Yaratan ve hayat veren Allah’ın adıyla
Ömer Aşkın
Şubat soğuğunda 7.7 ve 7.6 şiddetinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa, enkaz altındakilere selametlik yakınlarına ve tüm halkımıza da sabrı cemil niyaz ederim.
Depremler ve diğer afetler şüphesiz Allah’ın emriyle vuku bulan hadiselerdir. Öyle ya “Onun izni olmaksızın daldan bir yaprak dahi düşmez” iken nasıl olur da koca depremi salt bir doğa olayı olarak görelim ki? Her bir sarsıntısı ve enkazı hikmetlerle dolu bir olaydır. Bazen adı musibet olur, bazen imtihan, bazen bela, bazen de şefkat tokadı. Bize düşen her an öleceğimiz şuuruyla hareket edebilmek ve yaşadığımız anı son anmış gibi değerlendirmek. İstikamet ve istikrar üzere, ders ve ibret nazarıyla bakmak…
Allah’ın kudreti ile sarsılan arz yıkım ve tahribat meydana getirmekte. İnsanlar kaçışırken korku ve panikle, ‘bismillah, Allah-u Ekber, kelime-i şehadet, kelime- i tevhid ve salavatlar dillerde korku ve ümit ile…
Deprem anında insanlarda oluşan panik hali adeta mahşeri anımsatmakta. Deprem sonrasında ise ayrı bir telaş…
İnsanlar yakınlarını kaybetmekte ve aileler dağılmakta. Enkaz altındaki imdat çığlıklarını tekbir sesleri sükûnete erdirmekte. Adeta bir can pazarı. Kurtarma ekipleri bir kişiyi daha nasıl enkazdan canlı çıkarırım hassasiyetiyle çalışırken dışardaki kalabalıklara da yardımseverler yardım elini uzatmakta. Kimisi üzerindeki hırkayı bağışlamakta, kimisi kulağındaki küpeyi. Kimi çocuklarda kumbaralarda biriktirdikleri harçlıklarını... Her yaştan her birey kendi imkanları doğrultusunda fedakârlık yarışında. Kurumlar, STK ve sivil gönüllüler de hayır yarışındalar. Hepsini tek tek tebrik ediyor, Allah kendilerinden ebeden razı olsun, diyoruz.
Ne kadar zor bir durum değil mi insanın çaresiz kalması. Enkaz altında kucağında yavrun var ve elinden bir şey gelmiyor. Sadece tevekkül ve teslimiyet ile öylece bekliyorsun bir kurtarıcı olacak mı diye. İşte dostlar mahşer gününde daha ağırı ve dehşetlisi bizi beklemekte ancak bizler, ah insanoğlu, yine birkaç ay sonra unutacağımız bu anların daha büyüğü ile karşılaşacağımıza iman etmemize rağmen pek bir şey değişmeyecek gibi. Allah bizi kıyametin dehşetinden ve hesabın hassasiyetinden emin kılsın.
Bir yandan depremzedelere üzülürken diğer yandan kaybedilen canlara yüreğimiz yanıyor. Öte yandan hala enkaz altından gelebilecek bir ses ile ümitli bekleyişimiz sürmekte. Öyleye her şey Allah’ın emrinde ve elinde. Öldürmeyen Allah öldürmez. Şu saatlerde bile müjdeli ve mucizevi kurtuluşlara şahitlik ediyoruz. Bir kez daha iman ediyoruz ki hayat ve ölüm Allah’ın takdirindedir.
Günler sonra enkaz altından sağ salim bir şekilde insanları çıkartan ve asırlar boyu mağara arkadaşlarını sağlam bir şekilde çıkaran aynı kudrettir.
Yunus aleyhisselamı balığın karnında yedirip içiren ve selamet sahiline çıkaran kudret ile enkaz altında günlerce kalan bebekleri ve yetişkinleri muhafaza edip besleyen kudret aynı kudrettir.
İbrahim aleyhisselama ateşi serin ve selametli kılan kudret ile depremzedeleri selamete çıkaran kudret aynı kudrettir.
Rabbim beterinden muhafaza eylesin. Allah’tan niyazımız şubat ayı şehitleri hürmetine depremde vefat edenleri şehitlerle haşreylemesidir. Sabır, şükür, tevekkül ve teslimiyet ile yaşayanlara selam olsun.