• DOLAR 34.605
  • EURO 36.525
  • ALTIN 2920.618
  • ...

Bu dünya ticarethanesinde dolaşan insanoğlu boş yere yaratılmadığını anlayıp, Allaha kul Habibine ümmet olacak şekilde ,yaşantısını sürdürebilmesinin bir çok merhale ve engellerini aşıp “Cennetime Gir” hitabına mazhar olan kulların zümresine girmektir.İnsan oğlu var olduğu müddetçe Hak ve Batıl savaşları ebediyete kadar sürecektir.Hak ve Batıl savaşlarının diğer günümüzdeki adı ise Haçlı dır.Sonrası ise,kalleşçe kumpaslar ve Dinsiz menfi siyasi hesaplardır.Cumhuriyet döneminden bugüne Tarih sahifelerini karıştırıp bir göz attığımızda,karşılaştığımız bu husus,özellikle öne çıkmaktadır.Birinci inanç savaşı perdesi ardındındaki,adı farklı konularak,şer güçler tarafından kontrolü sağlanarak ( Basın yayın organlarına,Kitle iletişim araçlarına, Siyasi partilere,Milletimizin anane,giyim kuşam vs.) bu gibi bir çok duruma el atılıp,kalenin içten fethedilerek bu savaşın sürdürülmesidir.

İkinci bir husus ise, 15 Temmuz darbe girişimi mimarı,ve yandaşlarının Ülkemize yapmış olduğu tahribatlar ve mağdurlardır.Ülkemiz vatandaşlarının dini inançlarını,duygularını kendine malzeme olarak kullanan,dinsiz  örgüt mimarı FETÖ, ve arkasında bıraktıkları enkazda,binlerce gözü yaşlı,Dul,Yetim,ve halen tutuklu bulunan inançlı insanlardır.Yaklaşık otuz yıldan beridir,Doğu bölgesinin bir çok ilinde,özellikle Diyarbakır`da,bölge halkının Dini inançlarından taviz vermediği,ananelerine sadık kalındığı,saygı ve sevginin halen devam ettiği,bölgeyi ve bölge halkını seçerek,1990 ve 2000 Yılları arasında,inançlı insanlara,çeşitli senaryo ve kumpaslarla cezaevlerine attırarak,onları ve beraberindeki,eş,çocuk,anne ve babalarını da mahkum etmiştir.Bu alçakça pusu ve kumpas sonucu,mağdur olup,cezaevlerinde 15 ve 23 yılını tamamlayan,ve halen tutuklu bulunan,yetmezmiş gibi,birkaç yılda bir başka illere sevkleri yapılıp başka cezaevlerine gitmeleri sağlanmıştır.Yakınlarını da maddi ve manevi mağdur ettirmişlerdir.Görüş için,mağdur yakınlarını bazen,yarım gün bekletilip,sonra birkaç saat görüşme ile mağdur edilmişlerdir.Çoğu zaman Cezaevi yetkilileri tarafından kötü  muameleye tabi tutuldukları,ölümçül hastalık(Kanser) gibi hastalıklara tutulan mağdurları,tedavi amaçlı hastaneye götürülmemeleri gibi,bir çok hususa benzer durumları yaşatmalarını,İslami inanç ve kimliğe sahip olan mağdurlar bu durumu yaşamaktadırlar.Magdur mahkumlara sorulduğunda,Kur`an dersi aldığımızdan veya cami çıkışında beni alıp sorgulayıp işkence gördükten sonra ,gözüm kapalı olarak evrak imzalatıp cezaevine attılar.Bunu yaptırana sorarsak cezalı der.(ki sorma yetkinde yok) Ama FETÖ ve yandaşları çok iyi bilmelidir ki,Dinimiz islamın içini ve Müslüman halkımızın gögüsündeki imanı boşaltamazlar.

Müslüman şahsiyetlere sahip 28 Şubat mağdurları olanlar,halen cezaevlerinde tutuklu bulunmaktadırlar.15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sonrasında,tutuklu bulunan ,kayıtlı olarak 3390 yargı makamı(Savcı ve Hakim) bulunmaktadır.28 Şubat mağdurlarının dosyasında,tutuklu bulunan FETÖ cu savcı ve hakimlerinin kendi imzalarının bulunduğu,ve bu kumpasların delil teşkil ettiğinin apaçık bir delilidir.Binlerce mağdur Müslüman tutukluların,yeniden yargılanma yolunun açılması,geç kalınmış bir mağduriyetin giderilmesi söz konusudur.28 Şubat mağdurları,Yargıda ve tutuklu iken cezaevlerinde cüzamlı muamelesi görmüşlerdir. Mevcut olan Anayasanın acilen değiştirilip,vijdani bir hasasiyetle mağdurların,ivedi bir şekilde yeniden yargılanma yolunun açılıp,sebebiyet veren FETÖ yargıçlarının ise,şiddetli bir şekilde cezalandırılması gerekmektedir.Bilinmelidir ki mağdur olan aile ferd ve yakınları,15 Temmuz darbe girişimine muhalif olarak, Cumhurumuzdan gelen ilk emirle, sokaklara caddelere çıkan ve şehid verenlerdir.

Mağdur ailelerin dilinden dökülen içler acısı sözlerin,bazılarını söylemeden yapamıyacağım.Yaşlı bir teyzemiz şöyle der: oğlumu alıp götürdüklerinde ben çok şaşırmıştım ne suç işledi diye,oğlum bir karıncayı bile incitmezken,Camiye gidip Kur`an dersi alıp Kur`an okuyordu,okumayı orda öğrenmişti.Bunun yanında Efendimiz A.S.Hayatını öğreniyordu.Bu yüzden tutuklanıp cezaevine atıldı.Bunun suç olduğunu kabullenemiyorum.Aylarca ona ulaşamadık,sonunda cezaevinde olduğu haberi geldi.Dünyamız yıkılmıştı, Şimdi ise halen 18 yıldan beri cezaevinde.Saçlarına aklar düşmüş,gözlerinde gözlük,sırtı kamburlaşmış,görüş zamanı halen bizlere teselli veriyor üzülmeyin diye.Kardeşlerinin ikiside evlendi,şu an torun sahibiyim.Ama o bunların hiç birini göremedi.Bir hanım kardeşimiz ise şöyle diyor: Eşimle birkaç yıllık evliyken,iki çocuğumuz vardı.Çocuklarımla beraber diğer mağdur aileler gibi,bende cezaevlerinin yolunda kar kış demeden,görüş gününde yalnızlığını unutturmak ve çocuklarımın bir babasının olduğunu,boş yere buraya atıldığını anlatarak büyütüp evlendirdim.iki çocuğum da evlendi ve bende torun sahibi oldum.O halen cezaevinde.Bunların tadından mahrum bir şekilde eşime sadece haberini ulaştırabiliyordum.

Başka bir hanım kardeşimiz ise 20 yaşlarında,yürekleri dağlayan sözleri ile şöyle der : Ben doğduktan sonra,anlayacak yaşatayken babamı sorardım hep.Babamın yokluğunu iliklerime kadar yaşamışım.Bir gün çıkıp eve gelse,ona sarılıp,onu öpmek nasıl bir duygu olduğunu,onun hangi yemekleri sevi,hangi yemeği sevdiğini, neden hoşlanıp neye kızdığını,yürüyüşünü,oturup kalkması nasıldır diye hep merak ediyorum.Cumhur Başkanımızdan,Başbakanımızdan.Adalet bakanımızdan ve tüm yetkililerden rica ediyorum.Artık babasız ayrı kalmak çok dokunuyor bana.Tekrar yargılanmasını,suçsuz yere cezaevinde kalmasına artık dayanamıyorum.

Bir başka hanım kardeşimiz ise şöyle der: Ben üç aylık evliyken eşimi götürüp cezaevine attılar.O zaman eşime hamileydim.ikiz çocuklarımı eşimden yalnız doğurdum.çocuğumun biri felçli dünyaya gelmişti.Felçli yatalak olan Yahya oğlum,her seferinde babasını sorar,dili döndükçe gelmesini ister.Ben bu kadın halimle 23 yılımı eşimden uzak bir şekilde tamamlamış bulunuyorum.Ve halen cezaevinde Adalet bekliyorum der.Bir başka hanım kardeşimiz de şöyle der: bizler ise 20 yıldan beridir,çocuklarımızla beraber cezaevi yollarında il il dolaşmaktan perişan bir vaziyetteyiz.Artık eşimi görmeyi bile göze alamayacak kadar yorgun ve halsizim. Bunca yılların verdiği yorgunluk bizleri hem maddi ve hemde manevi yıprattı.Artık kelimeler bile yetersiz kalır çektiğim bu acılara.Adaletin ne zaman tecelli edeceğini bekliyorum der.

İçler acısı durumların yaşanmaması ve mağdur ailelere,gecikmiş bir adalet dahi olsa bile,mağduriyetlerinin acilen giderilmesi hususunda,bir çok Sivil Toplum Kuruluşlarının,koordineli bir şekilde, bu mağdurların sesi olmaya ve bu sürecin yürüyen bir süreç haline gelmesinin ,sağlanması noktasında,diğer siyasi partilerinde desteklemesi gerekir.

“ Halkın bozulmasını idarecilerin bozukluğuna, idarecilerin bozukluğunu da alimlerin fesadına bağlanır.” Bu fesad  merci  FETÖ nun ta kendisidir.Milletimiz dimdik ayakta,herhangi bir taarruza karşı maarruz kalmayacaktır.

Selam ve Dua ile

Recep Sarıağaç / Doğruhaber