• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Allah’ın selamıyla..

Hamd O’na, salat ve selam O’nun kutlu elçisinin üzerine olsun..

Ebu Hureyre’den nakledilen bir rivayet üzerinde konuşalım bugün sizlerle.. Öyle ya alimler hadis alimlerini yani muhaddisleri eczacıya benzetirler.. Hastalığına şifa isteyen onlardan her türlü ilacı bulabilirler diye.. Allah Rasulü’nün hadislerinin her biri o halde bir ilaç gibi şifadır mü’mine.. Hastalığına ve ihtiyacına göre.. Yeter ki ruhunda, kalbinde, niyetinde olan hastalığın farkında olsun.. Yeter ki hastalığına şifa gelecek o mübarek ağızdan çıkan -ki o ağızdan hak dışında bir şey çıkmamıştır- sözü duyabilsin, görebilsin, işitebilsin.. Tabi siz de çok iyi biliyorsunuz ki duymak, işitmek ve görmek için sadece bedende bulunan kulaklar ve gözler yetmez çoğu zaman.. Bu yüzdendir ki Cenab-ı Allah kalp gözünden bahseder kelamların en güzelinde...  (Araf 179). Kişinin şifa bulabilmesi kalp kulağıyla işitebilmesinde, kavrayabilmesinde o halde.. Kişinin şifa bulması kalp gözüyle bakabilmesinde, görebilmesinde..

Gelelim sizlerle konuşalım dediğim rivayete.. Kulak verelim, alalım payımıza düşen hisseyi.. Bakalım hangi hastalığımıza şifa olacak dört elle sarılırsak içerdiği manaya.. Şöyle buyurmakta Efendimiz (a.s.): ‘‘Bir kişinin kalbinde aynı anda iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz’’ (Ahmed b. Hanbel, Müsned).

Ne demekte bize bu hadis? Hangi noktayı vurgulamakta altını çize çize? İnsanı yaratanın elçisi, insanı tanımlamakta bize.. Buna göre bir insan ya mü’mindir ya kafir... Ortası yok, kalbini yoklayacak insan imanı duruyor mu taptaze yerinde.. Duruyorsa kalbinde iman, yansıyor mu bu iman duruşuna? Kimin yanında duruyor, yaşayışıyla kime benziyor, yaptıkları iman süzgecinden geçen davranışlar mı? Bir kalpte aynı anda iki şey barınmaz, hele hele iman ve küfür asla bir araya gelmez.. 

Doğruluk ve yalancılık hemen arkasından.. Bu ikisinin de ortası yok.. O halde dönüp bakalım kendimize doğrulardan mı yalancılardan mıyız diye..Doğruların tarafında mı yalancılardan taraf mı? Nasıl ki doğruluk ve yalancılık aynı kalpte bir araya gelmiyorsa, bilelim ki iman ve yalancılık da bir araya gelmez.. Nitekim Allah Rasulü (a.s.) sahabilerin kendisine Müslüman şunu şunu yapabilir mi diye sordukları bazı şeylere evet derken ‘Peki Müslüman yalan söyler mi?’’ sorusuna gelince hemen doğrulup ‘‘Asla!’’ diye cevap vermiştir. Aman dikkat.. Eskisinden daha kolay zannımca yalan söylemek, yalancılardan olmak.. Yalancıların yanında durmak, bazen hiç farketmeden.. Favladığınız bir twetle mesela, beğendiğiniz bir haberle.. Bir tuşla bazen hele hele yalan üzerine kurulu olan bir sosyal medya ağıyla karşı karşıyayken.. O halde Müslüman veya vicdan sahibi olan bir insan biraz da uyanık olmalı, doğruyu yalandan ayırt edebilmeli, bunun gayreti içinde olmalı..

Hıyanet ve emanet.. Bir kalpte bu ikisi de barınmaz aynı anda buyurmakta Allah Rasulü (a.s.).. Kalplerin hıyaneti, gözlerin hıyaneti.. Kötü niyetler.. Emanete sahip çıkmama, çıkamama.. Belki de emanetin bilincinde olmama.. Bugünkü ümmet coğrafyasına bakıldığında en büyük dertlerimizden biri.. Şifa bulmamız gereken belki de en acilinden.. 

Emanet nedir sizce? 

Gazze, Kudüs?

Adını öğrenebildiğimiz  üç yaşındaki Rim, hayattan koparılmış, dedesinin kucağında? Peki ya bilmediklerimiz, farkında olmadıklarımız, unuttuklarımız?

Emanet nedir sizce?

MERVE FİDAN