• DOLAR 34.484
  • EURO 36.421
  • ALTIN 2956.886
  • ...

Keşfedilen hazine: Otobiyografi

Aşağıda Program’daki otobiyografiyle ilgili açıklama ve yönergeleri bulacaksınız. Öncelikle otobiyografinin Dilin Zenginliği temasında ele alındığını belirtelim. Yani Program’a göre otobiyografi, dilin zenginliğini yansıtan bir metindir. Amaç dilin zenginliğini görmek/kavramaktır. Enteresan bir zihin yapısı.

Bir yerde “Metin okunduktan sonra şiirin edebiyata ait bir tür olduğu söylenir.” (s. 36) tarzında son derece gerekli (!) bir not düşen programcıların otobiyografi üzerine açıklamaları şöyle:

“Dinleme becerisinin geliştirilmesinde içerik olarak otobiyografi türü seçilmiştir. Öğrenci­lerin otobiyografi türündeki bir metne yazarın üslup özelliklerinin ve söz varlığının nasıl yansıyabileceğini fark edebilmesi de amaçlanır.” (s.99)

“Yazma becerisinin geliştirilmesinde öğrenciler, kendi yaşamlarına odaklanacak ve otobi­yografilerini oluşturup yazılı bir üretim gerçekleştirecektir. Öğrencilerden temanın doğa­sına uygun bir biçimde, otobiyografilerini kendi üslup özellikleriyle zenginleştirerek yaz­maları istenir.” (s.99)

“Öğrencilere otobiyografilerini oluşturmaya yönelik bir performans görevi verilebilir.” (s.100)) 

“Öğrenciler otobiyografilerini oluşturmaya yönelik performans görevi hazırlayabilir.” (s.100)

“Daha sonra otobiyografi türünün özelliklerini taşıyan çok modlu bir metin dinletilir/izletilir.” (s.101)

“Öğrencilerin otobiyografilerini hazırla­malarına yönelik yazma çalışması yapılır.” (s.101)

“Öğrencilere üslupla ilişkili bir otobiyografi metni dinletilir/izletilir (SDB2.1, D7). Otobiyog­rafi metninin edebiyat alanında tanınmış bir kişiye ait olmasına özen gösterilir. Öğrenci­ler tarafından otobiyografi metnini tahlil etmek için kendilerine en uygun dinleme/izleme stratejileri belirlenir (SDB1.2). Dinleme/izleme sürecinin amacına uygun şekilde yönetile­bilmesi için gözlem formları oluşturulur.” (s.104)

“Öğrencilerin öğretici metinlerle ilgili ön bilgilerini işe koşarak otobiyografi türünün genel özellikleriyle ilgili görüş oluşturması sağlanır. Otobiyografide geçen anlamı bilinmeyen kelimeler bağlamdan hareketle tahmin edilir. Öğrencilerden, izledikleri/dinledikleri otobi­yografiden hareketle otobiyografi metinlerinin nasıl düzenlenebileceğiyle ilgili çıkarımları­nı listelemesi istenir (SDB3.3, OB.1). Dinlenen/izlenen otobiyografi, daha önceki temalar­da tahlil edilen öğretici metinlerle karşılaştırılarak ayırt edici özelliklerinin gösterildiği bir bilgi haritası oluşturulur (SDB1.2). Dinlenen/izlenen otobiyografi metninin üslubunu oluş­turan söz varlığı metindeki işlevlerine göre sınıflandırılır. Söz varlığı unsurlarının metnin üslubuna katkılarına yönelik gerekçeli görüşler bildirilir (SDB3.3).” (s.104) 

“Otobiyografide kullanılan anlatım biçimi, yöntem ve teknikleri açık uçlu sorularla belirlenir. Kullanılan anlatım biçimleri, yöntem ve teknikleri ile metnin üslubu arasında neden sonuç ilişkisi kurularak bunlar arasındaki etkileşim ortaya konur. Çalışma kâğıdı ile değerlendir­me yapılır.” (s.104) 

“Dinlenen/izlenen otobiyografide sorulan sorularla ilgili eleştiriler gerekçelendirilerek ifade edilir (SDB3.3). Otobiyografi metninin üslubuyla ilgili değerlendirme yapılır (E3.10). Metne, otobiyografi metninin bağlamına uygun sorular eklenerek bunların öğrenciler tarafından kendi yorumları ve değerlendirmeleri çerçevesinde cevaplanması istenir. Etkinlik, öz de­ğerlendirme formu ile değerlendirilir (SDB2.1, E3.11, E3.3, E3.8).” (s.104) 

“Öğrencilere otobiyografilerini yazmaları için bir performans görevi verilir ve yazma bece­rileri işe koşulur (D3).” (s.104)

“Öğrencilerden otobiyografilerini yazmaları istenir (D7). Otobiyografi yazımıyla ilgili temel bilgiler beyin fırtınası yöntemiyle ortaya konur (SDB2.1). Belirlenen yazma amacı doğrul­tusunda uygun yazma yöntem ve stratejileri belirlenir. Yazma sürecinin tüm aşamalarının başarılı bir şekilde işe koşulması için kontrol listesi hazırlanır. Bu liste ile öğrencilerin yaz­ma sürecini nasıl yönettiğiyle ilgili değerlendirmeler yapılır (E2.2, D16).” (s.104) 

“Otobiyografi oluştururken yazmayla ilgili daha önce edinilen bilgi ve beceriler işe koşulur.” (s.104) 

“Yazılan otobiyografi oku­nur, değerlendirilir ve gerekli düzeltmeler yapılır. Oluşturulan otobiyografiyi zenginleş­tirmek için görsel ögelerden yararlanılır. Öğrenciler görsellere dijital araçlar kullanarak ulaşabilir (OB2).” (s.105)

“Belirlenen amaca yönelik otobiyografi oluşturulurken uygun söz varlığı seçmeye ve dil ya­pılarını doğru kullanmaya, bağdaşıklık ögelerine, yazım ve noktalama kurallarına uymaya özen gösterilir (D19). Hazırlanan otobiyografide anlatım bozuklukları varsa tespit edilir, bunların sebepleri tartışılır, anlatımı düzeltmek için ne yapılması gerektiği belirlenir (D3).” (s.105)

“Yazılacak otobiyografi türüne ve yazma amacına göre farklı anlatım biçimleri ve düşün­ceyi geliştirme yolları kullanılır, verilmek istenen iletiler açık veya örtük şekilde ifade edilir (E3.11).” (s.105)  

Türk diline, edebiyatına, tarihine, kültürüne sırt çeviren bir program

Bu ülkede yaklaşık yüz yıldır Türk dili ve edebiyatı dersi gören herkesin belleğinde “İslamlıktan önce”, “İslam etkisinde”, “Batı etkisinde” ifadeleri vardır. Yeni programda artık böyle arkaik (!) sınıflandırmalar yok.

225 sayfalık programda ne İslam ne Batı sözcüğü geçiyor. Dolayısıyla İslamlıktan önce, İslamiyet etkisinde, Batı etkisinde ifadeleri de yok.

Daha 5 yıl önce hazırlanan ve bu yeni programla kademeli olarak yürürlükten kaldırılacak programda “toplumcu, toplumcu gerçekçi, bireyin iç dünyasını esas alan, Garip, Garip dışında yeniliği sürdüren, II. Yeni, II. Yeni sonrası toplumcu gerçekçi, dinî değerleri, geleneğe duyarlığı ve metafizik anlayışı öne çıkaran, modernizm, postmodernizm…” gibi onlarca kategori oluşturan programcılar, bunların tamamını bertaraf etmişler. Hiçbiri yeni programda yok.

Bir önceki programda 24 kez kullanılan “akım” sözcüğü yeni programda geçmiyor. Sözcüğü bir tarafa bırakalım; akımların adları da (realizm, romantizm vb. ) anılmıyor.

Program’da “mâni” sözcüğü de geçmiyor. Mânisiz bir Türk edebiyatı… Ne oldu da bir önceki programda çeşitlerine varıncaya kadar ele alınan mâni bu programda kendine yer bulamadı.

Program’da Yunus Emre dışında (“Yunus Emre’den bir şiir alınır.” deniyor.) hiçbir Türk şair ve yazarının adı geçmiyor. Fenafilmetin olmuş, kargadan başka kuş tanımamışlar.  

Program’da hiç geçmeyen bazı sözcükleri yukarıda ayrı bir bölümde verdiğim için fazla uzatmayayım. Kısaca şunu söylemek isterim: Türk dilinin, edebiyatının, kültürünün temel kavram ve kişilerini dışarıda bırakan böyle bir program görülmedi.

Acaba ne/hangisi?

Röportaja hazırlık sınıfı 1. tema, 9. sınıf 1. tema ve 12. sınıf 4. temada; mülakata ise 11. sınıf 3. tema ve 12. sınıf 4. temada yer verilmiş.

Röportaj, günümüzde mülakat ile eş anlamlı kullanılsa da MEB programlarında mülakattan ayrı bir tür olarak ele alınmıştır. Bir önceki programda da röportaj ve mülakat türleri ayrı türler olarak ele alınmıştı.

Aşağıdaki alıntılar bir önceki (2018) programda ve ders kitaplarında yer alan açıklamalardan:

“Röportaj: Konusu bir soruşturma, araştırma olan gazete veya dergi yazısı.” (Ders kitabı)

“Mülakatta bir kişiyi sorulara verdiği cevaplarla tanıtmak amaçlanır. Röportajda ise bir olayı sorgulamak, bir gerçeği ortaya koymak suretiyle kamuoyunu aydınlatmak amaçlanır.” (Ders kitabı)

“Örnek metinlerden hareketle mülakat ve röportajın farklarına değinilir.” (2015 Program/s. 56)

Görüldüğü gibi röportaj ve mülakat farklı türlerdir. Yeni programda röportaj ve mülakat ayrı olarak ele alınmış fakat röportajdan bahsederken mülakatın özellikleri ortaya konmuş, aynı şeylermiş gibi sunulmuştur. 9. sınıf 1. temada, röportajdan söz edilirken “sanatçıyla yapılan” notu düşülmüş. “Röportaj yapmak” ifadesi bile röportajın tanımına aykırıdır. Mülakat yapılır, röportaj hazırlanır/yazılır.

Programdaki “Öğrencilere dinleme/izleme metninde soruların içeriği, cevaplama yöntemi, röportajı ya­pan kişinin konuya hâkimiyeti, röportaj sırasında kullanılan beden dili gibi durumlara yö­nelik kısa cevaplı sorular sorulabilir.” (s. 37) ifadesinden kastedilenin röportaj değil, mülaklat olduğu açıktır.

“Sanat, sanatçı, estetik, dil, edebî tür vb. konular üzerine hazırlanmış röportaj/mülakat ile öğrencilere dinleme/izleme çalışması yaptırılır.” (s. 37)  açıklamasında da “röportaj/mülakat” denerek bunların aynı şey olduğu kabul edilmiş oluyor.

Programı yazan kişi/kişilerin zihinlerinin bulanık olduğu görülüyor.

Peki peki anladık

Öğretim programları, bir dersin ana güzergâhlarını vermeli; o dersin ana yasası gibi olmalı. Yeni program; temel olan hiçbir şeyi vermezken öğretmene bırakılacak alanları anlamsız tekrarlarla doldurmakta son derece mahir. Sonunda “Peki peki anladık.” dedirtiyor insana.

Aşağıdaki alıntıları okunursa ne demek istediğimiz anlaşılacaktır.

“Konuşma becerileri kapsamında öğrencilerden ileride yapmak istedikleri meslekleri belirlemeleri, bu meslekler hakkında farklı kişilerle röportaj yapmaları ve bunu sınıfta sun­maları beklenir. Yazma becerileri çerçevesinde ise öğrencilerden hayallerindeki mesleği tanıttıkları bir metin oluşturmaları istenir.” (s. 216)

“Konuşma becerilerinin geliştirilmesinde öğrencilerin okudukları ve çözümledikleri metin­leri hayallerindeki meslekle ilişkilendirerek gelecekte yapmak istedikleri meslekleri belir­lemeleri ve bu meslekler hakkında farklı kişilerle röportaj yapmaları istenir. Bu doğrultuda hazırladıkları röportajları sunmaya yönelik öğrencilere bir performans görevi verilir.”  (s. 218)

“Dinlenen/izlenen metinden hareketle öğrencilerin hayallerindeki mesleğe yönelik farklı kişilerle röportaj yaparak bunu sınıfta sunmaya yönelik performans görevi verilir.” (s. 219)

“Konuşma becerileri kapsamında öğren­cilerden ileride yapmak istedikleri meslekleri belirlemeleri, bu meslekler hakkında farklı kişilerle röportaj yapmaları ve bunu sınıfta sunmaları beklenir.” (s. 220)

“Gelecekte yapmak istedikleri meslekleri belirlemeleri ve bu meslekler hakkında farklı kişilerle röportaj yapmaları istenir. Bu doğrultuda hazırladık­ları röportajları sunmaya yönelik öğrencilere bir performans görevi verilir.” (s. 222)

Derinlerde

Ana/temel olan hiçbir şey Program’da yer almazken anlamsız/gereksiz söz tekrarları arasında boğulmuşlar.  Hazırlık sınıfında “3. Tema” demeleri gerekirken  “3. Ünite” demişler. 9. sınıf 4. temada roman, eleştiri ve otobiyografi türlerinden metinler alınırken tema ile ilgili açıklamaların bir yerinde “Bu temada dilin zenginliğini yansıtan roman, eleştiri ve mülakat türlerinden metinler derinlemesine tahlil edilir.” (s. 101) deniyor. Temada mülakatla ilgili başka bir açıklama yok. Derinlere inince karıştırmış olmalılar. Hem öğrenciye bir mülakatı neden derinlemesine tahlil ettiriyorlar doğrusu ben anlayamadım.

Son söz ve öneriler

  1. Söz konusu Türk Dili ve Edebiyatı Programı kesinlikle uygulamaya konmamalıdır. Uygulamaya konması hâlinde telafisi zor olumsuz neticeleri olacaktır.
  2. Programın uygulanabilirliği yoktur. Hiçbir öğretmen bu programı uygulayamaz. Aslında ortada bir program da yoktur.
  3. Bir önceki program yeni formata aktarılarak 9. sınıflar için 2024-2025 öğretim yılı savuşturulabilir. Bu arada programın tamamı yeniden düzenlenebilir.

Neşet GÜNEL

(Emekli Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni)