüntü ve acıma duygusu, belki birkaç gözyaşı sonra tekrar kaldığımız yerden devam edebiliyoruz hayata maalesef. Bu çok sıkıntılı bir durum gerçekten…

Son dönemlerde bu türden sivillere yönelik katliamları çok yaşar olduk. Gelişen ya da geliştirilen çevresel faktörlerin bu türden cinayetleri minimize etme etkisi de var elbette. Bölgenin karıştırılması, Daeş meselesi, Musul operasyonu, Rakka derken…

Ya da bu operasyonları kim ya da kimlerin yürüteceği gibi bölgenin yeniden dizaynı ile alakalı girişimler, Esad rejimi ve Rusya`nın genelde Suriye ve özelde ise Halep üzerindeki katliamlarını yoğunlaştırmasının üstünü örtüyor. 

Sivillere yönelik bu saldırıların birçok nedeni olmakla birlikte en önemli iki nedeni:

 Birincisi; Rusya sivilleri katlederek sahada rejim ve destekçisi milis güçlere karşı savaşan muhaliflerin direncini kırmaya çalışıyor. Çünkü bu siviller ya muhaliflerin eşleri çocukları ya akrabaları ya da her şeye rağmen topraklarını terk etmeyen rejime karşı muhaliflerin yanında duran insanlar…

Diğer yandan Rusya ve rejim, bu muhalifleri destekleyen garantör devletlerin muhaliflere verdikleri desteğin kesilmesi için bir kamuoyu baskısı oluşturmak istiyor, ellerini zayıflatmak istiyor.

İkincisi ise; küresel güçlerin devrede olacağı savaşın sonlanabileceği ihtimaline karşı oturulacak masada, başta rejim ve Rusya olmak üzere tüm taraflar, ellerinin güçlü olması için alan hâkimiyetini genişletmek istiyor. Bunun faturası da mazlum halka kesiliyor. Ölenler kadınlar ve masum çocuklar oluyor.

Savaşın gelinen aşaması itibariyle çıkmaza girmiş olan bu sorunun çözülmekten başka, savaşı sonlandırmaktan başka bir çözümü yoktur.

Çözüm için Amerika, Rusya ya da bunları sadece işi prosedürüne uydurma aracı olan kuruma, Birleşmiş Milletler`e, müracaat etmek boşa kürek çekmektir.

Mesela bu son çocuk katliamı saldırısını sözde kınayan Birleşmiş Milletler çocuk fonu UNICEF`in başkanı Anthony Lake`in bakın ne diyor; ‘Kasıtlı bir şekilde yapılmışsa, bu bir savaş suçudur.`

Peki, kasıtlı değilse ne olur? Sonuçta katledilenler çocuk… Ve o bölgenin sivil yerleşim alanları olduğunu rejim de Rusya da BM de çok iyi biliyor.

Birleşmiş Milletler`in yetkisiz yetkililerine Suriye`de gerçekleştirilen soykırım ve katliamlar gibi şunu da hatırlatmak gerekiyor; Tıpkı Afganistan ya da Irak`ta daimi üye Amerika`nın önce katlettiği sonra duyulması halinde özür dilediği bilindik bir durum değil mi? Bu türden vakıaları Birleşmiş Milletler geçmişten günümüze cılız kınamalarla geçiştirdiği gibi bu olayı da rahatça geçiştirebilir. Çünkü ağababalarının kaos ektiği İslam beldelerinde Müslümanlar birbirleriyle uğraştıkça, öğütüldükçe şer güçler için sorun yok.

Bu coğrafya için Amerika`nın başını çektiği batılı güçler ve Rusya`nın sunacağı bir öneri, arabuluculuk ya da fiili girişimle çözüm olmaz, olamaz. Savaşın devam ettiği tüm bölgelerin ilgili tarafları, gerek sahada olan unsurlar ve gerekse arka planda hareket eden güçler, insanlık için, bağlı bulundukları dinleri için, üzerinde yaşadıkları topraklar ve maslahatları için düşünce ırk ve mezhep farklılıklarını bir kenara bırakarak aklıselimle hareket etmek zorundadırlar. Bu savaşı sonlandırmak, ekmek gibi, su gibi hayatın devamını gerektiren insani bir zorunluluğa dönüşmüştür. Vicdan sahibi tüm insanlar bu sorunun muhatabıdır ve tüm İslam beldeleri savaşın sonlanması için üzerlerine düşen her neyse yapmalıdır.

Yasin ÖZ / Doğruhaber