• DOLAR 34.65
  • EURO 36.478
  • ALTIN 2933.826
  • ...

Abdullah Erdi

İki ayı aşkındır seçim atmosferine girmiş memleketimizde birileri çok rahatsız olacak ki ülkenin birinci partisi HÜDA PAR’mışçasına sağdan soldan birçok güruh tarafından kriminalize etme çabalarına tanık olmaktayız.

HÜDA PAR, demokratından liberaline, faşizan bakışlısından sosyalist geçinenlere kadar sanki fikir birlikteliği yapmışçasına gerek sözlü gerek fiili şekilde saldırılara maruz kalmakta.

Girmiş olduğu geçmiş seçimlerde çok az oy almasına rağmen bu tutum ve davranışları sergilemeleri aslında HÜDA PAR’dan çok çekindiklerini, gelecekte parlayan yıldız olabileceğini bir dip dalganın oraya doğru kanalize olabileceği korkularından olsa gerek.

Geçen gün bir ortamda otururken bir gencin sorduğu soru aynen şöyleydi: Abi bu HÜDA PAR’ın aldığı oyu merak ettim. Google amcadan baktım %0,5 oy almış, demek ki bunlar %10 oy alsa o zaman vay hallerine demek.

Sonradan ekledi “meyve veren ağaç taşlanır” dedim kendi kendime ve HÜDA PAR’a karşı bir sempati oluştu bende. Parti programını okudum, bu sempati bende katmerlendi, tam da aradığım adres burasıymış dedi.

Yıllardan beri hep başka ağızlardan tanıdıkları bu camianın ilk defa kendilerini kendi ağızlarıyla anlatma fırsatı doğmuş oluyordu aslında.

İnsanlar bir HÜDA PAR’lı yetkiliyi ekranlarda görünce televizyonun sesini yükseltiyor artık daha iyi duyabilmek için.

Dinledikçe dinleyesi geliyor insanın, teveccüh artıyor, albenisi de artıyor HÜDA PAR’IN.

Bir de gazeteciliği çamur at izi kalsıncıları ve başkalarını nötralize etme çabasından ibaret olduğunu zanneden jurnalci müsveddelerin yüzlerini görüyoruz maalesef.

En çetrefilli en tırtıllı soruları sormalarına rağmen HÜDA PAR yetkililerinin nükteli ve mutedil cevapları karşısında hayretleri yüzlerine yansımakta adeta.

En tabii hakkıdır gazetecinin soru sorması, hangi soru olursa olsun.

Lakin birilerinin boş kaleye gol at dercesine sordukları soruları görünce insanın gazetecilik mesleğine karşı güven duyguları zedeleniyor.

Kendinden olana demokrat başkasına gelince ejderha kesilip…

Birilerine enternasyonal insan hakları savunucusu diğerine bukalemunca tavırlar…

Candaşına çağdaş, ilerici öbürüne gerici yobaz diyenler…

Kendi mahallesinden olana aydın, entelektüel; kendisi gibi düşünmeyene çağ dışı yaftası vurmaya çalışan kendini beğenmiş simalar görüyoruz ekranlarda.

Bu hezeyanlar tutmuyor artık halkın nezdinde.

Lafla peynir gemisi yürümüyor maalesef.

Kendi nefsinize istediğiniz şeyi başkasına da isteyebildiğiniz zaman erdeme, kemale ulaşabilirsiniz.

HÜDA PAR’lı yetkililer, ayrıştırıcı dil kullanmadan mayası İslam olan söylemlerle birleştirici bir üslupla, sevgi ve muhabbet dolu lisanlarıyla Anadolu insanının yüreğine su serpiveriyor özlemle bekleyen gönüllere.

Tabii ki “zahmetsiz rahmet olmaz”

Hak yolda olanın düşmanı da çok olur diyor ya Hayime Hatun.

Hür davaları uğruna hayatın en şedit zorluklarına, cefalarına gülümsemiş idealleri uğruna serden geçmiş yürekleri galeyana getirebileceklerini mi zannediyorlar ufak tefek ayak oyunlarıyla.

Sabrımızı zorlasanız yine karşınızda sabır.

Kula kulluğa değil Allah’a kulluğa çağıranlara selam olsun.