Utanmıyorsan istediğini yap!
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketiyle..
Hz. Peygamber’in asırlar öncesinden hem kendi dönemine hem de o günden bugüne kadar her asra ve zamana ve hatta bizden sonra da kıyamete kadar gelecek olan tüm insanlara ışık tutan cevamiü’l-kelim (az söz ile çok mana içeren) türünden rivayet edilmiş hadislerinden birinde şöyle buyurur Efendimiz (aleyhisselatü vesselam):
‘‘İnsanlık, ilk günden beri bütün peygamberlerin üzerinde ittifak ettikleri bir söz bilir: Şayet utanmıyorsan, dilediğini yap!’’
Bu rivayette insanlığın doğasında, fıtratında olan temel ahlaki erdemlerden birine yani ‘haya’ kavramına değinmiştir Hz. Peygamber. Ve bu hayâ duygusu sonradan ortaya çıkan yeni bir şey değil ilk yaratılıştan itibaren insanlığın atası Hz. Adem ile ortaya çıkan bir erdemdir. Kur’an-ı Kerim avret yerleri işledikleri günah sebebiyle ortaya çıkan Hz. Adem ve Havva’nın cennet ağaçlarının yaprakları ile örtünmeye çalışmalarından bahsederken işte bu haya duygusuna vurgu yapmaktadır (Taha, 121). Şuayb (aleyhisselam)’ın kızlarından birinin Hz. Musa’yı çağırmak için yaptığı yürüyüş yine Kur’an’ın ifadesiyle hayâ üzere yapılan bir yürüyüştür (Kasas, 25).
Toplumlarda erdemli insanlarda görülen utanma ve hayâ duygusu, insanı haramlardan alıkoymakta; kötü ve çirkin görülen davranışlardan alıkoymaktadır. Hayâ, sahibini erdemli ve ahlaklı yaparken, içerisinde bulunduğu davranışı güzelleştirmekte bulunduğu her söz, davranış ve fiile zerafet katmaktadır. Bununla beraber bu duygunun kişinin hakkını elde etmekten alıkoyan bir çekingenliğe dönüşmemesi ise elzemdir.
Günümüz toplumunda sosyal medyanın özellikle de gençler tarafından bilinçsizce ve gelişigüzel kullanımı, şer odaklarının hemen her fırsatta çirkinliği, iffetsizliği ve hayâsızlığı yayma çabaları, insanımızı, ailelerimizi ve nihayetinde tüm toplumu sonradan tamir edilmesi çok zor olan tehlikelerle karşı karşıya getirmiş durumdadır. Bu tür şer odaklarının hayâsızlığı meşrulaştırma çabalarını gün geçtikçe daha da artırdıkları sözüm ona olimpiyat oyunlarının açılışlarında kendini bir kere daha göstermiştir. İnanç, ahlak ve değerlerin ayaklar altına alındığı görüntülerde fıtratı tahrip eden sapkın anlayışların arkasında nasıl bir gücün ve finans kaynağının bulunduğu bir kez daha aşikar olmuştur.
Bütün bu yaşananların karşısında Müslüman bireye ve gence düşen hayanın Hz. Peygamber’in ifadesiyle imandan bir parça olduğunu unutmamasıdır. Hayâ, iffet, namus gibi kavramlarımız şu zamanda dört elle sarılmamız gereken hazinelerimizdir. Eline, diline ve beline sahip çıkmayı içeren edep ailelerimizde yeniden baş tacı edilmelidir. Ve... Allah’tan hidayet, takva ve (gönül) zenginliğinin yanında iffeti de isteyen Hz. Peygamber’in ümmeti olduğumuz unutulmamalıdır.