Deprem: Kontrol kaybı, kabul ve hayata devam
Bu kış mevsiminde bir deprem afetiyle karşılaştık. Hem de ülkemizin birçok ilinde ölümlere, yaralanmalara, kayıplara, acılara ve zorluklara neden oldu ve etkisini komşu ülkelerde de gösterdi. Depremde vefat edenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar ve yakınlarına sabır ve metanet diliyoruz.
En başta şunu belirtelim: Deprem, bizim kontrolümüz dışında gerçekleşen ve gücümüzü aşan bir olaydır. Öncesinden tahmin edilme ihtimali olsa bile deprem esnasında çoğu zaman panik ve korku nedeniyle bir şey yapamaz duruma gelebiliyoruz. Çünkü kontrolsüzlüğün ve insan acizliğinin söz konusu olduğu bir durumdan bahsediyoruz.
Yine de savaş gibi insan eliyle gerçekleşen olaylardan farklı olarak depremin kendisi doğal bir afettir. Savaş, istismar ve pandemi durumlarında, insan insandan kaçıp uzak durmak zorunda kalırken depremde ise insan insana yakın olmak ister. Deprem süreci, insanın insana ihtiyaç duyduğu en zor zamanlardandır. Bu yüzden insanların böyle bir zamanda birlik olması, yardım ve destek amaçlı çalışmalar yürütmesi çok önemlidir.
Önce depremin olası ve doğal etkilerine bakalım.
Deprem süreci bizde şok etkisi, aşırı endişe ve büyük bir korkuya neden olabilir. İlk sarsıntı geçtikten sonra bile depremle ilgili her konuşma, her görüntü veya ufak artçı sarsıntılar dahi bizdeki aşırı kaygıyı, korkuyu ve belirsizliği arttırabilir. Sevdiklerimizin kaybı veya göçük altında kalmamız gibi durumlar varsa depremin bizdeki psikolojik etkisi daha ağır olabilir. Deprem nedeniyle hayat yolculuğumuz bir belirsizliğe, kontrolsüzlüğe, güvensizliğe doğru sürüklenebilir. Sürekli üzüntü, karamsarlık, moralsizlik ve yaşam tatminsizliği gibi ruh halleri yaşanabilir. İştahsızlık, uyku sorunları, mide bulantısı ve baş ağrısı gibi fiziksel sıkıntılar ortaya çıkabilir. Bütün bunlar ise normal ve doğal tepkilerdir. Çünkü bir travma yaşanmıştır, bir kayıp vardır, bir boşluk ve kontrolsüzlük söz konusudur.
Ancak zaman içinde bir şeylerin değişeceğine ve iyileşmeye doğru gidileceğine dair umutlu olmak gerekir. Tarih boyunca nice afetlerin yaşandığı ve insan evladının birçok zor zamanların ardından yeniden ayağa kalkabildiği bir gerçektir. Bu gerçeğe ümit bağlanarak dayanıklı ve sabırlı olmanın yanında akl-ı selimle eyleme geçmenin fayda sağlayacağını belirtebiliriz.
Bunun için öncelikle deprem nedeniyle yaşadığımız psikolojik tepkilerin normal olduğunu kabul edebiliriz. Bunu kabul ettikten sonra toparlanmak için gayret gösterebiliriz.
Bazı şeyler devlet ve STK’lar tarafından gerçekleştirilirken bazı şeyler bizim kendi çabalarımızla gerçekleşebilir. Özellikle de maddi ve sosyal yardımlaşma kampanyaları (çok şükür) bizim toplumumuzun önemseyip hayata geçirdiği hasletler olması bizi teselli etmektedir. Bir de bir vatandaş olarak, bir insan olarak yapabileceğimiz şeylere odaklanabiliriz. Her ne kadar bazı şeyleri değiştirmeye, düzeltmeye ve iyileştirmeye gücümüz yetmeyebilirken büyük ihtimalle gücümüzün yetebileceği durumlar vardır. Mutlaka kontrolümüz altında olan bir şeyler vardır. İşte biz bunlara yönelebiliriz. Birinin yanında olmak, birini teselli etmek, birini dinlemek, birini barındırmak, birinin temel ihtiyaçlarını karşılamak, yaralıya tedavi sunmak, kayıp yaşayana taziye dileğini iletmek, gerekirse evine uğramak, deprem çantası hazırlamak, güvenli alanları öğrenmek ve paylaşmak, (çamur atıp iz bırakmaya çalışan, linç etmeye yönelik ve kaosa sürükleyen) yalan ve provokatif haberlerden uzak durmak gibi durumları örnek olarak verebiliriz.
Bozulan günlük yaşam faaliyetlerinin düzelmesi için yavaştan da olsa ev, iş ve okul gibi süreçlerle ilgili küçük adımlar atılabilir. Ebeveyn kaybı yaşayan çocuklarla etkinlikler uygulanarak ve günlük ihtiyaçları zamanında karşılanarak onlara destek sağlanabilir. Depremden etkilenen yetişkinlerle iletişim sağlanarak varsa ihtiyaçları tespit edilerek karşılanabilir. Telefonla arama veya sosyal medya yoluyla destek mesajları iletilerek sosyal ilişkiler güçlendirilebilir.
Depremle ilgili aldığımız bilgilerin gerçekliğine dikkat etmeliyiz. Çevremizle sağlıklı ve doğru bir iletişim halinde olmalıyız. Depremin kendisi ile insandaki deprem algısının farklı olduğu gerçeğini hatırlatalım. Bazen deprem algısından ve korkusundan dolayı daha çok sorun yaşayabiliyoruz. Bu yüzden algı ve gerçeği karıştırmayalım.
Depremin etkisi ve izi uzun bir süre devam edebilir. Bu muhtemeldir. Ancak depremin izi hayatımızda yer edinse bile etkisi zaman içinde azalacaktır. Travmatik olayların çoğunun etkisi mutlak anlamda sona ermez. Ama günler ve aylar geçtikçe toparlanabiliyoruz. Hiçbir şey eskisi gibi olmasa dahi hayatın devam ettiğini anlayabiliyoruz. Kimimiz sade ve sakin bir şekilde hayata kaldığı yerden devam ederken kimimiz de daha güçlü ve dayanıklı bir şekilde bu zor zamanlardan çıkabiliyoruz.
Akıbetimizin hayır üzere olması dileğiyle…
DR. Eşref Nas