• DOLAR 34.67
  • EURO 36.497
  • ALTIN 2949.941
  • ...

Zalimlere meyletmeyin, yoksa ateş size de dokunur…(Hud,113)                                                      

15 Temmuz gecesi şu memlekette yaşananlar, dıştan kuzu, kıtmir görünenlerin ne kadar vahşileşebileceğini gösterdi tüm topluma. Kurdu çoban zannedenlerin emanetlerinin nasıl zayi olduğu gün geçtikçe daha da açığa çıkıyor, malum.

Hangi cenahtan bakarsak bakalım ortada büyük bir zulüm, nifak ve gaflet yığınının olduğu aşikâr. Bu yığının zulüm cenahında bir gecede yüzlerce cana kıyılması, nifak cenahında nifakistan diyarından gelen emirlerle hareket eden karıncaya bile kıymayacak kadar yufka yürekli (!) hizmet erleri, gaflet cenahında da, bunların böyle olduğunu bilmiyorduk, diyerek halkın vicdanında kendilerine karşı oluşacak kır/zgınlığı engellemek amaçlı helallik dileme çabaları ve özürler… Bunlar da malum…

Peki, her şey malum mu bize gerçekten…

   Bahsini yaptığımız bu yığının üç tarafından da darbe yiyen kimseler var ki, onlara mustazaf adı verilmiş ta ezelden…

Yusufiler de kimler diyen İslami gazete yazarlarından tut, kahraman(!) hükümetin emir eri olmaya namzet, ırkçılık damarını kalbinin iman mahaline taktırmış çevreler için mustazaflar,  Yusufiler kelimesi ne ifade ediyor? Zindanda Yusuflar var derken, zindanda O pak nebiden şu dünya ömrü ile daha fazla kalan insanlardan bahsedildiğini bilen kaç insan var?

Hz. Yusuf Nebi`nin “ben nefsimi temize çıkarmıyorum” dediği gibi nefsin kötülüğü emrettiğinin bilincinde olup nefsinin değil de imanının bedelini ödeyen insanlar olduğunu söyleyebiliriz Yusufilerin. O iman ki günlerce işkencelere maruz kalmış yılmamış, aç susuz bitap düşmüş nefsine yenik düşmemiş. Evinden yuvasından koparılmış sabretmiş. Muhaceratler yaşamış ama davasını bırakmamış. Zindanda çocuğu olmuş, torunu olmuş. Annesi babası vefat etmiş son yolculuğunda bile yanında olamamış. Ve kendisi de zindanda rabbine kavuşmuş kimselerdir Yusufiler.

Davam İslam olduktan sonra değersiz dallara pervam yoktur sözünü zalimlerin yüzüne haykırmış, şeriat yolunda bir değil binler başım olsa fedadır sözünü yıllarca zindan duvarlarına ezberletmiş, Hz. Saidlerin erleridir Yusufiler.

Söz, bazen söyleyenle güzelleşir. Bazen de basit kelimeler söylenen kişi ile değer kazanır. İşte kelimelerin yetersiz kalacağı kişilerdir onlar. “Yürüyen Ku`ran`dı O(s.a.v) denilen bir peygamberin varisi olabilecek makama namzet olan, medrese-i yusufiyenin icazetli talebeleridir Yusufiler. Yusufidirler. Yusuftandırlar. Yusufturlar.

Sadece Yusuf değil… İmtihanları çetin bir sabır kahramanı Yakup`turlar. Bu kaçıncı bayram sensiz diye inleyen yavrularının, eşlerinin hasretinde birer Yakup`turlar. Kokularını müebbet yıllara inat her secdede aldıkları Yusuflarının gülistanında birer Yakup... Bizler sıcak yuvalarımızda belki bir duayı esirgerken onlardan, dört duvar arasındaki sabır erleri bize dualar ediyorlar. Belki de farkınız bu işte dedirtiyor geceleri açılan avuçlara icabet eden rahmet…

Onlar için neler söylenmez ki...

Ama asıl söz söyleyecek olanlar Yusufilerin ta kendileri. Söz onlarda olmalı artık. Onlar dışarıda olmalı artık.

Halktan özürler dilediniz, helallikler; ‘aldatıldık` diye… Peki aldanmayanlar, defalarca uyaranlar? Somut raporlarla gafletten sizi uyandırmaya çalışanlar? Uyanamadınız.

Fetöcülerin kumpası diye Balyozcuları salıverdiniz. Özür meyanında trilyonlarca tazminat. Peki, aynı FETÖ`cüler değil mi Müslüman insanlara kumpaslar kuran? Yusufilerin iddianamelerine bakarsanız mutlaka bir Kur`an, bir sünnet, bir İslam şiarı göreceksiniz. Bununla mahkûm edilmiş Müslümanları daha ne zamana kadar tutabileceksiniz? Peygamber sevdasının gönüllerden sokaklara taşmasının demokrasi uğruna olduğunu mu zannediyorsunuz? Bu sevdanın bir gün hala devam eden gaflet uykusundaki suratınıza bu iddianameleri çarpacağı günü bekleyin. Hak hukuk insaf çerçevesinde yeniden görülse şu davalar, belki bir kefaret olur aldanmışlığınıza. Ama mağduriyetlerin giderileceği sözüyle iktidara geldiğiniz başörtüsü meselesini bile pısırık tavırlarla ancak 10 yılda kıyıdan kenardan giderdiniz. Darbeci zihniyetin ayının yeğeni olarak öldüğü gibi siz de heva ve hevesinizin ve etrafınızı çevreleyen danışşeytanlarınızın kurbanları olarak bu dünyadan ayrılacaksınız.

Ve şimdi bir de binlerce başkasının hakkına gireni affediyorsunuz. Hakkınız olmadığı halde.

Yarın bu FETÖ`cülerden özür dileyip tazminat vermeyeceğinizin ve onları salıvermeyeceğinizin garantisi var mı? 

 Onlardan mahkeme-i kübrada davacı olacağınızı söylüyorsunuz. Ama hesabını belki de birlikte vereceğiniz birçok şey var. Ama bilin ki bunların en büyüğü bu zalimlerin yıllardır mustazaf Müslümanlara çektirdiği sıkıntıların vebal yüküdür. Yavrularına hasret bu dünyadan göçen annelerin, babasız evlatsız kırktan fazla bayram geçiren ailelerin ahından korkun! Tertemiz Müslümanları mahkûm eden kumpasçıların hepsini tutukladınız. Peki, daha neyi bekliyorsunuz? Allah`tan korkun. O Şedidul İkab`tır. Zuntikamdır.