Geçmişe Özlem; Modern Dünyada Neleri Kaybettik?
Son zamanlarda en çok duyduğunuz “eskiden böyle miydi” diye başlayan ve geçmiş yaşanmışlıklara duyulan özlemi anlatan cümleler ne kadar da çoğaldı. Bu özlem sadece geçmiş zamana mı yoksa birlikte yaşadığımız ve toplum olarak yerlerini dolduramadığımız büyüklerimiz ve kanaat önderlerine mi ya da birçok anımızı birlikte yaşadığımız aile bireylerimiz ve arkadaşlarımıza mı?
Geçmişte, yetişkinler genellikle hem bilgi hem de deneyim bakımından gençler için rol modellerdi. Modern dünyada ise bireyselleşme, teknolojik gelişmeler ve hızlı yaşam tarzı, bu tür bire bir rol model ilişkilerini sınırlamış olabilir mi? Bana ve pek çok kişiye göre cevap evet. İşte geçmişe duyulan özlemin birkaç temel nedeni:
Eskiden, toplumsal değerler ve normlar, bireylerin belirli bir yetişkinlik seviyesine ulaşmalarını gerektirirdi. Okul okuyan, gurbete giden, askerlik yapan, evlenen ve belirli bir yaşa gelmiş kişilere toplum olarak bir olgunluk seviyesi yüklenirdi. Bugün ise bireysellik ve bağımsızlık ön planda olduğu için bu değerler hızla azalmaya başladı. Bu değişim, bazı insanların güvenlik ve rehberlik sağlayan eski normlara özlem duymalarına neden olabilir.
Modern dünyada bilgiye erişim kolaylaşmış olabilir, ancak bu bilgiyle ne yapacağımız konusunda rehberlik ve tecrübe eksikliği hissedilir bir şekilde ortaya çıkmıştır. Birçoğumuz farkında olmasak da geçmişteki yetişkinler, arkasından gelen gençlere bilgelik ve rehberlik sunan önemli figürlerdi. Şimdilerde ise gençlerin birçoğu kötülüğü ve bencilliği topluma pozitif hiçbir katkısı olmayan ve kendisini yetiştiremeyen sözüm ona büyüklerinden görüyor.
Eskiden manevi ve ahlaki rehberlik sağlayan bireyler ve kurumlar daha çok etkiliydi. Modern dünyada ise bu tür rehberliklere çeşitli dünyevi kaygılardan dolayı daha az ihtiyaç duyulduğu düşünülebilir, ancak bu tür rehberliklerin eksikliği günümüzde bile bu kadar hissedilir dereceye geldiyse ve toplumdaki bireysellik bu şekilde artarak devam edecek olursa, yakın bir gelecekte sancılı bir süreç hepimizi bekliyor olacaktır.
Toparlayacak olursak geçmişe duyulan özlem sadece eski zamanlara değil, aynı zamanda o zamanlardaki samimi insanlara, içten duygulara, toplumsal değerlere ve bireysel rehberliğe duyulan ihtiyaçtan kaynaklanıyor olabilir. Teknoloji ve eğitim bize büyük avantajlar sağlasa da insani ilişkilerin, bilgelik ve tecrübe dolu rehberliğin yerini tam anlamıyla dolduramaz.
Modern dünyada kaybettiğimiz değerleri ve ilişkileri geri kazanmak, hem bireysel hem de toplumsal anlamda önemli bir adım olabilir. Geçmişten ilham alarak, bugünümüzü ve geleceğimizi daha anlamlı ve yaşanılabilir kılmak için Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin şu sözünü hayatımıza tatbik etmemiz yeterli olurdu. “Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki bütün vaktini ona harcıyorsun?”
HASAN HAYRİ ÖZKAN